BDP Eş Genel Başkanları Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş, Sterk TV canlı yayınında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

BDP olarak, Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda misyon üstlendiklerini söyleyen Kışanak, Öcalan ile yapılan görüşmenin geç kalmış bir görüşme olduğunu kaydetti.

Kışanak, şöyle devam etti:

"Hükümet samimi ise bu görüşmelerden çözüme doğru yol alınması hedefleniyorsa bu görüşmelerin daha kapsamlı devam etmesi gerekiyor. Olması gereken bu. Başbakan ağzından görüşmelerin yapıldığını deklere etmesi önemliydi.

Bizzat Başbakan tarafından görevlendirilen Hakan Fidan tarafından görüşmelerin yapılması önemli. Kamuoyu bu görüşmelere destek verdi en önemlisi de bu. Kamuoyunda herkes olumlu bir yaklaşım içerisinde. Demek ki açlık grevleri sürecinde ortaya çıkmış olumlu atmosfer; siyasi olarak herkes 'müzakere süreci başlamalı, Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kalkmalı, muhatap kabul edilmeli' diye bir siyasi talep ortaya çıkmıştı."

"İMRALI SİSTEMİ ORTADAN KALDIRILMALI"

"En büyük dikkate alınması gereken şudur ki, Sayın Öcalan en güçlü aktördür, herkes bunu adres olarak gösteriyor. Devlet de, hükümet de böyle söylüyor. O zaman bu role uygun koşullar da gerekiyor. İmralı sistemi ortadan kalkmalı, tecrit, rolünü oynamasını engelleyen ortam ortadan kalkmalı. En önemli ders budur. Hükümet de inanarak Öcalan'ın rolünü açıklıyorsa İmralı sistemi ortadan kaldırılmalı. Katılım açısından da önemli. Zaten yasal olarak da hiçbir engel yok. Bütün partilerin vekilleri diğer cezaevlerine gidiyor, İmarlı'ya da gitmeli."

"GÖRÜŞMELERİ MÜCADELE YARATTI"

"Son bir buçuk yıl içerisinde her saniye her dakika bir direniş tarihidir. Son bir buçuk yıl içerisinde daha çok kişi tutuklandı, operasyonlar pervasızlaştı, psikolojik savaş saldırı dili, idam ve dokunulmazlık tartışmaları... Bugün müzakerelere başlandıysa demek ki bu entegre stratejisinden sonuç alınamamıştır. Siyasetin kendisi mümkün olanı gerçekleştirme sanatıdır. Artık bazı şeyleri konuşarak çözmeyi bu mücadele yarattı."

"BİR TARAFTAN GÖRÜŞÜP BİR TARAFTAN İMHA ETMEK OLMAZ"

"Hükümet de iyi biliyor ki, kamouyunun önemli bir kısmı da biliyor ki, Oslo süreci Silvan'la sona ermedi. Oslo süreci Silvan'dan bir kaç ay önce bitmişti. Hükümet görüşmek, müzakere etmek istemedi. Bundan sonra ne yapmak gerekir? Kimyasal silah kullanılıyor. Bir taraftan görüşüp bir taraftan imha etmek olmaz. Hükümet bu sürecin başarılı olmasını istiyorsa askeri operasyonlar durmalı. 'Hem görüşürüm hem vururum, hem görüşür hem imha ederim' olmaz."

DEMİRTAŞ: KÜÇÜMSENMEYECEK BİR AŞAMA

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise, "Biz bu görüşmenin gerçekleşmiş olmasını başlı başına bir gelişme olarak değerlendirmiyoruz," derken, görüşmelerin içeriğinin, nelerin konuşulduğunun kamuoyuna henüz yansımadığını belirterek, 14. yılında İmralı adasında tutulan Öcalan'ın BDP heyeti ile görüşmüş olmasının, siyasi bir heyet ile temas kurmasının da küçümsenmeyecek bir aşama olduğunu kaydetti.

Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü:

"567 gündür Sayın Öcalan'ın dışarı ile teması yoktu. Ağır bir tecrit uygulanıyordu. Yakın zamanda açlık grevlerinin sonuçlandığı bir dönemden sonra üst düzey bir siyasi heyetin, seçilmiş milletvekillerinin görüşmüş olması önemli.

