Eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın'ın ifadeleri doğrultusunda çeşitli illerde yapılan operasyonlarla gözaltına alınan 6 Özel Harekatçı'nın tutuklanması; Susurluk dosyasını yeniden tartışmaya açtı. 26 Kasım 1996 tarihinde kurulan Meclis Susurluk Komisyonu'nun Başkanı Mehmet Elkatmış, yaşanılanların kendisi için sürpriz olmadığını söyledi. Komisyon olarak devletin içindeki çeteleşmeleri araştırdıklarını dile getiren Elkatmış, Ergenekon'un derin devletin tetikçisi, infazçısı olduğunu belirtti. Meclis araştırma komisyonlarının hazırladığı raporların kaala alınmadığını savunan Elkatmış, yasal değişiklikler yapılmadan oluşturulacak komisyonların Meclis'e zaafiyet getireceğini ifade etti.

Cihan Haber Ajansı (Cihan)'na konuşan Elkatmış, bir gün bu işin patlak vereceğini, her şeyin ortaya döküleceğini, Susurluk kazasında nasıl derin devletin bütün kirli yüzü ortaya döküldüyse, bu işlerin de ortaya çıkacağına kesin inancı olduğunu kaydetti. Susurluk yaşandığında "Bir gün bir Molla Kasım gelir bunun hesabı sorulur." dediğini hatırlatan Elkatmış, ileride mutlaka hesabın sorulacağını kaydetti.
Gündeme gelen isimlerin bunları tek başına yaptıklarına inanmadığını, onların verilen görevleri yerine getirdiğini anlatan Elkatmış, durumdan vazife çıkaranların da mutlaka olduğunu söyledi. Cinayetleri işleyenlere bazı sözler, garantiler verildiğini savunan Elkatmış, ama bu kişilerin tabir yerindeyse mağdur olduğunu, çünkü kendilerine verilen sözlerin yerine getirilmediğini ve hep onların suçlandığını vurguladı. Eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın'ın açıklamalarının bu suçlamaların bir patlaması olduğuna dikkat çeken Elkatmış, Çarkın'ın ise bildiklerinin hepsini değil bir kısmını anlattığına inandığını belirtti.

TUTUKLANAN ÖZEL HAREKATÇI 'VERİLEN GÖREVLERİ YAPTIK' DEMİŞ

Bu kişilerin olayların büyük kısmını kendi başlarına yapmadıklarını, devletin kararı olduğunun altını çizen Elkatmış, Mehmet Ağar'a Milli Güvenlik Kurulu (MGK)'na sunduğu iki maddelik öneriyi sorduğumuzda Ağar'ın kendilerine "İki maddelik değil birçok öneri sundum" dediğini aktardı. Bunun bir itiraf olduğunu dile getiren Elkatmış, konuya ilişkin emekli Koramiral Atilla Kıyat'ın sözlerini de hatırlattı.
Bundan bir 1-2 ay evvel İstanbul'a yaptığı bir yolculuk sırasında mola verdiğini anlatan Elkatmış, şöyle devam etti: "Yanıma biri geldi ve beni tanıdın mı dedi. Tanımadığımı söyledim. Ben falan dedi. Bu kişi şuan tutuklanan özel harekatçılardan biri, adını vermeyeceğim. Ne yapıyorsun dedim; emekli oldum memleketimdeyim dedi. Siz birçok şey yaşadınız, bunu sizden dinlemek isterim dedim. Oda bana 'Hiçbirşeyi kendi başımıza yapmadık. Biz devlet adına, vatan millet adına, bize verilen görevleri yaptık. Kendiliğimizden hiçbir şeyi yapmadık. Hapis de yattık, suçlanıyoruz da. Ama kendi adımıza müsterihiz, hiçbir şey yapmadık' dedi. Yine içeri girdiler. Bende bunun böyle olduğuna inanıyorum."

DEVLET ARŞİVLERİNİ AÇARAK GEÇMİŞİYLE YÜZLEŞMELİDİR

Öyle ya da böyle devletin bu işte bir kusuru bulunduğunu savunan Elkatmış, devletin bütün arşivlerinin incelenmesi ve bütün sorumluların ortaya çıkarılması gerektiğini vurguladı. MGK, MİT, Özel Harekat, Özel Kuvvetlerin arşivlerinin incelenmesi gerektiğini dile getiren Elkatmış, olayın ceza yönünün ayrı olduğunu belirterek devletin yüzleşmesinden bahsettiğini ifade etti. Arşivlerin açılmasını devletin yüzleşmesi kapsamında söylediğini anlatan Elkatmış, "Yargı tabi suçlarla mücadelesini yapıp cezasını verecek. Ama devletin bir takım gerçeklerle yüzleşmesi, aynı şeylerin yaşanmaması, kamuoyunun aydınlatılması için mutlak suretle bu yüzleşmenin yapılması lazım." dedi.

Kontrgerillayı zaten araştırdıklarını kaydeden Elkatmış, kendisinin de içinde bulunduğu 19. dönemde kontrgerillanın araştırılması için CHP'den bazı milletvekilleriyle birlikte araştırma önergesi verdiklerini söyledi. Elkatmış, Meclis'in bu araştırma önergesini görüşmeye aldığını, ancak kontrgerillanın araştırılmasına Meclis'in izin vermediğini vurguladı.

