Referandum ve 1 Mayıs gündemleriyle toplanan DİSK, "1 Mayıs 1977 katliamının 40'ıncı, DİSK'in kuruluşunun 50'nci yılında tarihsel bir sorumlulukla bileşenler başta olmak üzere tüm emek ve demokrasi güçlerinin 1 Mayıs meydanlarında buluşması için çaba göstereceğiz" dedi. 

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanlar Kurulu, 19 Nisan'da referandum ve 1 Mayıs gündemi ile toplandı.

Toplantı sonucu alınan kararlar şöyle: 

* DİSK, Anayasa değişikliği teklifinin 'TBMM'den olağanüstü bir hızla, medyadan hatta vekillerden kaçırarak, muhalefeti susturarak, hukuka aykırı açık oylamalarla, kavga gürültü içinde geçirilmiş olmasını' eleştirmiştir.

Referandum süreci de bundan farklı yaşanmamıştır. Adaletsiz, eşitsiz, hukuksuz, manipülasyona dayalı kampanya sürecine tanık olunmuş, kamu kaynakları pervasızca kullanılmış, kamu idarecileri hukuka aykırı biçimde açıkça taraf olmuş, işçilerin ve kamu çalışanlarının oy tercihleri türlü baskılarla tahakküm altına alınmaya çalışılmış, açık oylamaya dair bir dizi görüntü ortaya çıkmış, hapishanelerin muhaliflerle doldurulduğu bir ortamda ve OHAL koşullarında bir referandum gerçekleştirilmiştir. Oy verme ve sayım aşamasına dair sonuçları değiştirebilecek ciddiyette itirazların ve uluslararası gözlemcilerin tespitlerinin YSK tarafından görmezden gelinmesi, YSK'nın kendini TBMM'nin yerine koyarak 'Mühürsüz pusula ve zarf'ların geçersizliğine dair yasayı yok sayması, sonuçların meşruluğunu daha da tartışmalı hale getirmiştir.

* DİSK Başkanlar Kurulu, 3 Şubat'ta 'Anayasa değişikliklerinin içeriği hakkında halkın bilgilenmesi, sağlıklı bir kamuoyu oluşturacak biçimde tartışma yürütmesi sistematik olarak engellenmiştir. Anayasa gibi hayati bir konuda bu şartlarda yapılacak bir referandumun meşruluğunun ciddi biçimde zedelendiğini düşünüyoruz' değerlendirmelerine yer vermişti. Anayasa değişikliklerinin tartışılması kampanya sürecinde de sistematik olarak engellenmiştir. Muhalefetin kitle iletişim araçlarını kullanması sınırlanmış, birçok toplantı yasaklanmış veya zor kullanarak bastırılmış, değişikliğe 'Evet' kampanyası yürütenler ise Anayasa'nın 18 maddesini anlatmak yerine yurttaşların 'Hayır' diyen yarısını düşmanlaştırıcı bir söylem izlemiştir.

* Anayasa'nın bir toplumsal sözleşme olduğunu hatırlatan DİSK Başkanlar Kurulu, 3 Şubat 2017'de şu değerlendirmelere yer vermişti: 'Ülkenin yarısının 'Evet' dediği, yarısının 'Hayır' dediği büyük bir bölümünün içeriğini bilmediği bir Anayasa'nın iddia edildiği gibi güçlü Türkiye'yi yaratmasının imkansız olduğunu; tersine siyasi istikrarsızlık, kutuplaşma ve kriz getireceğini görüyoruz.' Sonuçlar ortadadır. Neredeyse yarı yarıya çıkan 'Evet' ve 'Hayır' oyları tablosu, toplumun ikiye bölündüğüne işaret etmiş, Anayasa oluşumu için gerekli toplumsal uzlaşma kesinlikle oluşmamış, Türkiye'de bu kapsamdaki bir Anayasa oylamasına şimdiye dek verilmiş en zayıf destek alınmıştır. 

Ülkenin yarısı bu Anayasaya 'Hayır' derken ülkenin ekonomik, kültürel, politik sürükleyicisi olan büyük kentler başta olmak üzere il ve ilçe merkezlerinde çoğunluk 'Hayır' demiştir. 'Güçlü Türkiye' hedefinin güçlü dinamiklerinin 'Hayır' demiş olması; toplumun yarısının her türlü baskıya/manipülasyona ve tek taraflı propagandaya rağmen bu Anayasayı reddetmesi göz ardı edilerek bu ülkenin geleceğine dair bir plan yapılamaz.

* DİSK'in Anayasa'nın esasına ilişkin itirazlarının haklılığı da bu süreçte yaşananlarla bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Daha referandum sonuçları kesinleşmeden, yeni rejime dair emareler ortaya çıkmıştır. Yargının, yürütmenin vesayetinde olmasının sonuçları YSK'nin TBMM'nin çıkardığı yasayı çiğnemesiyle görülmüş, YSK'nin hukuksuz kararına karşı demokratik haklarını kullananlara karşı bir 'cadı avı' başlatılmıştır. OHAL ilan edilip Meclis tatile sokulmuş, ülkenin kararnamelerle yönetilmek istendiği bir kez daha anlaşılmıştır. 

