CHP eski Milletvekili ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıcı Rıza Türmen'in, çağrısıyla toplanan ‘Demokrasi İçin Birlik Girişimi'nin ilk toplantısının sonuç bildirgesi yayınladı.

Demokrasi İçin Birlik Buluşması’nda tek adam rejimine karşı demokrasi, barış ve laiklik için mücadele vurgusu öne çıkarken, "Demokrasi, barış ve ‘demokrasinin temeli olan laiklik’ için mücadele edilecektir" denildi.

Toplantıya CHP ve HDP milletvekilleri; KESK, DİSK, TTB yöneticileri; sosyalist hareketten Halkevleri, EMEP, EHP, TÖPG, Kaldıraç, SODAP, YSGP, Devrimci Parti yönetici ve üyeleri; kadın, ekoloji ve kent mücadeleleri temsilcileri ile çok sayıda gazeteci ve aydın katıldı.

Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar, Anayasa Hukuku Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Gazeteci Altan Öymen, eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen, Tarhan Erdem, Mücella Yapıcı, Berkin Elvan'ın anne ve babsı, Sezgin Tanrıkulu, Melda Onur, Garo Paylan ve Eşber Yağmurdereli’nin yanı sıra direnişteki Avcılar Belediyesi işçileri de salondaydı.

Buluşma, CHP eski Milletvekili Binnaz Toprak tarafından yapılan açılış konuşmasıyla başladı.

Avukat Fethiye Çetin, ANAP eski Genel Başkanı Nesrin Nas, Akın Birdal ve Türkiye’nin ilk açık LGBTİ siyasetçisi Sedef Çakmak divan heyetine seçildi.

İlk sözü alan Rıza Türmen “Bugün demokrasinin savunulmasına ciddi ihtiyaç var" dedi.

Altan Öymen Türkiye’nin fiili başkanlık sistemi içinde bulunduğunu vurguladı.

Tutuklu yazarlar Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay‘ın mektupları okundu.

Gülten Kaya ve Rakel Dink’in de etkinliği selamlayan birer konuşma yapmasının ardından İbrahim Kaboğlu söz aldı. Kaboğlu, 15 Temmuz sonrası süreçte Anayasa değişikliği tartışmasının bir meşruiyeti bulunmadığını belirterek “Pek çok ülke anayasasına göre OHAL / sıkıyönetim döneminde Anayasa değişikliği yapılamaz. Rejim değişikliği hiç yapılamaz” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı, Malatya milletvekili Veli Ağbaba "Türkiye’nin 1’den büyük olduğunu göstermemiz gerekiyor” dedi.

HDP milletvekili Ayhan Bilgen, ülkenin “Ya büyürüz, ya küçülürüz” anlayışı ile sınır ötesine taşan bir savaşa sürüklendiğini belirterek “Kürtlerin yanında olmayı aşan bir durumla karşı karşıyayız” dedi.

DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu da “Net olan şey korunması gereken değil kurulması gereken bir demokrasi için buradayız. Gereken de böylesi bir kurucu iradedir” diye konuştu.

KESK Genel Başkanı Lami Özgen “Amasız fakatsız bir arada yürümeyi başarmalıyız, yoksa faşizmin zindanlarında bir araya geleceğiz” diyerek son bir yılda bunun başarılamaması nedeniyle mevcut koşulların oluştuğunu söyledi.

Deniz Türkali de “Bu toplantıya gelirken heyecanlandım. Demokrasi için Birlik koyu karanlık, berbat günlerde bir ışık gibi doğdu. Galiba ilk defa bir muhalefet kültürü oluşturabileceğiz” dedi.

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, insan haklarının iktidar tarafından kendi antidemokratik projesi için araçsallaştırılmasından şikayetçi olduklarını belirtti.

Türk Tabipler Birliği adına Hüseyin Demirdizen, “Sağlık ve güven içinde yaşamak istiyorsak bir zorunlulukla karşı karşıyayız, seçme şansımız yok, zorunlu görevimiz var. Demokrasi için birlikte mücadele etmek zorunlu ve yaşamsaldır” dedi.

Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar da salonu selamladı ve “Sözünün tükendiği yerlere geliyoruz artık. Hadi bir şey yapalım” dedi.

