Paris'te katledilen Kürt kadın siyasetçilerden Sakine Cansız'ı anlatan avukat Eren Keskin, "Ne yazık ki bu dava şu hali ile sonuçsuz bırakılmak istendi. Konu ile ilgili tüm istihbarat örgütlerin bu işin içinde olduğunu düşünüyorum" dedi.

Fransa'nın başkenti Paris'te gerçekleştirilen ve 3 Kürt kadın siyasetçi Sakine Cansız (Sara) , Leyla Şaylemez (Ronahi)  ile Fidan Doğan’ın (Rojbin) yaşamını yitirdiği cinayetin üzerinden 3 yıl geçti. İHD Eş Genel Başkanı avukat Eren Keskin, 1991 yılında bürosunda tanıştığı ve ardından yurt dışı ziyaretlerinde sürekli görüştüğü Sakine Cansızı anlatarak, katil zanlısı Ömer Güney'in kaldığı cezaevinde ölmesini değerlendirdi. 

Cansız’ı davalardan tanıdığını belirten Keskin, ilk olarak 1991yılında cezaevinden çıktıktan sonra tanıştığını vurguladı. Keskin, hiç beklemediği bir anda cezaevinden çıkan Cansız’ın kendisini görmek için bürosunu ziyaret ettiğini ifade ederek, yaşadığı bir anısın şöyle anlattı: “Beni görmeye geldiğinde ‘süslü ve cesur avukatımızı tanımak istiyorum’ sözlerini hiç unutmuyorum. Öyle tanıştık. Ondan sonra her yurt dışına gittiğimde panellere gelir ve panelleri izlerdi. Sohbet ederdik. Benim tanıdığım Sakine Cansız bir süre savaşın içinde kalmasına rağmen her zaman barış isteyen, erkek egemenliğine karşı bir kadındı. Hep böyle tanıdım." 

‘ROJBİN’İ ARADIM AMA CEVAP VERMEDİ’

Kadın siyasetçilerin öldürüldüğü günü hatırlatan Keskin, “Öldürülenlerden Rojbin Avrupa parlamentosunda görev yapan Avrupalılar ile ilgilenen bir Kürt kadın siyasetçiydi. Yurt dışına gidip gelen özellikle Avrupa Parlamentosu'nda herkesin tanıdığı bir isimdi. Hemen Rojbin’i aramayı düşündüm. O bilir kimdir diye ölenler. Aradım ama onun telefonu cevap vermiyordu. Sonra büroda bir arkadaşım 'isimler açıklanmaya başladı' dedi. Bir de baktım öldürülenlerden biri de Rojbin ve tabi ki de çok üzüldüm. İnanılmaz bir cinayet. Benim hayatımda unutamadığım günlerden biriydi" şeklinde konuştu.

‘FRANSIZ YARGISININ İHMALİ VAR’

Davanın hem hukuki hem de insani açıdan kabul edilemez bir soruşturma süreci olduğunu kaydeden Keskin, dava sürecinde Fransız yargısının büyük bir ihmalinin olduğunu söyledi. "Çünkü bu dava Kürt meselesi açısından ve Kürt meselesinin barışçıl çözümü açısından sonuçlarına ulaşılabilmesi son derece önemliydi" diyen Keskin, "Bu davada istihbarat örgütlerinin kesinlikle ilişkisinin olduğunu düşünüyorum. Bu ilişkileri Fransız yargısının ortaya çıkartması gerekirdi. Bu nedenle her şeyden önce Fransız yargısının büyük bir hukuk ihlali gerçekleştirdiğini düşünüyorum. Ne yazık ki bu dava şu hali ile sonuçsuz bırakılmak istendi. Oysaki eğer bu dava çözümlenseydi Kürt meselesinin çözümünde de önemli bir adım olacaktı" diye belirtti. 

Bu nedenle de büyük bir hukuki "aymazlık" olduğunu kaydeden Keskin, Ömer Güney'in ölümü ile ilgili şunları aktardı: “Acaba diyorum o tetiği çektirenler adamın hasta olduğunu ve ölümcül bir hastalığının olduğunu bilenler mi? Bilerek mi bu kişiyi seçtiler? Çünkü bunlar tarihte çok rastlanan cinayet biçimleri. Konu ile ilgili tüm istihbarat örgütlerin bu işin içinde olduğunu düşünüyorum.”

KAYNAK: Dihaber