Paris - Fransa’da Aralık ve Ocak aylarında Ermeni soykırımını suç sayan yasa tasarısına karşı yapılan Türk gösterilerinin arka planı deşifre edildi. Fransa İç İstihbarat Servisi DCRI’nin hazırladığı raporda, milliyetçi ve ırkçı faaliyetlerin nasıl örgütlendiği ve Türk istihbaratı tarafından nasıl yönlendirildiği anlatılıyor. Raporda, Fransız ajanlarının bu derneklere sızdığı anlaşılıyor.

 

Bir kopyasını ANF’nin elde ettiği istihbarat raporunda 22 Aralık ve 21 Ocak tarihlerinde soykırım yasa tasarısını protesto gösterilerini örgütleyen kurumların faaliyetleri ve ilişkileri not ediliyor. Raporda, birçok suça bulaşmış milliyetçilerin Türkiye, Kerkük ve Azerbaycan gibi alanlarda çekilmiş silahlı ya da üniformalı resimleri de yer alıyor.

 

DERNEKLER

Raporda, Ermeni soykırımını inkarın “topluluk kimliklerinin temelini oluşturduğu görülüyor” tespiti yapılıyor. Resmi olarak gösterileri Pantin’de merkezi bulunan Fransa Türk Federasyonu ile aralarında Lyon merkezli Fransa-Türk Dernekleri Koordinasyon Komitesi ve Rhone merkezli Atatürkçü Düşünce Derneği’nin de olduğu başka örgütler tarafından düzenlendiği belirtilen raporda, ayrıca Paris merkezli Anadolu Kültür Merkezi ile Fransa’da yayın yapan iki medyanın güçlü katılımı olduğu vurgulanıyor. Bu son ikisinin Turquie-news ve RadioMIT olduğu belirtilirken, MİT için “Türk meslektaşlarımızın baş harfleri” ifadesi kullanılıyor.

 

FEDERASYON DEĞİL, ÜLKÜ OCAĞI

Fransa Türk Federasyonu’nun “kesinlikle federatif bir karakteri olmayan” bir panavrupa organizasyonun Fransız kolu olduğunu not eden DCRI, gerçekte ise bunların ülkücüler olduğunu belirtiyor. Rapora göre, bu Avrupa hareketi Almanya’da ikamet eden Cemal Çetin tarafından yönetiliyor. Cemal Çetin’in Aralık’taki eyleme katıldığını hatırlatan DCRI’nin rapora iliştirdiği bir fotoğrafta Çetin’in yanında Fransa Türk Federasyonu’nun başkanı Nihat Bozdağ dikkat çekiyor.

 

Raporda, ayrıca aynı organizasyonun Anvers (Belçika) kolu temsilcisi Midhat Öztürk, Strasbourg temsilcisi Aytekin Kıraç (Dadaloğlu) ile Belçika “Ülkücü Gençlik” organizasyonu başkanı Muhammed Aksoy’un da eylemde hazır bulunduğu ifade ediliyor. Her ne kadar bazıları tespit edilmese de birçoğunun DCRI tarafından iyi tanındığının kaydedildiği raporda, özellikle hareketin sembolik isimlerinden “ Ülkücüm (Ülkü Akça) ile teyzesi Ersan Ertuğrul Taştan’a dikkat çekiliyor.

 

ÜLKÜCÜ BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCISI

Herouville Belediye Başkan Yardımcısı Taştan’ın bazı durumlarda ülkücü işaretleri kullandığına işaret edilen raporda, Ersan Taştan’ın Fadime ismi ile de tanındığı ve belediyede gençlikten sorumlu olduğu belirtiliyor. DCRI’ye göre Taştan aynı zamanda yerel ülkü ocaklarının da sorumlusu ve “ünlü” ülkücü Tayfur Taştan’ın eşi olduğu vurgulanıyor.

 

Raporda, “Bu açıdan, Herouville Belediye Başkanı’nın Bayan Taştan’ın paralel faaliyetleri konusunda çok iyi bilgilenmesi ve kuşkusuz belli ölçüde seçim hesabıyla onlara kefil olduğu not edilmeli” deniliyor. Fotoğraf altı bir notta ise Herouville Belediye Başkanı Rodolphe Thomas’ın Fransa Türk Federasyonu’na açık destek verdiği kaydediliyor.

 

KARANLIK OPERASYONLARIN ADAMI

Yine bir başka fotoğrafta Taştan, Ocak 2012 eyleminde Senato yakınındaki bir kafede Yusuf Ziya Arpacık ile görünüyor. DCRI’ye göre Arpacık, Türkiye tarafından direk veya dolaylı olarak yürütülen çok sayıda karanlık operasyona karıştı. Raporda Arpacık’ın bir biyografisi de sunuluyor: 1958 Erzurum doğumlu, İstanbul Üniversitesi tarih fakültesinde okudu ve 1978’de ülkü ocaklarına katıldı. 1980’de, devlet darbesinden hemen önce, milliyetçi güçlerin saffında çatışmalarda yer aldı. 10 yıl hapse mahkum edildi, iki kez kaçtı. Cezaevinden çıkınca, “Türk düşmanlarına” karşı birçok yabancı ülkede çeşitli saldırıları organize etti. Bir süre, MHP’nin kurucusu Alparslan Türkeş’in de kişisel korumalığını yaptı. Raporda, Arpacık’ın Türkeş ile çekilmiş resminin yanı sıra cezaevindeyken, bilinmeyen bir başka yerde elinde silahlı bir pozu ile yine Azerbaycan güçlerinde üniformalı bir resmi ve Karabağ’da Ermenilere karşı çekilmiş bir resmi yer alıyor.