Bununla birlikte yeni bir sürecin belki de ilk adımları, küçük adımları diyebileceğimiz önemli siyasal gelişeler de yaşandı. Bu görüşme bu siyasal gelişmelerin en önemli başlangıcı oldu."

"HALK TEMKİNLİ"

"Sütten ağzı yanmış bir halkız. Defalarca katliamlar görmüş bir halkız. Temkinli bir yaklaşım da var. Ahmet Türk Diyarbakır Havaalanı'na indiğinde karşılaştığı insanlar ilk olarak Öcalan'ın sağlığını sormuşlar. Hemen arkasından 'dikkatli olun' diye kaygılarını iletmişler.

"KÜRDİSTAN GÜÇLERİ MÜZAKERENİN MERKEZİNDE OLMALI"

"Görüşme çok önemli. Halkımızın özgürlük taleplerini nasıl geliştirebiliriz, bundan sonra tartışılması gereken budur.

Kürt halkının tamamının, Kürdistan'ın sorunudur. Kürdistan güçleri bu müzakere sürecinin merkezinde olmalıdır. Kürt halkının geleceği için yaşanan süreci siyasi malzeme yapmayız."

"KÜRDİSTANİ GÜÇLERLE GÖRÜŞECEĞİZ"

"Önümüzdeki günlerde Kürdistani güçlerle tartışmalar yapacağız. Biz bir ulusun özgürlük mücadelesini birlikte yürütüyoruz. Evet en büyük örgüt biziz ama onların küçük olmasına bakmadan görüş ve yaklaşımına önem veriyoruz. Bizim için önemlidir onların da bu süreç içerisinde yer alması.

Şu anda kamuoyunda tartışılanların çoğunluğu spekülasyon, herkes kendi beklentisini işin içine katarak konuşuyor.

Tarafların önerileri masada olmalı. Tüm sorumluluğu Öcalan'a yüklemek olmaz. Öcalan zaten yol haritasını açıkladı. Hükümet, Öcalan'ın metni bizi bağlamaz dedi. Bu tavır değişmeli."

"TEK AKTÖR DEĞİLİZ, AÇIKLAMA YAPMAMIZ DOĞRU OLMAZ"

"Sürecin daha çok başındayız. Sürece katkı sunmak istiyoruz. Yapılacak açıklamalar katkı sunmayacaksa, bir kaç gün beklemeyi daha doğru bulduk. BDP ve DTK bu sürecin tek aktörleri değil. Dolayısıyla herkesi bağlayacak tüm açıklama ve çalışmaları partimizin yapması doğru olmaz. Koordineli yürütülmesinde, ilk aşamada güven ilişkisinin sağlam kurulmasını öneriyoruz.

AKP ile herhangi bir mutabakatımız yok. Bizim müdahilliğimiz Türk ve Ata'nın oraya gidişi ile gerçekleşti.

Üzerimizdeki bütün baskılara rağmen, halkın bu kadar dik bir şekilde ayakta duruyor olması partimize büyük bir saygınlık, muhataplık kazandırmıştır. Bu baskıya karşı dik durmak muhataplığı da güçlendirebiliyor, partimizin de saygınlığını arttırabiliyor. Önümüzdeki süreçte hükümetle ya da başka siyasi partilerle mutabakat sağlama durumu olabilir."

"TALEPLER KONUŞULMUYOR"

"Kürt sorununun esasına ilişkin, taleplere ilişkin konuşulan herhangi bir şey yok. Çünkü hükümetle yaptığımız bir görüşme yok."

"MÜZAKERE SÜRECİ HALKA MAL EDİLMELİ"

"Osla İmralı süreçlerinden edindiğimiz deneyimler var. Görüşmelerin kapalı yürümesi, bütün taraflar açısından sakıncalıdır. Mümkün olduğunca şeffaf yürümeli, müzakere süreci kesinlikle halka mal edilmeli."

"ERDOĞAN NE İDİYSE BUGÜN DE ODUR"

"Bir kere şu net: Erdoğan dün ne idiyse bugün de odur. Bir gecede uyanıp da Kürt sorunuyla, Kürdistan ile ilgili fikirleri değişmiş değil. Ama halkın mücadelesi, siyasi gücümüz, kazanımlarımız müzakere konusundaki samimi çabamız, belli bir kapı aralamıştır. Çözüm yolunda ilerleyebilir miyiz, bunlar önümüzdeki süreçte karşılıklı hamlelerle ilerleyecektir." (ETHA)