ERGENEKON DERİN DEVLETİN İNFAZÇISI

İkinci 'Ergenekon' davasında Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in 1996'daki Susurluk kazası sonrasında TBMM bünyesinde oluşturulan komisyona 'Ergenekon' örgütü konusunda ihbar gittiğini söylemesine ilişkin de konuşan Elkatmış, "Ümit Oğuzhan adlı bir kişi 10 Mart 1997 yılında bir dilekçesinde Ergenekon'un varlığını geniş bir şekilde ihbar ediyor. Susurluk raporunun 26 ve 27 sayfasında bunu özetledik. Mesut Yılmaz'a, Hasan Celal Güzel'e bunu sorduk. Biz Ergenekon'u da sorduk aslında. Ama bizim araştırmamız sadece Ergenekon olarak değil, devlet içindeki bütün çeteleşme, mafya ve derin devleti araştırıyorduk. Ergenekon bu yapının içerisinde zaten. Ergenekon bu derin devletin, bu Gladyo'nun tetikçisidir, infazçısıdır. Yani bir bölümüdür. Bizim araştırmamızda o da vardı. Adına Ergenekon değil daha geniş derin devlet, kontrgerillayı araştırıyorduk. Mektup Mart ayında geldi. Biz o dönem çalışmamızı durdurduk, rapor yazımına geçtik. Bir ay içinde ancak yazabilirdik, ek süre almıştık, bu süre bitiyordu. Bizim birçok konuyu araştırmamız mümkün değildi. O nedenle üzerine gidemedik. Bu konuların yeniden detaylı araştırılması gerektiğini ifade ettik." diye konuştu.

MECLİS İÇ TÜZÜĞÜ DEĞİŞMELİ, ARAŞTIRMALARI ENGELLİYOR

Meclis iç tüzüğünün araştırma komisyonlarının çalışmalarını kısıtladığını dile getiren Elkatmış, kimlerden bilgi alınacağının tek tek sayıldığnı, ama bunun içerisinde silahlı kuvvetlerin bulunmadığını belirtti. MİT, Özel Kuvvetler, MGK'nın olmadığını, sanki bunların devletin üzerinde bir kuruluş gibi olduğunu, fiiliyatta da öyle olduğunu savunan Elkatmış, kanunen buralardan bilgi alınmadığını ancak, muhtarların, derneklerin dahi tek tek sayıldığını ifade etti.

Komisyon çalışmaları sırasında bu kurumlara yazdıkları yazılara ya hiç cevap verilmediğini, ya alaycı cevaplar verildiğini ya da tehdit edildiklerini anlatan Elkatmış, Susurluk döneminde JİTEM'in olmadığının söylendiğini ancak bugün kabul edildiğini kaydetti. MİT'in kendi kanununda araştırma yapılmasına izin verilmediğini dile getiren Elkatmış, Meclis iç tüzüğünün de kendi çalışmalarını sınırladığını vurguladı.

KOMİSYON RAPORLARI KAALA ALINMIYOR

Devlet ve ticari sırların araştırılamadığını anlatan Elkatmış, devlet ve ticari sırların tanımının yapılmadığını, en alttaki memurun bile 'bu devlet sırrı' deyip konuşmadığını belirtti. Bütün bunların düzenlenmesi yapılmadan Meclis'in böyle bir şeye girmesinin zaafiyet getireceğinin altını çizen Elkatmış, Meclis'in çalışma şeklinin de yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade etti.
Her partiden komisyonlara milletvekili sayısı oranında değilde birer üye alınması gerektiğini dile getiren Elkatmış, çok kalabalık olunca işlerin yürümediğini, üyelerin seçimini de Meclis'in yapması gerektiğini kaydetti.

Üyelerin sadece bu işle uğraşması, partiyle ilgilenmemesi gerektiğini anlatan Elkatmış, Ergenekon soruşturması başlamadan önce kendisinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduğunu hatırlatarak, "Başvurumaya ilişkin bir işlem yapıldığına dair bana bilgi gelmedi. Fişlemeler konusunda sanırım Şener Eruygur hakkında suç duyurusunda bulundum. Başkanlık yetkimi kullanarak komisyonu olağanüstü topladım. Sarıkız ve Ayışığı darbe planlarıyla ilgili soruşturmak için. Müzakere ettik. Üzülürek söyleyeyim CHP'li milletvekilleri şiddetle karşı çıktı. Hatta beni 'TSK düşmanlığı yapıyorsun' diye itham ettiler. Bizim arkadaşlarımız da çok duyarlı davranmadılar. CHP karar yeter sayısı istedi. Biz karar yeter sayısını bulamadık. Ben buna çok üzüldüm sonra bir daha gündeme getirmedim. Komisyon tutanaklarında var. İlk defa araştıran, çalışan biziz. Batı Çalışma Grubu konusunda araştırma istedik, orada da pek bir şey çıkmadı." şeklinde konuştu.

ŞEMDİNLİ RAPORU MECLİSTE GÖRÜŞTÜRÜLMEDİ

Komisyonların pek verimli olmadığını savunan Elkatmış, bir takım bulguları ortaya getirdiğini ama getirilen raporların da kaala alınmadığını söyledi. Elkatmış, şu örnekleri verdi: "Nitekim 19. dönemde Mal Varlığı Komisyonu sulandırıldı. Faili Meçhul Cinayetler Komisyonu 4 yıl çalıştı ama Meclis'te görüşülemedi. Son 22. dönemde de Şemdinli Araştırma Komsiyonu kuruldu. Raporu 7 Nisan 2006 yılında verildi. Seçimlerden 15-16 ay evvel olmasına rağmen rapor bastırılıp üyelere dağıtılmadı ve Mecliste görüştürülmedi. O zaman Meclis'te komisyonun kurulmasının bir mantığı yok." (Haberler.com)