Cizre’de 8 Mart panelinde konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, cinsel istismar ve şiddetin yargı yoluyla meşrulaştırıldığını söyledi.

Cinsel işkencenin belgelenmesinin son derece zor olduğunu ve Adli Tıp Kurumu (ATK) raporuna bağlı olduğunu dile getiren Keskin, "Türkiye’de sosyalleşmeden en uzak kesim yargıdır" dedi. 

Eğitim Sen Genel Merkezi tarafından, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü eylem ve etkinlikleri kapsamında Şırnak’ın Cizre ilçesinde panel düzenlendi. Eğitim Sen Cizre Temsilciliği’nde yapılan panele, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Gönül Erden, İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi ve Örgütlenme Sekreteri Necla Şengül, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Aycan İrmez ile partililer, sağlık, eğitim emekçileri ve avukatlar katıldı. 

Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre, panelde konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, kadınların bölgede yaşanan çatışmalı ortama rağmen bir araya gelmesinin önemli olduğunu ifade etti. Keskin, kadınların 1990’lı yılları ağır bir şekilde yaşadığını belirterek, “Yaşadığımız coğrafyada tüm hak ihlallerini konuşmaya 1915’ten başlamak gerekiyor. Türkiye’nin ideolojisi soykırımdan oluşuyor. Cumhuriyet’ten bu yana yaşanan bütün ihlaller ağır oldu” dedi. 

‘EN ÇOK BAŞVURU MUSA ÇİTİL’İN BÖLGESİNDEN GELİYORDU’

1. Dünya Savaşı’ndan bu yana kadına yönelik cinsel saldırıların yaşandığının altını çizen Keskin, “Kadınların mücadelesi sonucunda cinsel saldırılar insanlığa karşı suç olarak kabul edildi. İHD’nin kurulması ardından yaşanan hak ihlallerine karşı bizlere başvuru yapılması için çağrılar yaptık ve çok sayıda başvurular aldık. Kadınlar çok sayıda başvuruda bulundu ve bunların başında cinsel saldırı geliyordu. En çok başvuru ise Musa Çitil’in komutanlık yaptığı Mardin bölgesinden geldi” diye konuştu. 

“Kadına yönelik devlet şiddeti” üzerine konuşmasını sürdüren Keskin, devamla şunları söyledi: “O döneme kadar yaşanan bütün işkenceleri biliyorduk. 90’larda gözaltına alınan her kadın cinsel tacize uğruyordu. Zaman zaman tecavüz bile uygulanıyordu. Ve kadınlar bunun travmasını yaşıyor. En önemli sorunlardan biri ise, kadınların öldürülmesi. Uzun bir dönem namus nedeniyle yapılan cinayetlerde indirim uygulanıyordu. Bu nedenle kadın cinayetleri politiktir. Bu coğrafyada erkek egemen yargı var ve bu bakış açısını devletten ayırmak mümkün değil. Kadınların mücadeleleri sonucunda yasada değişiklik oldu. Cinsel taciz yasalarda yer aldı. Bir cinayetin namus nedeniyle iyi hal indirimi kaldırıldı ancak halen fiili olarak devam ediyor.”

‘SOSYALLEŞMEDEN EN UZAK KESİM YARGIDIR’

Cinsel işkencenin belgelenmesinin son derece zor olduğunu ve Adli Tıp Kurumu (ATK) raporuna bağlı olduğunu dile getiren Keskin, “ATK devlete bağlı olduğu için rapor istenildiği çıkarılıyor. Bu nedenle bağımsız bilirkişiden rapor alınması gerekiyor. Türkiye’de sosyalleşmeden en uzak kesim yargıdır. Mahkemeler İstanbul Sözleşmesi’nin ne olduğunu bile bilmiyor. Sadece imzalamakla kalmamalı. Yargı mensuplarına bu eğitimler verilmeli” diyerek yargıyı eleştirdi. Çocuklara yönelik cinsel istismar ve şiddetin de yargı yoluyla meşrulaştırıldığını söyleyen Keskin, bunu örneklerle sıraladı.