* 50'nci yılını kutlayan DİSK, bu süreçte tarihsel görevini yerine getirmiş olmanın gurunu taşımaktadır. Referanduma sunulan Anayasa değişikliği teklifinin Türkiye demokrasisini olduğu kadar işçilerin haklarını da tehdit eden, emekçilerin talepleri ve özlemleri ile hiçbir biçimde uyuşmayan içeriği konusunda DİSK yoğun bir çalışma ile geniş kitlelere ulaşmıştır. ILO, ITUC ve OECD verilerine dayanarak hazırlanan araştırma raporumuzda, dünya örnekleriyle de karşılaştırarak, başkanlık rejimlerinde parlamenter rejimlere göre işçi haklarının ve sendikal hakların daha çok gasp edildiği, insani gelişmenin çok daha düşük düzeyde olduğu ortaya konmuştur. Anayasa maddelerinin işçilere olası etkilerini somut örnekleriyle anlatan DİSK, 'İşçilerin Hayırı'nı örgütlemiştir.

Yeni Anayasa teklifinin emek alanındaki sonuçlarını anlatan tek işçi konfederasyonu olan DİSK tarihsel öncülük görevini de yerine getirmiştir. Özellikle kıdem tazminatı, taşeron işçileri ve güvencesiz çalışma gibi sorunlar üzerinden teklifin olası sonuçlarını anlatan kampanya, işçi sınıfında önemli bir karşılık bulmuştur.

* Göz göre göre gelen bir tehdit ile ilgili işçi sınıfına yönelik uyarılarımızın haklılığı referandumdan hemen sonra kıdem tazminatı ile ilgili gelişmelerle bir kez daha açığa çıkmıştır. İşçilerin 80 yıllık kazanımı olan kıdem tazminatını işverenin üzerinde 'Yük' olarak niteleyen bir yaklaşım doğrultusunda 'Kıdem Tazminatı Fonu' dayatmasının yeniden gündeme sokulacağı açıklanmıştır. İş güvencesinin son kalesi olan kıdem tazminatının fona devri ve/veya azaltılması gibi önerilere DİSK olarak 'Hayır' demeye devam edeceğimiz açıktır. 

Başkanlık Kurulu'nun aldığı kararlar ise şöyle:

* Meclis süreci, kampanya süreci, oy verme ve oy sayma süreci hukuken ve vicdanen sakatlanmış olan, tartışmalı, kutuplaştırıcı bir Anayasaya bu ülkenin sığmayacağı açıktır. Referandumun yenilenmesi çağrısı yapan DİSK Başkanlar Kurulu, esas olarak kutuplaştırıcı bir Anayasa yanlışından, başkanlık dayatmasından dönülmesi gerektiğinin altını çizer. 

* Türkiye'nin önünü açacak olan, huzuru, güveni, istikrarı sağlayacak olan bir Anayasa toplumsal uzlaşmanın ürünü olarak yazılmalıdır. Ülkemizin bugünkü acil ihtiyacını eşitlikçi, özgürlükçü, laik, demokratik ve sosyal bir Anayasa olarak tarif eden DİSK Başkanlar Kurulu, böyle bir Anayasa'nın hazırlanması için emek ve meslek örgütlerinin, siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin, üniversitelerde bu konuda çalışma yapması engellenen akademisyenlerin, toplumun en geniş kesimlerinin katılımıyla bir Anayasa tartışmasının başlatılması için DİSK'in çabalarının yoğunlaştırılması gerektiğine işaret eder.

* Başta kıdem tazminatı olmak üzere işçi sınıfının haklarının tehdit altında olduğu bir dönemde 1 Mayıs Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü'nün işçilerin ve toplumun geniş kesimlerinin hak gasplarına, taşeron düzeni başta olmak üzere güvencesizliğe işsizliğe, iş cinayetlerine ve antidemokratik düzene 'Hayır' diyecekleri bir gün olarak örgütlenmesi gerektiğine işaret eden DİSK Başkanlar Kurulu, bu dönemde Türkiye çapında olabildiğince yaygın, kitlesel ve coşkulu 1 Mayıs kutlamaları örgütlemenin tarihsel önemine işaret eder. 1 Mayıs 1977 katliamının 40'ıncı, DİSK'in kuruluşunun 50'inci yılında tarihsel bir sorumlulukla DİSK, 1 Mayıs'ı bugüne kadar beraber örgütlediğimiz emek ve meslek örgütlerinin ve 1 Mayıs kutlamalarına katılan bileşenler başta olmak üzere mümkün olan en geniş kesimlerin, tüm demokrasi güçlerinin 1 Mayıs meydanlarında buluşması için çaba gösterecektir.