İstanbul Küçükarmutlu’da, arama sırasında Dilek Doğan adlı genç kadın polis tarafından katledilmişti.

Dilek Doğan’ı ateş ederek öldüren polis Y.M. ve ekibinin, ailenin yaralı vaziyetteki kızlarını hastaneye götürmek üzere evden ayrılmasından sonra içeriye girerek, arama işlemi yaptıkları ortaya çıktı.

Hazırlanan arama tutanağına, Doğan’ı vuran polis Y.M.’nin ilk sırada imza attığı belirlendi.

Üstelik Y.M. ve ekibinin, Doğan’ın yaralanmasına ilişkin evi incelemek ve delillerin tespitini yapmak üzere gelen Olay Yeri İnceleme Şubesi’yle birlikte ve aynı anda eve girdikleri, birlikte çıktıkları anlaşıldı.

İsmail Saymaz’ın Radikal’de yer alan haberine göre, ABD Başkonsolosluğu’na yönelik silahlı saldırıya karıştığı ileri sürülen H.R.K’nin yakalanmasına yönelik çalışma kapsamında polis geçen 18 Ekim sabahı Sarıyer Küçükarmutlu’daki Doğan Ailesi’nin evini basmıştı.

Evdeki arama sırasında 24 yaşındaki Dilek Doğan, Özel Hareket Şubesi’nde görevli polis Y.M.’nin silahından çıkan kurşunla ağır yaralanmıştı. Hastanede tedaviye alınan Doğan bir hafta sonra hayatını kaybederken, polis Y.M. hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 83. maddesine göre “ihmal suretiyle kasten öldürme” suçundan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.

İddianamede, arama esnasındaki polis kamerasına kayıtlarına da yer verilmişti. Görüntülerde, genç kadının polislere “Ayaklarınızla basmazsanız sevinirim, şu galoşları giyin” dediği, aile ve sanık polis arasında tartışma çıktığı, Dilek’in vurulmadan bir saniye önce polise “Ya n’apıyorsun” dediği yer alıyordu.

AİLE EVDEN ÇIKTIKTAN SONRA İÇERİDE ARAMA YAPMIŞLAR

Dava dosyasında yer alan ‘Olaylı Arama Tutanağı’ başlıklı evrakta, evdeki aramada ağabey Mehmet’in görevli polislere bağırdığı iddia edildi. Ardından Dilek ile annesi Aysel, babası Metin ve ağabeyi Mehmet’in “polis Y.M.’ye fiili olarak saldırdıkları” savunuldu.

Bu “itiş kakış sırasında” ağabey Doğan’ın polis Y.M.’nin elindeki silahı tutarak kendisine çektiği ve silahın ateş aldığını ileri sürüldü. Doğan’ın yaralanmasından sonra 112’ye haber verildiği, telsizle takviye ekip istendiği anlatıldı.

Yaralı Doğan’ın hastaneye götürülmesi için evden çıkarılmak istediği fakat ailenin polislere saksı, sandalye, ayakkabı, taş, sopa ve benzeri cisimler attığı öne sürüldü. Tutanakta, “Tüm çabamıza rağmen yaralı şahsın hastaneye intikal ettirilmesine bir süre izin vermemişler” denilirken, atılan cisimler nedeniyle üç polisin yaralandığı anlatıldı.

Tutanakta, “İkametin çevresinde toplanan bölge ve ev halkının biz görevlilere yönelik saldırı olmaması ve personelin güvenliğinin sağlanması amacıyla uyarı amaçlı kontrollü olarak havaya ateş edilmiştir” denildi.

Bu arada, aile üyelerinin Dilek Doğan’ı bir taksiye bindirip hastaneye götürdüğü belirtilerek, “can güvenliğimizin tehlikeye düşmesi sebebiyle şahısların uzaklaşmaları engellenememiştir” denildi.

Takviye ekiplerin gelmesi üzerine bölgenin tekrar kontrol altına alındığı, evin boşaltıldığı Doğan Ailesi’nin akrabalarından Mehmet Ali Doğan’ın refakatinde saat 05.15’te evin tekrar arandığı vurgulandı. Arama sırasında “herhangi bir suç ve suç unsuruna rastlanmadığı” ve aramanın 06.20’de bitirildiği kaydedildi. Ev kilitlendikten sonra tutanağın “can güvenliği” nedeniyle Fatih Polis Merkezi’nde tutulmasına karar verildiği vurgulandı. Ancak telefonla arandığı halde Mehmet Ali Doğan’ın tutanağı imzalamak için karakola gelmediği belirtildi. Saat 13.30’da bağlanan tutanaktaki imzaların ilk sırasında, polis Y.M.’ninki bulunuyor.

Aynı gün Olay Yeri İnceleme Şubesi tarafından ‘Olay Yeri İnceleme Raporu’ başlıklı bir rapor daha hazırlandı. Raporda olay, “Polis görevlilerine mukavemet neticesi yaralanma olayı” diye anlatılıyor. İhbarın 04.15 sıralarında geldiği, ekiplerin 05.30’da eve geldiği, incelemenin 05.35’te başladığı ve 06.45’te bitirildiği belirtiliyor. Bu tutanağın da yine Fatih Polis Merkezi’nde saat 11.00’de tutulduğu görülüyor.