DİYARBAKIR- 16 Mart 1988 tarihinde yaşanan Halepçe katliamı, Türkiye Barış Meclisi Diyarbakır Barış Girişimi tarafından Demokratik Çözüm Çadırı önünde yapılan basın açıklamasıyla protesto edildi.

"Halepçeyê jibîr nekin aştîyê pêk bîbin!" yazılı pankartın açıldığı eylemde "Emê Halepçeyê jibîr nekin", "Halepçeyi unutmadık unutturmayacağız", "Halepçelerin yaşanmaması için barış", "Ne Halepçe ne de kelepçe", "an aştî an aştî" yazılı dövizler taşındı.

Halepçe'de yaşamını yitiren Kürtler anısına yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından Kürtçe ve Türkçe açıklamalar okundu. Türkçe açıklamayı Türkiye Barış Meclisi Diyarbakır Barış Girişimi sözcüsü Edip Yaşar yaptı. Yaşar, "Bundan 23 yıl önce Kürtlere büyük bir katliam ve dünyada ender görülen bir vahşet daha yaşatılmıştır" dedi.

Yaşar, dünyanın hiçbir yerinde baskı, şiddet ve savaş politikalarıyla hiçbir devlet ya da egemen gücün başarıya ulaşmadığını söylerken, ülke ekonomilerinin savaş bütçesine aktarılmasını eleştirdi. Yaşar, "Eğer dünyadaki bu kadar barışsever, bir avuç savaş rantçısıyla baş edemiyorsa insanlık alemini daha çok Hiroşimaların ve Halepçelerin beklediği açıktır" dedi.

Savaşların olmadığı, Halepçe'den derslerin çıkarıldığı, insanların barış ikliminde, bütün etnik kimlik ve inançların isteği gibi eşit ve özgürce birlikte yaşadığı bir dünya istediklerini söyleyen Yaşar, "Her dilin ve kültürün yasaksız engelsiz kendini ifade ettiği bir dünya haliyle yeni Halepçeler olmasın istiyoruz" dedi.

DEMİRTAŞ: KÜRDİSTAN'A KÜRDİSTAN DENİR

Açıklamaların ardından BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş bir konuşma yaptı. Demirtaş, 23 yıl önce yaşanan Halepçe katliamını kınayarak yaşamını yitirenleri andı. Demirtaş, "Katliamın gerçekleşmesi için Saddam Hüseyin'e yardım edenler halen sessizliklerini koruyorlar. Aslında katliamın tek sorumlusu Saddam Hüseyin değildir. Ona yardım eden ülkeler de buna ortaktır. Kürtlere yapılan diğer katliamlara sessiz kalan ülkeler Halepçe katliamına da sessiz kalmışlardır. Ve sessiz kalan ülkelerin kendi çıkarları için susup tepki göstermedikleri de bilinmektedir" dedi.

Kürtçe üzerinde süren baskılara dikkat çeken Demirtaş, mahkemelerin bu konuda takındığı tutumu eleştirdi. Sosyolog İsmail Beşikçi'ye bir yazısında "Kürdistan" dediği için verilen hapis cezasını hatırlatan Demirtaş, şöyle devam etti: "Kürdistan'a Kürdistan denir. Kürtler de Kürtçe konuşur, bunu herkes böylece bilsin ve kafalarına yazsınlar. İnkar ediyorsunuz diye saygı göstermeyecek misiniz? Saygı göstereceksiniz. Newroz dolayısıyla astığımız pankartlarımız Kürtçe yazıldığı için yasaklanarak billboardlardan indirildi. Pankartlarımız Diyarbakır'da Kürtçe asılmayacak da nerede asılacak? Bütün dünya Kürtler ne istiyor diyor? Ben buradan sesleniyorum siz Kürtlerden ne istiyorsunuz? Kürtlerin istedikleri ortadadır. Kürtlere 2. sınıf muamelesi yapamayacaksınız. Asıl başımıza musallat olanlar sizler ne istiyorsunuz."

Demirtaş, Başbakan Erdoğan ve AKP Hükümeti'ni dürüst olmaya davet etti, dürüstlükten barışın doğacağını belirtti. Demirtaş, "Buradan AKP yöneticilerine sesleniyorum. Değerlerimize saygı duysunlar. Saygı duydukları kadar saygı alacaklar. Pankart ve afişlerimiz yasaklanıyor. Hükümetin buna açıklama yapmasını istiyoruz. Eğer açıklama yapmayacaklarsa Meclis hala yürürlükte buyurup gelsinler ve gereken yasaları yapsınlar" dedi.

ÇÖZÜM PROJELERİ VARSA AÇIKLASINLAR

Barış Anneleri İnisiyatifi tarafından dün kurulan "Demokratik Çözüm Çadırı"na dikkat çeken Demirtaş, "Barış anaları tarafından kurulan çadır bizim için önem taşımaktadır. Biz bu çadırda taleplerimizi dile getiriyoruz. Sorununun çözümü için projelerimiz ortadadır. Eğer onların da varsa çözümü buyursunlar gelsinler açıklasınlar" dedi.

ETHA