Radikal yazarı Ezgi Başaran, 2015 bütçesini yazdı. Özel güvenlikten, makam araçlarına aktarılan bütçeyi kaleme alan Başaran'ın 'Bu hesap defteri her şeyi açıklıyor' başlıklı yazısı şöyle:

Temaşa aşkı, iktidar vurgusu, görgüsüzlük yahut kısaca 'Ak Saray psikozu' deyip geçemeyiz buna. Diyelim de geçmeyelim. Zira bu psikozun faturası bize çıkıyor. Kelimenin tam anlamıyla.

Arada kaynadı.
Halbuki ne ayıp. Dev bir ayıp.
Diyanet İşleri Başkanı’na Mercedes S500 model araç alınmış, bu ne iş denildi. Diyanet hiçbir yüz kızarması, iç sıkıntısı yaşamadan şöyle cevap verdi: O araç haberde belirtildiği gibi Diyanet Vakfı bütçesinden değil Devlet Malzeme Ofisi tarafından alındı…
Bizim vakfın ya da başkanlığın dev bütçesinden değil, devletin cebinden çıktı diyor yani.
E ama pes. Dev bir pes.
Neden Diyanet İşleri Başkanı 877 bin liralık bir araca biner, bunu ateistler mi açıklasın?
Neden devletin malzeme ofisinden 877 bin liralık bir Mercedes çıkar, bunu da mı ateistler açıklasın?

**
Temaşa aşkı, iktidar vurgusu, görgüsüzlük yahut kısaca ‘Ak Saray psikozu’ deyip geçemeyiz buna.
Diyelim de geçmeyelim. Zira bu psikozun faturası bize çıkıyor. Kelimenin tam anlamıyla.
Hesabını yapalım işte… Cumhurbaşkanlığı’na ayrılan bütçe yüzde 97 arttı bu sene. Mal ve hizmet alımı ödenekleri, 71 milyondan 144 milyon liraya; yatırım harcaması ödenekleri de 75.2 milyondan 158 milyon liraya çıkartıldı. Zurnanın zırt, ar duygusunun zart’ladığı yer burası zaten.
Bunun üstüne ekleye ekleye gidelim…
Dün TBMM genel kurulunda görüşülen 2015 bütçesine göre kültüre 1.8, çevreye 1.3, sağlığa 2.7 milyar harcanması planlanırken…
2013’ten 2014’e yüzde 18’lik bir artışla gelen Diyanet hiç hız kesmiyor, hatta 300 bin liralık artış sağlıyor ve 5.7 milyar lira yeni yıla girmeye hazırlanıyor.
Aman aman yanlış anlaşılmasın… Dinimizce ‘salık verilen’ şatafat olsun, lüks olsun, Mercedes olsun, onlar bu bütçeye dahil değildir. Devletten ayrıca tedarik edilecektir zannımca. Panik yok, dostum.

**
Şimdi din cepte mi? Cepte.
Öyleyse devam edelim ve nasıl bir ülke olduğumuzu görelim…
MİT bütçesi 1.1 milyar, üstüne bir Emniyet’in bütçesini koy. Hem de geçen seneye göre yüzde 6’lık bir artışla koy. 17 milyar 623 milyon lira gibi ‘cüzi’ bir miktar. (Geçtiğimiz yıl bu rakam 16 milyar 557 milyon civarındaydı.)
Durun durun daha bitmedi. Cumhuriyet’ten Çiğdem Toker’in köşesinde dikkat çektiği üzere işin bir de özel güvenlik kısmı var. Devlet 2009’dan beri özel güvenliğe ciddi para harcamaya başladı. Her yıl bu kalem artıyor. 2014’ün ilk 11 ayında 706.5 milyon harcanmış. 2009’dan bu yana rakam 2.76 milyarı buluyor.

Hesap makinesi çıkar, hali gör: İstihbaratıyla, polisiyle, TOMA'sıyla, TOMA'sından çıkan kimyasalıyla, kafatası patlatan gaz fişeğiyle, toplu zeytin ağacı katliamından karga tulumba protestocu öğrenci götürmeye kadar elinden her iş gelen özel güvenliğiyle takriben 19.5 milyarlık bir ‘business’tan söz ediyoruz.
Devletin bekasını halkına karşı koruyan bir ‘business.’
Bu hesap defterine şöyle bir bakınca CEO’nun stratejisine hemen kani oluyorsunuz:
Türkiye Cumhuriyeti şirketi din ve güvenlik departmanlarının üzerinde yükselecektir. İtiraz edenlerin yeri de ayan beyan ortadadır.