Bugün 1 Haziran Dünya Çocuk Günü ve devlet eliyle yüzlerce çocuk yaşamını yitirdi.
Mazlum Akay, Doğan Teyboğa, Umut Furkan Akçil, Ahmet İmre, Enver Turan, Canan Saldık, Birem Basan, Oğuzcan Akyürek, İzzettin Boz, Mehmet Nuri, Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz ve Berkin Elvan. 1988′den bu yana devletin öldürdüğü çocuklardan birkaçı.

İnsan Hakları Derneği'nin hazırladığı “2012 Yılı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini kapsayan Çocukların Yaşam Haklarına Yönelik İhlal Raporu”na göre, 1988-2013 arasındaki dönemde çatışmalı süreç nedeniyle 569 çocuk yaşamını yitirdi. Sadece 2012’de, mayın ve sahipsiz bomba patlaması sonucu yedi çocuk, güvenlik güçlerince şiddete uğrayan iki çocuk, resmi hata ve ihmal sonucu beş çocuk öldü.

POLİS ŞİDDETİ KURBANLARI

Akay Adana’da 29 Temmuz 2012’de polisin attığı gaz bombasıyla kafasından ağır yaralandı. O sırada “Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecriti protesto eylemi” yapılıyordu. Akay da Berkin Elvan gibi mahalle bakkalına gitmiş, sonra evine dönüyordu.
İnsan Hakları Derneği’nin raporuna göre güvenlik kuvvetleri gaz bombasını “rastgele atmıştı”. Komşularının yardımı ile Adana Devlet Hastanesi Beyin Cerrahi Yoğun Bakım ünitesine kaldırılan Mazlum 4 Ağustos 2012’de yaşamını yitirdi. Henüz 11 yaşındaydı.
Bir yıl önce, 24 Temmuz 2011’de, benzer şekilde, 13 yaşındaki Doğan Teyboğa da Silopi’de düzenlenen gösteride polisin attığı gaz bombasının başına isabet etmesinin ardından kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti.

21 YILDA 355 ÇOCUK

Kasım 2010’da Bir Göz De Sen Ol İnisiyatifi verilerine göre, Türkiye’de güvenlik kuvvetleri 1989′dan 2010’a 355 çocuğu öldürdü. 2009 Kasım ayından 2010 Ekim ayına güvenlik kuvvetlerinin öldürdüğü çocuk sayısı 13’tü.

Yedi yaşındaki Umut Furkan Akçil 10 Ekim 2010’da Şırnak’ın Silopi İlçesi’nde, Cudi Mahallesi’nde düzenlenen 9 Ekim protestolarında polisin attığı biber gazından kaçarken yoldan geçen bir aracın altında kalarak öldü.

6 Ekim 2010’da Şırnak’ın Güçlükonak İlçesi’ne bağlı Fındık Beldesi Gümüşyazı Köyü kırsalında buldukları metal bir cismin patlaması sonucu 12 yaşındaki Ahmet İmre öldü, aynı yaştaki başka bir çocuk ağır yaralandı. Çocukların oynadığı alan askeri bölge yakınındaydı. edildi.

17 Eylül 2010’da Hakkari’de bayramın birinci günü düzenlenen eylemler sırasında bir uzman çavuşun aracından inerek vurduğu 15 yaşındaki Enver Turan kaldırıldığı hastanede öldü.

22 Temmuz 2010’da Van’ın merkez köylerinden Kurubaş’ta pikniğe giden 16 yaşındaki Canan Saldık kafasına isabet eden kurşunla öldürüldü. Ateşin yerleşim birimi içindeki Hacıbekir Kışlası’ndan açıldığı öne sürüldü.

14 yaşındaki Birem Basan 24 Haziran 2010’da, Şırnak’ta bir polis zırhlısının çarpması sonucu yaşamını yitirdi.
25 Mayıs 2010’da Van’ın Özalp İlçesi’nde, Orgeneral Mustafa Muğlalı Kışlası atış poligonunu çevreleyen tel örgülerin yaklaşık bir metre dışında, çocukların oyun oynadığı sırada patlama meydana geldi. 13 yaşındaki Oğuzcan Akyürek öldü. Dört çocuk yaralandı. Kışladan bir askerin çocuklara patlayıcı attığı iddia edildi.

23 Nisan 2010’da Mardin’in Yeşilli İlçesi kırsalında Kabala beldesinde hayvan otlatan 14 yaşındaki İzzettin Boz, bulduğu bir cismin patlamasıyla hayatını kaybetti. Mühimmatın askeriyeye ait olduğu belirtildi.

02 Nisan 2010’da Van’n İran sınırına 10 kilometre uzaklıktaki Çaldıran İlçesi’ne bağlı Hangedik Köyü’nde, Çatak Anadolu Lisesi birinci sınıf öğrencisi, 14 yaşındaki Mehmet Nuri askerler tarafından  vurularak öldürüldü.

MAYINLAR CAN ALDI

Kasım 2010’da yayınlanan Mayın ve Misket Bombaları İzleme (Monitör) raporuna giren Mayınsız Türkiye Girişimi verilerine göre ise Türkiye’de sadece 2009′da, mayın ya da savaştan kalma patlayıcılar nedeniyle 23 çocuk öldü.

14 yaşındaki Ceylan Önkol 28 Eylül 2009′da, Diyarbakır’ın Lice İlçesi’ne bağlı Şenlik Köyü’nün Hambas mezrasında askeri bölgeden atılan bir patlayıcı sonucu hayatını kaybetti.

Uğur Kaymaz Kasım 2004′te hayatını kaybetti. Uğur, Mardin Kızıltepe’de babası Ahmet Kaymaz’la birlikte polisler tarafından öldürüldü.
15 yaşındaki Berkin Elvan Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu komaya girmiş ve 269 gün sonra hayatını kaybetmişti.

Uluslararası Çocuk Günü fikri, 1925 yılında Cenevre’de yapılan Çocukların Refahı için Dünya Konferansı’ndan sonra doğmuştur.
54 ülke katılımıyla gerçekleşen Konferans’ta Çocukların Korunmasına Dair Cenevre Bildirgesi kabul edilmiştir.
Dünya Çocuk Günü adıyla çocuklar arasında ortak duygular oluşmasını, ulusların barış içinde yaşama özlemlerinin pekişmesini amaçlar.

Bildirge esas olarak yoksulluk, çocuk işçiliği, eğitim gibi dünya çocuklarının refahını ilgilendiren konulara odaklaşmaktadır. Konferanstan sonra pek çok ülke, çocukların sorunlarına ilişkin olarak kamuoyunun dikkatini çekmek, çocuklara mutluluk getirmek ve çocuk konusunda teşvik etmek üzere bir günü Çocuk günü olarak belirlemiştir.