Cumartesi Anneleri/İnsanları adalet arayışlarının 634’üncü haftasında Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi.

Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemde, 23 yıl önce gözaltına alınıp öldürülen Enter Özdemir ve Bapir Çıtak için adalet istedi.

‘ÇOK ANA TANIYORUZ EVLADI YOK…’

Eylemde ilk olarak Ocak 1995’de polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, Hediye Coşkun’u anarak başladığı konuşmasında “Elveda demeyeceğiz” dedi.

Anne Yıldız, talepleri karşısında yetkililerin umursamaz tavrına tepki göstererek, “Bizim isyanımız dağları yol etti, gözyaşlarımız nehirleri taşıdı. Ama bir yetkili sesimizi duymadı. Demokrasi getireceğiz diyorlar. Şu TOMA’larla mı demokrasi getireceksiniz? Çok ana tanıyoruz evladı yok, çok evlat tanıyoruz annesi yok” dedi.

‘DEMOKRASİDEN BAHSEDENLER GALATASARAY’A BAKSIN’

19 Ekim 1995'te Avcılar’daki evinin önünde elinde telsiz bulunan sivil giyimli kişilerce kaçırılan Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun ise “Hediye anne evlat acısı yaşayan bir anaydı. Her hafta yürüyerek geliyordu buraya. Evlat acısını analar bilir. Burada yıllardır konuşuyoruz. Yoldan geçenler bile hikâyelerimizi ezberledi. Artık yeter! Kaç ana daha gözü açık gidecek. Demokrasiden bahsedenler Galatasaray Meydanı’na baksın. Elimiz yakanızda olacak. Kayıplarımızın hesabını sormaya devam edeceğiz. Unutmadık, unutmayacağız” ifadelerini kullandı.

Eyleme destek veren milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise, kayıp vakalarının devam ettiğini hatırlatarak, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelere uymadığını dile getirdi.

Tanrıkulu, Aralık 2016’daki Avrupa Konseyi İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi’nin (CPT) cezaevlerinde yaptığı ziyaretlere atıfta bulunarak, “Hükümet o raporun yayınlanmasını istemiyor. İşkence yok diyorsanız o raporu yayınlayım” çağrısında bulundu.

‘634 HAFTADIR…'

Haftanın açıklamasını ise Cumartesi insanlarından Aylin Hacaloğlu yaptı. Hacaloğlu, şunları dile getirdi:

“634 haftadır üstü örtülen, yok sayılan ve sorumluluğu üstlenilmeyen gözaltında kaybetme suçuna karşı hakikatte ve adalette ısrar ediyoruz. 634 haftadır sevdiklerinden zorla kopartılıp izleri kaybettirilen insanların ailelerinin meşru adalet çağrılarının devlet tarafından engellendiği gerçeğini görünür kılmayı amaçlıyoruz. Gözaltında kaybedilenleri kimliksiz ve mezarsız bırakarak, devletin bu suçtaki ağır sorumluluğunu inkâr ederek toplumu bellek kaybına uğratmak isteyenlere karşı 634 haftadır bir unutturmama / hatırlatma eylemi sürdürüyoruz. 634 haftadır toplumu tahrip eden baskıcı unutma siyasetine karşı, toplumsal tahribatı onaracak demokratik hatırlama ve hesaplaşma siyasetini savunuyoruz.”

Hacaloğlu, bu hafta unutulmaları istenen, ailelerinin adalet talebi 23 yıldır karşılıksız bırakılan Enter Özdemir ve Bapir Çıtak’ı unutmadıklarını vurguladı.

ÖZDEMİR VE ÇITAK’IN HİKAYELERİ ANLATILDI

46 yaşında iki çocuk babası Enter Özdemir ve Bapir Çıtak’ın Hakkari’nin Çukurca ilçesi Kazan köyünde yaşadığını hatırlatan Hacaloğlu, şöyle devam etti:

“Mayıs 1994 tarihinde akşamüzeri köyü kuşatan asker ve korucular evlerde arama yaptı. Köy saatlerce ateş altında tutuldu. Evlere açılan ateş sonucunda Akar ailesinin 10 yaşındaki çocukları öldürüldü. Askerler gece geç saatlerde Enter Özdemir ve Bapir Çıtak’ın evlerine geldi ve onları ‘Bize yol gösterin’ diyerek yanlarında götürdü. Özdemir ve Çıtak eve dönmeyince aileleri askeri birliğe giderek yakınları hakkında bilgi almak istedi. Askeri yetkililer onlara yakınlarının kendileri tarafından alınmadığını söyledi.

Üç gün sonra aileler ve köylüler kayıpları aramak için boşaltılan köylerine geldi. Arama sonrasında Çıtak ve Özdemir’in cansız bedenleri elleri ve ayakları bağlı olarak bir dere kenarına atılmış halde bulundu. Parçalanmış bedenlerindeki izler onların panzerin arkasına bağlanarak sürüklendiklerini ve sonrasında ateş açılarak öldürüldüklerini gösteriyordu. Köy muhtarı İ.K Çukurca Jandarma Merkezi’ni arayarak savcının olay yerine gelmesini istedi. Muhtar’a ‘Güvenlik nedeniyle biz gelemeyiz. Siz cenazeleri Çukurca’ya getirin’ denildi.

Bir araç kiralayan aileler cenazelerini alarak köylüler ve muhtarla birlikte Çukurca’ya gitmek için yola çıktı. Kısa bir süre sonra aracın önü bölgede konuşlanan Bolu Tugayı’na bağlı komandolar tarafından kesildi. Aileler ‘Çukurca İlçe Jandarma Komutanlığı ve Çukurca Savcılığı cenazelerimizin ilçeye getirilmesini istediler.’ demelerine rağmen askerler onlara ‘Gidin köyde gömün yoksa hepinizi öldürürüz!’ diye tehdit ettiler. Bunu üzerine Özdemir ve Çıtak boşaltılan köyde defnedildi.”

‘CEZASIZLIĞA SON!’

Ailelerin yaptığı başvuruların sonuçsuz kaldığını vurgulayan Hacaloğlu, şöyle devam etti:

 “Enter Özdemir ve Bapir Çıtak’ın gözaltına alındıkları kabul edilmedi. Onları gözaltına alanlar ve vahşice katledenler bugüne kadar yargılanmadı. Ailelerin hukuki girişimleri yeterli resmi belge-bilgi olmadığı iddiasıyla reddedildi. Gözaltında kaybetme uluslararası düzeyde bir suç olmasına ve yürürlükteki uluslararası hukukun yaptırımlarına tabi olmasına rağmen devlet diğer kayıp dosyalarında olduğu gibi Enter Özdemir ve Bapir Çıtak dosyalarında da zorla kaybetme suçunu uygun araçlarla cezalandırma zorunluluğunu yerine getirmedi. Enter Özdemir ve Bapir Çıtak dosyalarındaki cezasızlığa son! Enter Özdemir ve Bapir Çıtak için adalet istiyoruz!”

(Kaynak: Bianet)