Eşber Yağmurdereli, “Artık bilinen anlamda bir Türkiye Cumhuriyeti yoktur. Anayasası yoktur, yargısı yoktur… Bir diktatörlük tarafından bütün özgürlüklerimizle bütün geleceğimizle birlikte sarılıp sarmalanmış bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.

EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan “AKP siyasal rejimi faşizm üzerinden yeniden inşaya yöneliyor” diye konuştu.

Ardından söz alan Baskın Oran, Ertuğrul Kürkçü, Halkevci Kadınlar adına Çiğdem Çidamlı , Oya Baydar, Esra Mungan, TTB İkinci Başkanı Raşit Tükel, SODAP’tan Ersin Çatalkaya,  Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Nuri Günay, Hatay Halk Meclisleri / Savaşa Karşı Yaşam Hakkı Meclisi Sözcüsü Serpil Kırdağ, TÖPG sözcüsü Juliana Gözen, EHP adına Emre Öztürk, yazar Hamide Yiğit, Kaldıraç adına Hakan Dilmeç,  Devrimci Parti temsilcisi Ufuk Göllü, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Cam Keramik İş, EGEÇEP, Belediye İş, YSGP, Gıda İş, Engelli Hakları Platformu, Komşu Kapısı Derneği, Anayasa Hukuku Araştırmacılığı Derneği temsilcileri, ünivesite öğrencileri ve velilerin de aralarında bulunduğu yaklaşık 50 kişi fikirlerini paylaştı.

Demokrasi İçin Birlik Buluşması'nın Sonuç Bildirgesi şöyle oldu:

Tek adam rejimine sokulmaya çalışılan Türkiye, son dönemde yoğun bir hukuksuzlaştırma zorlaması altında. Bu kapsamda siyasal iktidar, 15 Temmuz darbe girişimini fırsata çevirerek Türkiye’yi OHAL baskı rejimine soktu; ülkeyi kanun hükmünde kararnamelerle, denetimsiz, meclissiz, anayasasız, hukuksuz yönetmek, bütün yetkileri tek elde toplayacak başkanlık rejimini getirmek için fırsata dönüştürdü.

'HAK VE ÖZGÜRLÜKLERE SALDIRI OLAĞANÜSTÜ BOYUTLARA ULAŞTI'

Demokratik hak ve özgürlüklere yapılan saldırılar, baskı, şiddet ve hukuksuzluk olağanüstü boyutlara erişti. Onbinlerce insan hukuksuz şekilde işinden oluyor. Basın ve yayın organları kapatılıyor. Sanatçılar, yazarlar, gazeteciler tutuklanıyor. Muhalif belediyelere kayyım atanıyor. Bu yolla topluma terör ve korku egemen kılınmaktadır.

'MECLİS LAĞV EDİLMİŞ'

Barış, dostluk, dayanışma duyguları yerine kin, düşmanlık, nefret ve kutuplaşma kışkırtılmaktadır. Toplum demokratik davranış normlarının yeşeremeyeceği kaotik bir yaşama mahkum edilmektedir. Yurttaşları temsil etmesi gereken Meclis fiilen lağv edilmiş, yasama, yargı ve yürütmenin dengesine ve birbirini frenlemesine dayanan güçler ayrılığı ilkesi ortadan kaldırılmıştır.

'ŞİDDET, AYRIMCILIK VE ÇOCUK İSTİSMARI YÜKSELMİŞTİR'

Tarihi ve doğal varlıklar, kentler, yaşam alanları talan edilmiştir. İnsanca yaşama ve çalışma koşulları ortadan kaldırılmış, köleleştirme ve taşeronlaştırma yasaları çıkarılmış, yoksullaşma ve işsizlik korkunç boyutlara ulaşmıştır. Kadınlara ve farklı cinsel kimliklere yönelik şiddet, cinsiyetçi ayrımcılık ve çocuk istismarı yükselmiştir. Ülke içinde savaş, bütün yıkıcılığıyla insanlarımızın canını alırken, Suriye ve Irak’ta sonu felaket olacak bir maceraya sürüklenmekteyiz.

