Diyarbakır Barosu, Afrin’de sürdürülen operasyonda ‘silahların olmadığı bir yol’un aranmasını istedi.

“Afrin’de başlatılan operasyon ve yaşanan çatışmalar kapsamında binlerce insan yaşamını yitirmiştir” denen açıklamada, kent merkezinin göçlerle birlikte 500 bin kişiyi barındığı aktarıldı.

Baro, açıklamasında “Zorunlu göçten dolayı yoğun bir nüfusa sahip Afrin kent merkezine yapılması düşünülen operasyonun hayata geçirilmesi durumunda başta siviller olmak üzere tahmin edilemeyecek düzeyde can kayıplarının yaşanacağı kaçınılmazdır” ifadesini kullandı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Suriye’de 30 günlük ateşkes kararı aldığı anlatılan açıklamada, baronun ‘insani, sosyal ve toplumsal tahribatları gözeterek’ her zaman şiddete karşı olduğu kaydedildi.

Diyarbakır Barosu'nun açıklaması şöyle:

Bir yılı aşkın bir süredir Afrin’e yönelik müdahalenin yapılıp yapılmaması hükümet yetkilerinin, siyasi partilerin, Sivil Toplum Kuruluşlarının ve kamuoyunun gündemini işgal etmiştir. Müdahaleye yönelik çekince, eleştiri ve itirazlara rağmen bu tartışmalar, Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı yazılı açıklama ile 20 Ocak 2018 tarihi itibariyle sıcak ve yoğun çatışmaların yaşandığı bir sürece evrilmiştir.

Suriye’deki iç savaş yedi yıldır tüm ağırlığıyla devam etmektedir. Yaşanan bu iç savaşta şimdiye kadar 500 bin kişinin hayatını kaybettiği, 6,5 milyon insanın ise zorunlu göçe tabi tutularak açlık ve sefaletle karşı karşıya kaldığı acı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Uluslararası kamuoyu ile dünya siyasetinde etkili ve güçlü olan devlet ve Uluslararası Örgütler, Suriye’de yaşanan bu iç savaş karşısında, savaşı ve çatışmaları sonlandırmaya yönelik girişimler de bulunmak yerine, kendi stratejik çıkarları doğrultusunda politikalar geliştirmişlerdir. Bu sebeple süreç içerisinde çözüm adına atılan adımlar ve geliştirilmeye çalışılan politikalar sonuçsuz kalmıştır.

20 Ocak 2018 tarihinden bugüne Afrin’de başlatılan operasyon ve yaşanan çatışmalar kapsamında binlerce insan yaşamını yitirmiştir. Önemle belirtmek gerekir ki,  Afrin güvenli bir bölge olması sebebiyle, Afrin halkının yanı sıra Afrin’e göç etmek zorunda kalan onbinlerce Suriye vatandaşının sığındığı bir yerleşim alanıdır.  Afrin kent merkezinin 500 bin civarında bir nüfusa ev sahipliği yaptığı tahmin edilmektedir. Zorunlu göçten dolayı yoğun bir nüfusa sahip Afrin kent merkezine yapılması düşünülen operasyonun hayata geçirilmesi durumunda başta siviller olmak üzere tahmin edilemeyecek düzeyde can kayıplarının yaşanacağı kaçınılmazdır.

Bilindiği üzere bu süreçte, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Suriye'de insani yardım ve tahliyelere olanak tanımak amacıyla 30 günlük ateşkesi öngüren bir karar almıştır. Son olarak Avrupa Parlamentosu da “Suriye’de durum” başlıklı karar tasarısını oyçokluğu ile kabul etmiştir.  Tasarının Afrin ile ilgili bölümünde operasyondan duyulan derin kaygıya istinaden Türkiye'nin Afrin'den çekilmesini, çekilmenin Türkiye’nin ulusal çıkarlarına uygun olacağını belirtmiştir. Aynı tasarıda uluslararası insancıl hukuka saygı duyulması çağrısında bulunulmuştur.

Diyarbakır Barosu, yarattığı insani, sosyal ve toplumsal tahribatları gözeterek her hal ve şartta savaşlara, çatışmalara ve şiddete karşı olmuştur. Bir hukuk ve insan hakları örgütü olan Baroların  başta yaşam hakkı olmak üzere, tüm temel hak ve özgürlüklerin korunmasına yönelik çalışmalar içerisinde olması ve girişimlerde bulunması önemli sorumluluklarındandır.  

Bu sorumluluk bilinciyle; Afrin Kent merkezine yönelik müdahalenin yaratacağı tahribat, onarılması güç yeni sorun alanlarına sebebiyet vereceği gibi mevcut sorunları daha da derinleştireceği kaygısıyla, yapılması planlanan bu müdahaleden vazgeçilerek, sorunların silahların devre dışı bırakıldığı  yol ve yöntemlerle çözümü çağrısında bulunuyoruz.