Çeşitli sol grupların katıldığı etkinlikte idam edilenleri temsil eden vücutları metal renkli boya ile boyanmış gençler, üçlünün infaz öncesi söylediklerini tekrarlayıp, güvercinler uçurdu.

 

Mersin 68'liler Derneği'nin organize ettiği Anma Etkinliği, 68'liler Barış ve Kardeşlik Ormanı'nda yapıldı. BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Hakkari Milletvekili Adil Kurt, CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney, Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya, sanatçı Mustafa Alabora, şair Sezai Sarıoğlu, Deniz Gezmiş’in birlikte yola çıktığı, birlikte yargılandığı çok sayıda arkadaşı, Akdeniz Belediye Başkanı Mehmet Fazıl Türk, bazı sol siyasi partilerin genel başkanları ve temsilcileri ve her yaştan yüzlerce insanın katıldığı etkinlikte, resim sergileri ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin stantları da açıldı. Ormandaki ağaçlara 'mücadelede yaşamını yitirenlerin' fotoğrafları asıldı.

 

Denizlerin idamını engellemek için yapılan bir eylem hazırlığı sırasında ellerini ve ayaklarını kaybeden İbrahim Çemed de törene katılanlar arasındaydı.

 

Anma programında konuşan Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Mersin’in Türkiye’de 1968’de başlayan devrimci hareketin ve bugüne kadar sürüp giden bütün sosyalist mücadelelerinin bir simgeye kavuştuğu, bir ormanla taçlandırıldığı tek kent olduğunu vurguladı. "O nedenle her yıl buradayız" diyen Kürkçü, her yıl burada biraz daha büyüyen, biraz daha güçlenen, biraz daha kapsamlı hale gelen anma ile geçmişi bugüne bağlamaya, bugünü geleceğe yönlendirmeye çaba gösterdiklerini kaydetti. Kürkçü, "Bu, geleceğe doğru bir yürüyüş, bu Mamak Cezaevi’nin avlusunda son verildiği sanılan hayatların Türkiye’nin her yerinde her gün yeniden çoğaldığını düşmanlara gösterdiğimiz bir gün" dedi.

 

1968’de başlayan, 1971’de silahlı direnişe dönüşen ve 1980 darbesiyle ağır bir yenilgiye uğratılan devrimci hareketin yeniden yola koyulma çağının çoktan geldiğini ifade eden Kürkçü, "Çünkü karşısında ayaklandığımız her şey bugün yerli yerinde duruyor. Amerikan emperyalizminin Türkiye’deki hakimiyeti yerli yerinde, burjuvazinin hakimiyeti daha da genişleyerek sürüyor. Gericilik her tarafta kol geziyor. Halklara karşı sürdürülen baskı ve dışlama, zulüm her zamankinden daha çok. Ama bugün 1970’lerden farklı olan bir şey var; o da genişleyen bir halk muhalefeti, sadece devrimcilere bırakılmayan bir devrimci mücadeledir. Deniz Gezmiş geride hiçbir kitap, hiçbir makale bırakmadığı halde, her geçen gün büyüyen bir önderdir. Deniz Gezmiş, hepimizin adına son soluğunda o gün kayda geçmeyen 16 kelimeyle aslında geleceğin devrimci programını ortaya koydu. Bir, Marksizm-Leninizme bağlıyız. İki, Kürt ve Türk halkının ortak mücadelesinden yanayız. Üç, ABD’nin hakimiyetine, emperyalizme ve kapitalizme karşıyız. Türkiye devriminin değişmeyen programı bu üç cümlede, 16 kelimede özetlenmiştir. O sözleri bugün 1972 6 Mayıs’ının bütün ateşiyle hep birlikte haykırıyoruz. Biz burada matem tutmaya değil, güneşe akın yapmaya geldik" diye konuştu.

 

Konuşmaların ardından, Barış ve Kardeşlik Ormanı girişinde yer alan binada oluşturulan Deniz Gezmiş Akademisi, katılımcılar tarafından kurdele kesilerek açıldı. Katılımcıları içeride, tamamen metalik renge boyanmış, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı simgeleyen üç genç, idama giderken söyledikleri son sözleri söyleyerek karşıladı. Akademide ilk dersi, 68 kuşağından Atilla Keskin verdi. Keskin, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının birer sosyalist isyancı olduğunu, bu yönlerinin unutulmasının onlara yapılacak en büyük kötülük olacağını söyledi.