Danıştay 14. Dairesi, Şırnak’ın Silopi ilçesinde 7 bin 618 yapının yıkılmasına dair kararın yürütmesinin durdurulmasına ilişkin başvuruyu reddetti.

Bakanlar Kurulu tarafından Şırnak’ın Silopi ilçesine ilişkin olarak sokağa çıkma yasakları sırasında hasar gören binaların yıkımına ilişkin alınan karara yapılan itiraz Danıştay 14’üncü Dairesi tarafından reddedildi.

Silopi’nin Barbaros, Başak, Cudi, Karşıyaka, Şehit Harun Boy, Nuh, Yenişehir ve Yeşiltepe mahallerinin “riskli alan” ilan edilerek, 6306 Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunu gereğince yıkılmasına ilişkin Bakan Kurulu kararına itiraz eden Ahmet Ediz, Yusuf Deniz ve Musa Çetin’in itirazlarını inceleyen Danıştay 14’üncü Dairesi, Tetkik Hakim Demet Gül’ün istemi doğrultusunda “talebin reddedilmesine” karar verdi.

Danıştay 14’üncü Dairesi tarafından açıklanan kararda ulusal ve uluslararası hukuktaki mülkiyet hakkına yer verilirken, bu hakkın yalnızca ‘kamu yararı’ için sınırlandırılabileceği belirtilerek yürütmenin durdurulması talebi reddedildi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise mahkemeye gönderdiği raporlarında teknik ayrıntılara yer vermezken, ‘alanda yapılan gözlemlere’ göre, yaşanan çatışmalardan dolayı alandaki 27 binanın tamamen yıkıldığını, 342 binada ise ağır nitelendirilebilecek hasar meydana geldiğini, bu yüzden toplam yapı stokunun yüzde 90 oranında can ve mal güvenliği açısından risk teşkil ettiğini savundu.

Bakanlar Kurulu’nun aldığı ve kentin büyük bir bölümünü kapsayan yıkım kararına yapılan itirazı reddeden Danıştay 14’üncü Dairesi, yargılama giderlerinin de davacı taraflarca ödenmesine karar verdi.

KARARDA BÖLGESEL AYRIM VAR

Kararı dihaber’e değerlendiren Avukat Nuray Özdoğan, kararın kendileri açısından sürpriz olmadığını belirtirken, Danıştay’ın kararlarında bölgesel ayrım yaptığına dikkat çekti.

Kararın davanın açılması ardından çıkarılan  6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’a dayandırıldığını belirten Özdoğan, bu kanunun deprem bölgeleri için çıkarılan bir yasa olduğunu ve ‘yıkım ve yenileme’ çalışmaları için kullanılamayacağını, hukukun geriye yürüyemeyeceğini hatırlattı.

Özdoğan karar vahim sonuçlar doğuracağını belirterek, "Bu hali ile Türkiye’nin yüzde 90’ında hukuksuz riskli alan kararları ile yıkım mümkün hale getirildi" dedi.

Özdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Danıştay kararının bir yerinde daha önce dava konusu işlemle aynı konuda bakılan davalarda alınan uzman bilirkişi raporlarına dayandığını belirtmiş. Silopi için açılmış başka dava yok. Silopi’ye hiçbir zaman keşfe gidilmedi. Hukuk adına utanç verici. Danıştay kamu düzeninin bozulduğu alanda koşulların da değiştiğini keşfe ihtiyaç kalmadığını belirtmiştir. Koşullar değişti ise alınan kararda şüpheli hale gelir. Alanda inceleme yapmak zorunla hale gelir. Değişen koşullar aslında siyasi koşullardır. Yargı korku çemberini kıramamaktadır. 6306 sayılı yasanın uygulama yönetmeliğine tamamen aykırı düzenlenmiş bir rapor varken, yer bilimsel etüt raporu yokken, jeolojik bir inceleme yapılmamışken, Danıştay kararında bunların varlığını iddia etmektedir.1