Beyza KURAL / Bianet

İstanbul Kadıköy’de iskeleye çok yakın bir konumdaki Rasimpaşa Mahallesi çok eskiden beri “Yeldeğirmeni” olarak adlandırılan bir semt.

Yeldeğirmeni’nde yaklaşık 15 yıldır inşaat halindeki dört katlı bir apartman mahalle dayanışması tarafından işgal evine çevrildi. Adı, Don Kişot.

Geçtiğimiz cuma günü polisin on ekip aracıyla yaptığı “ziyaret” henüz hazırlıklar sürerken evin duyulmasına yol açtı.

Kimi camlarına pencere takılmış binanın içinde geçtiğimiz hafta Amsterdam’dan gelen öğrencilerin yaptığı atölye çalışmaları duruyor. Sabah 08.00’den akşam 23.00’e dek açık olan evde gece kalan yok.

Yeldeğirmeni Dayanışması’ndan Selin G., Kubilay Çelik ve sanatçı Talat Doğanoğlu ile Yeldeğirmeni’ndeki Don Kişot’un hikayesini dinledik.

“ÇÖP OLARAK BIRAKTIKLARI ŞEYİ GÜZELLEŞTİRDİK”

 “Yeldeğirmeni Dayanışması” Gezi Direnişi sonrası ortaya çıksa da Gezi’den önce de mahalle dayanışması kurulmaya başlamış. Yeldeğirmeni’ndeki ilk forum Temmuz’da boş bir otoparkta yapılmış, otoparkta forumların etkisi duvarlardaki gökkuşağı renklerinde görülüyor.

İşgal evi önerisi Doğanoğlu’ndan gelmiş. Selin G. “Ağustos ayı sonuydu, Talat geldi ve içeride elli çuval hafriyat var gelin temizleyip düzenleyelim dedi. Sonra iki hafta boyunca çuval taşıdık” diye anlatıyor. İşgalde temel neden kışın yaklaşmasıyla forumların yapılacağı yer ihtiyacı olsa da “başka bir hayat mümkün” inancı.

Yedi yıldır, şimdi işgal edilen binanın karşısındaki atölyesinde kalan Doğanoğlu ise “bu benim için bir yandan da sanatsal bir müdahale” diyor.

“Binanın hali beni rahatsız ediyor. Ben buna dikkat çekmek istiyorum. Çöp olarak bıraktığınız şeyi biz güzelleştirip kullanacağız, ta ki siz gelip bunu gerçekten hizmete uygun hale getirene dek.”

"ÇUVALLAR FIRINCILARDAN, ÇAYLAR KOMŞULARDAN"

İşgal edilen bina yaklaşık 15 yıldır inşaat halinde. Müteahhitle sorunlar yaşanmış, 1999 depreminden sonra da devam eden inşaatların izni kalkmış. Ne müteahhit ne de daire sahipleri binaya sahip çıkmış.

Dayanışmadakiler belediyenin taktığı sacı kaldırıp kapı ve asma kilit takmış. 15 yıldır kullanılmayan binanın can güvenliği açısından kaygı yaratabileceğini düşünüp bina güvenliğini sorduğumda güvenli olduğunu söylüyorlar.

Evin hazırlanması içerideki inşaat artıklarının toplanmasıyla başlamış. Fırıncılardan alınan çuvallarla hafriyatlar toplanırken, çıkma pencereler elbirliğiyle takılmış. Laminantlar da hazır. Evin ihtiyaçlarını para ile ilişki kurmadan bu dayanışma ile sağlamayı planlıyorlar.

Selin G. Evi hazırlarken mahallelilerin desteğini aldıklarını anlatıyor.

“Biz çalışırken bir anda mahalleli biri çay demleyip getirdi, bir başkası yemek getirdi. Dayanışmadakilerin dışında da mahallelilerin desteği oldu.”

Mahalle Yeldeğirmeni olunca evin isminin Don Kişot olması şaşırtıcı değil. İsmi Doğanoğlu önermiş.

 “Her şey değişime açık. Bir ay sonra adı Hacivat Karagöz de olabilir. Birileri siz pencere takmışsınız biz de başka bir şeyler koyalım dediğinde yeni şeyler eklenebilir. Burada dinamik bir yapı olacak.”

AMSTERDAM’DAN YELDEĞİRMENİ’NE

Evde hazırlıklar sürerken Amsterdam’dan gelen bir öğrenci grubu Doğanoğlu’nun dediği gibi “fısıltıyla konuşulan ormanda haber tez duyulur hikayesiyle” atölye çalışması yapmak istiyor.

“Biz karar mercii değiliz, etkinlik yapmak istiyorsanız yapabilirsiniz, ihtiyacınız varsa sizinle dayanışırız"  demeleriyle Don Kişot beynelmilel bir ev oluyor.  Geçtiğimiz hafta gerçekleşen bu atölyenin afişlerini mahallede hala görmek mümkün.

İşgal evi birçoklarınca Kurban bayramı sabahı on polis aracıyla yapılan baskınla duyuldu. Mahalleli desteğini “çocukları tanıyoruz, burayı temizlediler, ne istiyorsunuz çocuklardan, sıkıntımız yok” cümleleriyle kendini gösterdi. Doğanoğlu polislerin sebeb-i ziyaretini anlatıyor:

“Burada ne yaptığımızı merak etmişler. ‘Gezi’yle ilgili bir şey mi?’ dediler. ‘Gezi ile ilgili değil ama Gezi’nin yarattığı cüretle olduğunu söyleyebilirim’ diye yanıtladım. Sonra ayrıldılar.”

Böylece Dayanışmadakiler evi hazırlayıp öyle duyuru yapalım derken polis duyuruyu yapmış oldu. Doğanoğlu “Gezi’deki gibi aslında diyor”:

“Devletin yaklaşımına göre, dar yuvarlağa doğru müdahale olsaydı, ikinci, üçüncü çember oluşmazdı. Polis müdahalesiyle burada da çember büyüdü, herkes haberdar oldu.”

“DON KİŞOT BİR ÖRNEK”

İşgal evinde neler yapmak istiyorsunuz diye sorduğumda cevaplar çocuk odasından, kütüphaneye, marangoz ve sanat atölyelerine ulaşıyor. Ev, mahallenin pratik sorunlarına göre de şekillenecek gibi görünüyor.

Elektrik etraftaki dükkanlardan çekiliyor, ısınma sorununu ise güneş paneli ile çözmeyi planlıyorlar.

Batman’daki bir okul için toplanan kırtasiye malzemeleri ile Van için toplanan yardımlar şimdiden bir odayı doldurmuş bile.

Çocuk odası hazırlığındaki Selin G. Burada çocuklarla aktiviteler yapmanın yanı sıra ödevlerine de yardımcı olabileceklerini anlatıyor.

Çelik ise “Armağanlaşma ve dayanışma” odasından söz ediyor. İhtiyacın olmayan eşyaları bırakıp ihtiyacı olana ulaşmasını sağlayacak bir oda bu. Atölyelerin evi nasıl paylaşacağını Doğanoğlu anlatıyor:

 “Burası kimseden izin aldığımız bir alan değil. Kimse de burayla ilgili karar yetkisine sahip değil. Bir program tahtası olacak ve boşluğa programını yazan kişi programını gerçekleştirecek.”

Dayanışmadakiler Don Kişot’un bir örnek olduğunu, ihtiyaca göre Yeldeğirmeni’nde başka evler oluşturulabileceği gibi başka mahallelerde ve şehirlerde de işgal evlerinin oluşmasını umduklarını söylüyor.