Gazeteci Ruşen Çakır, Lice’de bir kişinin yaşamını yitirdiği, 10'dan fazla kişinin de yaralandığı karakol yapımını protesto eden halka dönük saldırıyı değerlendirdi.  

“Devletin bu inşaatlara yönelik sivil protestolar olacağını bilmemesi/kestirmemesi imkansız” diyen Çakır, “Lice’de yaşananlar ya işin ciddiyetinin kavranmadığını ya da devlet içinde birilerinin kasıtlı davrandığını gösteriyor” dedi.

“‘Kalekol’ yapımlarına Lice gibi sınırdan hayli uzak bölgelerde hız verilmesi çözüm sürecinin ruhuna aykırıdır” diyen Çakır, “Devletin Roboski’de yaptığını yapmaması, Lice ile yüzleşmesi, sorumluları saptayıp cezalandırması şart” ifadesini kullandı.

Çakır, “Eğer devlet Lice olaylarından gerekli dersleri çıkarmaz, bunun gereğini yapmaz, üstüne Lice’dekinin benzeri yeni gerilimlere kapı aralarsa, Gezi direnişinde büyük ölçüde Kürt hareketinin tutuk davranması nedeniyle yaşanmayan buluşma gerçekleşebilir” uyarısında bulundu. 

Vatan yazarı Ruşen Çakır’ın “Lice olayları üzerine birkaç hızlı not” başlığıyla rusencakir.com adresinde yayımladığı yazısı şöyle:

Anaakım medyanın yine otosansür mekanizmalarını devreye sokması nedeniyle Gezi direnişindekine benzer bir durumla karşı karşıyayız. Halkı bilgilendirmeyi yine büyük ölçüde sosyal medya üstlenmiş durumda. Hızla kaleme alınmış bu yazıyı da, Lice olayını anlamaya sosyal medya üzerinden bir katkı çabası olarak görmenizi diliyorum.

-  “Kalekol” yapımlarına, özellikle Lice gibi sınırdan hayli uzak bölgelerde hız verilmesi çözüm sürecinin ruhuna aykırıdır.

-  Kürt hareketinin değişik sözcüleri bu faaliyetleri süreci sabote etmek olarak görüp gösterdiler.

-  İnsanların kalekol yapımlarını protesto etmeleri doğal haklarıdır.

-  Devletin bu inşaatlara yönelik sivil protestolar olacağını bilmemesi/kestirmemesi imkansız. Lice’de yaşananlar ya işin ciddiyetinin kavranmadığını ya da devlet içinde birilerinin kasıtlı davrandığını gösteriyor.

-  Lice olayları en çok çözüm sürecine karşı olanları sevindirdi. Böylece “zaten başlamamıştı” veya “zaten başarı şansı yoktu” dedikleri sürecin sonlandığına hükmettiler. Halbuki taraflardan biri veya ikisi birden “bitti” demediği müddetçe bu sürecin bittiğini veya bitmekte olduğunu üçüncü şahıslar ileri süremez.

-  Kasıtlı veya değil, Lice’de protestoculara atış açılması, son rakamlara göre bir kişinin ölüp yaklaşık 10 kişinin yaralanması hiç kuşkusuz çözüm sürecini olumsuz etkileyecektir. Ancak daha ilk günlerde Paris suikasti gibi kritik bir engeli aşmış olan sürecin bunu da aşma potansiyeli çok yüksek.

-  Ancak bunun için devletin Roboski’de yaptığını yapmaması, Lice ile yüzleşmesi, sorumluları saptayıp cezalandırması şart.

-  Aynı şekilde sürmekte olan karakol inşaatları konusunda Kürt hareketinin uyarı ve eleştirilerini dinleyip kaale alması gerekiyor. “Ben devletim, işime kimseyi karıştırmam” yaklaşımıyla çözüm sürecinin yürütülmesi mümkün değil.

-  Gezi direnişiyle birlikte İstanbul ile Diyarbakır, Taksim Meydanı ile Newroz Meydanı arasındaki mesafe hızla kapanmaya başladı. Gezi direnişçilerinin akşam forumlarında Lice’yi tartışması, bunun için yürüyüşler düzenlemesi de Türkiye toplumunun “hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır” durumundan sıyrılmakta olduğunu gösteriyor.

-  Eğer devlet Lice olaylarından gerekli dersleri çıkarmaz, bunun gereğini yapmaz, üstüne Lice’dekinin benzeri yeni gerilimlere kapı aralarsa, Gezi direnişinde büyük ölçüde Kürt hareketinin tutuk davranması nedeniyle yaşanmayan buluşma gerçekleşebilir.

-  Çözüm sürecinin bu türden badireleri atlatabilmesi için hükümetin acilen “ikinci aşama” için start vermesi, Kürt hareketinin taleplerine karşılamaya yönelik demokratikleşme adımlarını atması elzem.

-  Bundan sonra yaşanabilecek olumsuz gelişmelere daha hızlı müdahale edilebilmesi için Abdullah Öcalan’ın sürece daha aktif katılımını mümkün kılacak mekanizmaların oluşturulması gerekiyor.