Bu karanlık tabloyu değiştirmek, demokratik bir ülkede yaşayabilmek için Türkiye’de siyasetin savaş ekseninden çıkarılıp barış eksenine oturtulmasına, yaşam hakkını savunan, hukukun üstünlüğüne dayanan, çağdaş, çoğulcu ve katılımcı bir demokrasinin inşa edilmesine ihtiyaç vardır. Bu koşullarda demokrasiden yana olan bütün güçleri biraraya getirerek ortak ve yeni bir güç odağı yaratmak ihtiyacı yakıcı hale gelmiştir.

Ortak hedef doğrultusunda birlikte hareket edebilmek için sürekliliği sağlayacak bir yapıya gereksinim bulunmaktadır. Bu yapı çoğulcu, resmi temsil ilişkisine ya da hiyerarşiye yer vermeyen, lideri olmayan, bağlayıcı kararlar almaktan çok uzlaşı arayan, demokratik bir organ olacaktır. Demokrasi için birlik hareketine katılan her kuruluş, her birey kendi ideolojik kimliğini saklı tutarak ortak bir mücadeleyi hedeflemektedir.

DİB bir siyasal süreci başlatan ve bu süreç içinde uzlaşılarla yürüyen somut hedeflere yönelik bir harekettir. DİB farklılıkların birlikte hareket etmesidir.

Demokrasi İçin Birlik;

herkesin farklı kimliği ile eşit yurttaşlık haklarına sahip olduğu,

barış içinde yaşayabileceği, insanca çalışma ve yaşama koşullarının garanti altına alındığı,

devletin herkesin inancına, inançsızlığına, yaşam tarzına, siyasi düşüncesine karşı tarafsız ve saygılı olduğu,

kadına ve cinsel kimliklere yönelik şiddetin son bulduğu, tarihi ve doğal varlıkların,

diğer canlıların yaşam alanlarının ve kentlerin korunduğu, laik, demokratik bir Türkiye yaratabilmek için, yeni bir umut ve güç merkezi ihtiyacını karşılamak üzere, en geniş toplum kesimlerini kucaklamayı amaçlayan bir birlik hareketidir.

Bu çerçevede gerçekleştirdiğimiz 23 Ekim 2016 buluşmasında saptanan öncelikli hedeflerimiz şunlardır:

OHAL ve KHK’lerle ülkeyi yönetmek, ‘tek adam yönetimi’ni kalıcı hale getirmek için atılan adımlar karşısında, OHAL’in sona erdirilmesi ve KHK’lerle yaratılan toplumsal mağduriyetlerin giderilmesi konularındaki mücadele birincil önemdedir.

Önümüzdeki günlerde ‘Türk tipi başkanlık sistemi’ adı altındaki ‘tek adam yönetimi’ne geçiş için anayasa değişikliği, ardından referandum gündemdedir. Yasaları, uluslararası anlaşmaları, hukuku yok sayanların ‘tek adam yönetimi’ne geçiş referandumuna tüm toplumsal muhalefetle kapsamlı şekilde karşı çıkılacaktır.

'EZİLENLER İÇİN MÜCADELE EDİLECEKTİR'

Dünya deneyimleri Kürt sorununun çözümünün barışçı ve demokratik yollarla olması gerektiğini göstermektedir. Türkiye’nin savaş kışkırtıcılığı yapmak yerine komşularıyla ve tüm dünyayla barışçıl ilişkiler içinde yaşayacağı bir politikanın hakim kılınması için mücadele edilecektir. Ezilen inanç topluluklarının eşit yurttaşlık hakkı yanında demokrasinin temeli olan laiklik için mücadele edilecektir.

23 Ekim Buluşmamız demokrasi için atılmış önemli bir adım, Türkiye’nin siyasal yaşamında yeni bir başlangıçtır. Bu buluşmaya katılanlar bir demokrasi meclisi oluşturmuşlardır. Bu meclis önümüzdeki günlerde toplanarak yukarıda ortaklaşılan öncelikli hedefler doğrultusunda demokratik ve meşru yollarla denetleme, dayanışma ve direnme hakkını kullanacaktır.

Gücümüz yalnız birlikteliğimizden değil, yeni bir siyaset anlayışıyla demokratik mücadeleleri birleştirici bir güç odağı yaratma hedefimizden kaynaklanmaktadır.