Gazeteci Fehim Işık Haberdar’da yayınlanan köşesinde 7 Haziran seçimlerinden sonraki süreci değerlendirdi.

2015 Nisan ayında provokasyonların başladığı ifade eden Işık,” Hala uçuruma yuvarlanmadık. Ama öyle keskin bir virajdayız ki en küçük hata bile uçurumun en derin noktasına kadar yuvarlanmamıza neden olabilir” dedi.

Fehim Işık’ın Haberdar’da yayınlanan “Uçurumun tam kenarındayız” başlık yazısından bazı bölümler şu şekilde:

Kürt siyaseti, özellikle de HDP 7 Haziran’a kadar adım adım uygulanan provokasyonların kör dövüşe dönüşmesini engelleyebilmiş, mitinglerinde ve bürolarında bombalar patlamasına, üyeleri öldürülmesine rağmen sivil siyasetin başarısı için çaba göstermeyi tercih etmişti.

7 Haziran’da HDP’nin hesabı tuttu. Sivil siyaset başarılı oldu. AKP geriledi. Rojava’da güçlü olanaklar elde eden Kürtler, Türkiye’de de güçlü bir şekilde parlamentoda temsil edilir noktaya geldi. Hatta HDP, olası bir koalisyonun kilit ismine dönüştü.

Esasen tabloyu değiştiren bu durum oldu.

Başta AKP, sistemin kurucuları bu başarıyı hazmedemedi. HDP’nin başarısını kendi yenilgisi olarak gören AKP, bu durumu hem iktidar kaybı, hem de yargılanma anlamına gelecek yeni dönemin habercisi şeklinde değerlendirdi.

AKP dışındakiler, MHP ve CHP ise HDP nezdindeki başarının olası bir statüko değişikliğine gidecek yolun başlangıcı olduğu tespitini yapmakta gecikmedi. Bir tek bunlar mı? Sonradan anlaşıldı ki askerler de sivil siyasetin başarısından, tekçi, redçi, inkarcı kurucu paradigmanın değişmesine yol açacak yeni siyasal yürüyüşten, hazetmediler. Hepsinin birden HDP’ye yüklenmelerinin, 7 Haziran sonrasında HDP’yi şamar oğlanı ilan etmelerinin, “İstikşafi görüşmelerle” 1 Kasım’a gidecek yolda Cumhurbaşkanı’nın elini rahatlatacak adımlar atmalarının bir nedeni de bu değil mi?

Nihayetinde istenen oldu. Cumhurbaşkanı yeni seçim kararı aldı. 20 Temmuz Suruç Katliamı’ndan sonra 22 Temmuz’da Ceylanpınar’da hala nasıl öldürüldüğü bilinmeyen 2 polis gerekçe edilerek Kandil bombalanmaya başlandı. PKK, 7 Haziran öncesindeki davranışı bu kez göstermedi; Kandil’in bombalanmasına karşı şiddetle yanıt verdi.

Burada yine hatırlayın lütfen. 1 Kasım seçimleri öncesinde daha Ankara’da ilk bomba patlamadan PKK, 11 Ekim’de tek taraflı da olsa çatışmasızlık ilan edeceğini açıklamadı mı? Çatışmasızlık ilanında HDP’nin, şiddetin büyümesini istemeyen emek, barış ve demokrasi yanlısı güçlerin etkisi olmadı mı?

Çatışmasızlığın ilan edileceği günden bir gün önce bu kez Ankara, DAİŞ’in patlattığı bir bomba ile sarsıldı. 102 insan katledildi.

Peki, PKK ne yaptı? Açıklamayı bir gün öne çekerek 10 Ekim’de, Ankara şehitlerinin de anısına hürmeten çatışmasızlık ilan etti.

Ne yazık ki bu ilanın bir kıymeti harbiyesi olmadı. Cumhurbaşkanı “Son terörist kalıncaya kadar yok edeceğiz” söyleminden vazgeçmedi.

Şiddeti kışkırtan bu söylemlere rağmen PKK 10 Ekim’den 1 Kasım’a kadar silah kullanmadı, bugün tanklarla yerle bir edilen hendekli kent ve kasabalarda bile halkın sandıklara giderek oyunu kullanmasına olanak tanıdı.

Ne yazık ki çatışmasızlık ilanına rağmen şiddet durmadı. Kandil, tarihindeki en ağır hava saldırılarına maruz kaldı. Bu arada seçimler yapıldı, HDP barajı aştı ama AKP de büyük bir oy oranı ile tek başına iktidar olmayı başardı.

Yazının tamamı burada.