Cumartesi Anneleri'nin bu haftaki eyleminde 2 Temmuz'da katledilen 33 aydın ve yine aynı gün hayatını kaybeden Hasan Ocak'ın babası Baba Ocak anıldı. Kayıp yakınları bir kez daha insanlığa karşı işlenen suçlardan hesap soruluncaya kadar bu meydanda olacaklarını haykırdılar.

İSTANBUL- "Yedi yıl geçtikten sonra, Plaza de Mayo/ yürüyorlar alana doğru binlerce beyaz başörtülü kadın /ve binlerce yitik fotoğrafı /genç yaşlı kız erkek /binlerce desparecidos./ analar ve anılar /eşler kardeşler çocuklar/ geri istiyoruz onları/ geri istiyoruz onları..."

Cumartesi Meydanı'ndaki 327. oturma eylemi, 2 Temmuz günü yitip giden Behçet Aysan'ın bu dizeleriyle başladı. Aysan'ın Plaza de mayo anneleri için yazdığı şiiri, Metin Altıok'un kızı Zeynep Altıok okudu.

Altıok, şunları söyledi: "Ben bu şiiri Eren Aysan'ın yerine okudum. Behçet Aysan yaşıyor olsaydı eminim Cumartesi Anneleri için de şiirler yazacaktı. Cumartesi Annelerinin mücadelesini hep sahiplendik. Ama bugünün başka bir önemi var. Bugün 2 Temmuz'da yaşamını yitirenlerin aileleri olarak da buradayız. Yine Toplumsal Bellek Platformu da burada. Mücadelenize destek olmaya devam edeceğiz."

2 Temmuz Madımak Katliamı'nda yaşamını yitiren 33 aydının da anıldığı Cumartesi eylemine, kayıp yakınları ve İHD üyelerinin yanı sıra Toplumsal Bellek Platformu'ndan Arat Dink, Özge Mumcu, Cüneyt Cebenoyan ile gazeteci Oral Çalışlar ve oyuncu Nur Sürer de katıldı.

Bugün ayrıca Türkiye'deki kayıplar mücadelesini başlatan isimlerden olan Baba Ocak, ölüm yıl dönümü dolayısıyla anıldı. Baba Ocak, oğlu Hasan'ın cenazesini bulduktan sonra Galatasaray Meydanı'nda oturmaya devam etmiş ve "başka kayıplar olmasın, faillerden hesap sorulsun" demişti.

MÜRSEL ZEYREK'İ KAYBEDENLER BELLİ

Kayıplar eyleminin bu haftaki hikayesi ise 1994 yılında kaybedilen Mürsel Zeyrek'e ait. Eylemde Zeyrek'in ağabeyi İslam Zeyrek'in mektubu okunurken, İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Yıldız Uygun bir açıklama yaptı.

Uygun, seçimlerin geride kaldığını, geçtiğimiz 8 yıl hükümeti elinde tutan AKP'nin yeniden hükümet olacağını söyledi.

Geçmişin bütün hukuksuzluğunu bir kez daha toplumsal belleğin unutkanlığına havale ederek, gerçeklerle yüzleşmekten kaçınılacağını belirten Uygun, Ergenekon yargılamalarının insanlığa karşı işlenen suçlar görmezden gelinerek yapıldığını belirtti. Ergenekon davası tutuklusu Emekli üsteğmen Av. Serdar Öztürk'ün 1993 yılında Şırnak Slopi'in Çalışkan Köyü'nde bölük komutanlığı yaptığını ifade eden Uygun, "Görev yaptığı sırada birçok suça karıştı. Bu suçlardan birinin kurbanı da 26 Haziran 1994 yılında çağrıldığı askeri birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan 20 yaşındaki Mürsel Zeyrek" dedi.

Zeyrek'in kaybedilmeden önce Öztürk tarafından iki kez gözaltına alındığını belirten Uygun, şöyle devam etti: "28 Haziran'da askere gidecek olan Zeyrek 26 Haziran 1994'te ağabeyi İslam ile birlikte koyunları otlatırken yanlarına gelen askerler iki kardeşin bölük komutanı Kenan Topçu'yu görmelerini ister. Ertesi günü İslam, kardeşi Mürsel Zeyrek ile birlikte Habur Sınır Jandarma Bölük Komutanlığı'na gitti. Komutan Topçu, kardeşleri ayrı odalara aldı. İslam, kardeşi Mürsel'i bir daha görmedi. 14 gün boyunca her gün bölüğe giderek kardeşini sordu. 15. gün komutan Kenan Topçu tarafından 'Kardeşin elimizden çıktı, artık buraya uğrayıp gelme, bir daha gelirsen farklı olur' sözleriyle tehdit etti. Mürsel'den bir daha haber alınamadı."

Mürsel Zeyrek'in kaybedilmesinden Serdar Öztürk'ü sorumlu tutan Uygun, Öztürk'ün sadece darbe teşebbüsünden değil insanlığa karşı suçlardan da yargılanmasını istedi. Yıldız Uygun, Zeyrek ailesinin Ergenekon davasına müdahillik taleplerinin kabul edilmesi talebini de yineledi.

Uygun, "Bütün derin yapılanmalar dağılmadan, insanlığa karşı işlenen suçlar soruşturulmadan, suçlular yargılanmadan adalet işlevini yerine getirmiş olmayacak ve biz vazgeçmeyeceğiz" dedi.

ETHA