 

KERKÜK VE KARABAĞ’DA

1992’de kendisini Derin Devlet’in bir “fedaisi” olarak tanıtmış ve Karabağ’da Ermenilere karşı savaşa gönüllü katılmış. 2003’te Irak savaşı sırasında Kerkük’te teğmen albay olarak dikkat çekerken, burada Türkmenlerin “savunmasını” organize ettiği belirtiliyor. Bu savaşçı tecrübesinden ötürü ülkücü camiada kazandığı saygıdan dolayı onan “Yusuf Hoca” unvanı veriliyor. Birçok kitabı da bulunuyor. Bunlar arasında 1992-1994 Karabağ savaşını Azeri cephesinden anlatan Kar Fırtınası yer alıyor.

 

ERGENEKON’DA GİZLİ TANIK

2007’de Ergenekon davası patlak verince, ismi gizli tanıklar arasında yer alıyor. 2006’daki Danıştay saldırının temel sanığı Osman Yıldırım’ın saldırının organizatörleri olarak Albay Muzaffer Tekin’le birlikte Yusuf Ziya Arpacık’ı işaret ediyor. Mehmet Eymür de sorgusu sırasında “milliyetçi savaşçı” Arpacık’ın Veli Küçük’ün Kerkük’te elinin altındaki adamlarından biri olduğunu söylemiş.

 

Gösterilerin organizatörleri arasında Atatürkçü Düşünce Derneği ile Talat Paşa Komitesi de var. DCRI’ye göre muhtemel ideolojik farklılıklara rağmen, Talat Paşa Komitesi, Atatürkçü Düşünce Derneği ve ülkücüler arasında bir “suç ortaklığı” bulunuyor. Raporda bu tez birlikte çekilmiş fotoğraflarla da destekleniyor.

 

RADIO MIT

Eylemlerin organizasyonunda rol alanlar arasında Radio MIT de dikkat çekiyor. Milliyetçi bir grup tarafından Lyon merkezli yönetilen radyo her ne kadar MIT’i “Made In Turkey” olarak ifade etse de, DCRI bunun Türk istihbarat servisinin baş harfleri olduğuna işaret ediyor. Raporda, şöyle deniliyor: “Eğer gerçekte bu radyo meslektaşlarımız tarafından yönetiliyorsa (servislerimizden doğrulanması istendi), MİT’in Türkiye’nin iletişimini yükseltmek için farklı araçlar kullandığı anlamına geliyor: aşırı operasyonları için Fransa Türk Federasyonu, yumuşak lobi için RadioMİT.”

 

FRANSIZ İSTİHBARATÇI TARAFINDAN YÖNETİLEN TÜRK SİTESİ

Bu olasılığın Radio MIT’in bazı operatörleri ile www.turquie-news.fr sitesi arasındaki suç ortaklığıyla da akredite odluğu ifade ediliyor. “Bu site resmi olarak bizim saygın bir muhabirimiz tarafından yönetiliyor. Bizim talebimiz üzerine, muhabirimiz kendi tarihçi formasyonuna ihanet eder bir şekilde yeterli düzeyde belgeleyici bir lobi faaliyeti yürütüyor” diyen DCRI, sözkonusu şahsın tarihçi sıfatıyla Türk çevreleriyle iyi ilişki kurduğunu kaydediyor. “Mevcut durumda Ankara’da milliyetçi bir ocak nezdinde staj yapıyor. Eylemi bize hem Türk meslektaşlarımızın eylem biçimlerini hem de Fransa’daki muhaliflerinin (Ermeniler, Kürtler…) reaksiyon biçimlerini tanımamıza yardımcı oluyor.” Bazı medya organları sözkonusu "tarihçinin" UŞAK'ta staj yapan Gauin Maxime olduğunu iddia ediyor.

 

Kültür merkezlerinin eylemler için bir vitrin olarak sunulduğunun belirtildiği raporda Raşid Nekaz isimli ajitatörün de Ocak 2012 gösterisinde yer aldığı ifade edilerek, tartışmalı bir kişilik olduğu belirtiliyor. Nekaz’ın kendi kişisel çıkarın için farklı davalara el attığını dile getiren DCRI, Romanlar için yapılan eylemlere katılarak Sosyalist Parti’ye yaklaştığı ya da türban taktığı için ceza alan kadınların cezalarını ödeme önerisi yaptığına dikkat çekiliyor. Raporda bu şahsın 13 Ocak’ta Türkiye’ye giderek hükümeti “Cezayir soykırımı” konusunda bir yasa çıkarmaya zorladığına işaret ediliyor.

 

ANKARA’NIN DİREKTİFLERİ İLE HAREKET EDİYOR

Tüm bunların analizini yapan DCRI, Fransa ve Avrupa’daki Türk toplumlarının geniş bir şekilde, “ulusal çıkar” olarak ifade edilen bazı konularda ortaklaşan organizasyonlar tarafından yapılandırıldığı vurgulanıyor. Bu organizasyonların kolaylıkla ve doğrudan Türk servisleri tarafından yönlendirildiğinin kaydedildiği raporda, sözkonusu organizasyonların da hükümetin direktifleri doğrultusunda hareket ettiği dile getiriliyor. DCRI, bu bilginin Ankara’daki ilişkileri tarafından da doğrulandığını belirtiyor.

 

Bazı durumlarda, bu geniş yapılanmanın üçüncü bir devlet tarafından finanse edildiğine dikkat çekilirken, bunun sadece Ermeniler için değil güvenlik açısından sorun teşkil ettiği dile getiriliyor. “Bu açıdan bazı Fransız siyasi sorumluların toleransı da sorun oluşturuyor” uyarısı yapılan raporda, son olarak Milli Görüş unsurlarının dini ağırlığına da işaret ediliyor. (anf)