Cumartesi Anneleri, Roboski ve Maraş katliamını hatırlatarak, "Düne kadar devlet kendisi katlediyordu, şimdi Kobanê'de, Şengal'de IŞİD ile birlikte katlediyor. Çekin ellerinizi çocuklarımızın üzerinden. Öldürerek vazgeçiremeyeceksiniz" dedi.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için sürdürdükleri adalet arayışının 509'uncu haftasında Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. "Failler belli, kayıplar nerede?" yazılı pankart açan kayıp yakınları ellerinde kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ile kırmızı karanfiller taşıdı.

Bu haftaki eylemde, 26 Aralık 1997'de Diyarbakır'da gözaltına alınarak kaybedilen Mehmet Özdemir'in akıbeti soruldu. Özdemir'in yeğeni Allahverdi Turan, olayın üzerinden yıllar geçmesine rağmen acılarının ilk günkü gibi taze olduğunu söyledi. "Mehmet Özdemir'in kaybedilişi, insanlığın kaybedişidir" diyen Turan, yetkililere seslenerek, "Neden herkes gözlerini, kulaklarını kapatmış. Milletvekillerinden Cumhurbaşkanına kadar siz nesiniz, niye orada oturuyorsunuz? Söz, yetki sizde. Sorumlular biliniyor, neden açıklanmıyor" dedi.

'KATLEDİLEN HEP BİZLERİZ AMA MAĞDUR OLAN DEVLET’      

Ardından 23 Şubat 1995'te gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız konuştu. Aralık ayının katliam ayı olduğunu ifade eden Yıldız, Roboski ve Maraş katliamlarını hatırlatarak, "Katledilen hep bizleriz, ama mağdur olan hep devlet" dedi.

"Bunlar haram deyip çalıyorlar, bizleri de 'vatan haini' deyip cezaevlerine koyuyorlar. Haram olsun o yedikleriniz" diye tepki gösteren Yıldız, kayıp yakınları olarak hiçbir katliamı unutturmayacaklarını vurgulayarak, şunları söyledi: "Bu yapılanlar hiçbir vicdana, ahlaka sığmaz. Düne kadar devlet kendisi katlediyordu, şimdi Kobanê'de, Şengal'de IŞİD ile birlikte katlediyor. Çekin ellerinizi çocuklarımızın üzerinden. Öldürerek vazgeçiremeyeceksiniz. Hesap sorana kadar mücadelemize devam edeceğiz."

SAVCILIĞIN ‘GÖZALTI’ ÇELİŞKİSİ    

Mehmet Özdemir'in ailesi tarafından gönderilen mektubun da okunduğu eylemde haftanın açıklamasını Hatice Kalpaklı okudu. Diyarbakır'ın Bağıvar köyünde yaşayan HADEP üyesi 44 yaşındaki Mehmet Özdemir'in, kaybedilmeden önce defalarca kez gözaltına alınarak işkence gördüğünü belirten Kalpaklı, kaybedilmeden önce bir kez daha gözaltına alınan Özdemir'in, "Bir daha seni alırsak öldüreceğiz" denilerek tehdit edildiğini anlattı.

Tehdidin ardından ailesine, "Gözaltına alındığımda beni ilk arayacağınız yer Saraykapı'daki JİTEM olsun" uyarısında bulunan Özdemir'in, 26 Aralık 1997 günü Diyarbakır'da kahvede otururken, insanların gözü önünde telsizli, uzun namlulu silah taşıyan kişiler tarafından beyaz Toros marka araca zorla bindirildiğini aktaran Kalpaklı, "Ailenin başvurusu üzerine savcılık, 'Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınmıştır' ibaresi taşıyan bir damga vurdu. Ancak aynı savcılık mahkemeye çıkarılmayınca tekrar başvuru yapan aileye bu kez de, gözaltına alınmadığı yönünde bir belge verdi. Gözaltına alındığına dair belgenin ise yanlışlıkla verildiği söylendi" ifadelerini kullandı.

AİHM TÜRKİYE’Yİ MAHKUM ETTİ      

Bu tarihten sonra Özdemir'den bir daha haber alınamadığını belirten Kalpalklı, iç hukuk yollarını deneyen ancak sonuç alamayan Özdemir ailesinin davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdığını, AKP hükümetinin ise ailenin başvurusu üzerine, devlet makamlarının Özdemir'in kaybedilmesiyle ilgili doğrudan ya da dolaylı olarak ilgisinin olmadığını ileri sürerek, AİHM başvurusunun "kabul edilmez" nitelikte olduğu yönünde karar verilmesini istediği bilgilerini aktardı.

AİHM'nin 8 Ocak 2008'de oybirliği ile, "Türk devletinin Özdemir'in kaybolması ve ihtimal dahilinde olan ölümünden sorumlu olduğu" kararı verdiğini ve Türkiye'nin mahkum edildiğini söyleyen Kalpaklı, Özdemir'in akıbetinin açıklanması ve faillerin yargılanmasını istedi.

Açıklamanın ardından, Cumartesi Anneleri haftaya bir kez daha bir araya gelmek üzere Galatasaray Meydanı'ndan ayrıldı. (DİHA)