27 Mayıs 1995′ten bu yana her cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemleri düzenleyerek, gözaltında kaybolan yakınlarını ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban giden yakınlarının faillerini arayanlardan oluşan Cumartesi Anneleri, “Cezasızlığa Son, Adalet İstiyoruz” adıyla bir kampanya başlattı.

Dicle Haber Ajansı'nda (DİHA) yer alan habere göre, yıllardır kaybedilen yakınlarının faillerini bulmak için Galatasaray Meydanı'nda mücadele veren Cumartesi Anneleri, devletin zamanaşımını gerekçe göstererek kayıpların dosyalarını kapatmaya çalışmasını protesto etmek amacıyla "Cezasızlığa son, adalet istiyoruz" adıyla kampanya başlattı. Kampanyaya dair Cezayir Toplantı Salonu'nda yapılan açıklamada, "Cezasızlığa adalet son verir" , " Katile zaman aşımı affı!" , " Zaman aşımı katile çalışıyor", " Kullanılmayan adalet zamanla aşınır" dövizleri dikkat çekti. Kayıp yakınlarının, kaybettiklerinin fotoğraflarının bulunduğu rozetler ile kırmızı karanfillerin taşındığı toplantıya Cumartesi Anneleri ve İnsanlarının yanı sıra yazar Eşber Yağmurdereli, gazeteci-yazar Nuray Mert, gazeteciler Can Dündar ve Murat Çelikkan, sanatçı Pınar Aydınlar, dansçı Zeynep Tanbay, YAKAY-DER ve HDP yöneticileri, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ile İHD İstanbul Şube Başkanı Abdulbaki Boğa katıldı.

'FAİLLERE KARŞI KORUMA SAĞLAYAN TÜM DÜZENLEMELER YASAKLANMALI'

Toplantıda ortak açıklamayı, Cumartesi İnsanları'ndan Sebla Arcan yaptı. Uluslar arası hukuka göre devletlerin, uluslararası hukuka aykırı suçları soruşturmak, failleri yargılamak ve suçlu bulundukları takdirde usulüne uygun bir biçimde cezalandırmanın mümkün olduğunu söyledi. Cezasızlığın en önemli araçlarından biri olan zaman aşımı uygulaması nedeniyle insanlık suçlarında evrensel hukuka aykırı bir biçimde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini dile getiren Arcan, kayıp yakınları olarak bugün başlattıkları ve 31 Mayıs'a kadar devam edecek "Cezasızlığa Son, adalet istiyoruz" kampanyası ile cezasızlık geleneğini görünür kılmaya çalışacaklarını dile getirdi. Toplumun tüm kesimlerine ve ülkeyi yönetenlere seslenen Arcan, cezasızlığı önlemek için "güvenlik güçlerinin" işlediği suçlarda, faillere karşı koruma sağlayan tüm düzenlemelerin yasaklanmasını ve zaman aşımı kuralları ile af yasalarının insanlık suçlarında uygulanmaması evrensel kuralının yasalaşmasını istedi. Türkiye'nin insanlık suçluları için bir cennet, bu suçun mağdurları için cehenneme dönüşmesine izin verilmemesi gerektiğinin altını çizen Arcan, " Cezasızlığa son, adalet istiyoruz" dedi.

'ISRARLA VE İNATLA MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ'

Arcan'ın ardından söz alan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise yıllardır annelere ve kayıp yakınlarına çektirilen bir işkenceyle dikkat çekerek, söz konusu durumun kabul edilir yanının olmadığına işaret etti. Türkdoğan, "Kürdistan'da işlenen ağır suçlar nedeniyle çok sayıda kişinin akıbeti belli değil. Geldiğimiz noktada siyasal iktidar atılması gereken adımların hiçbirini atmadı. Hala BM Savaş Suçları ve İnsanlığa Karşı Suçlar Bakımından Kanuni Sınırlamaların Uygulanmayacağına Dair Sözleşme'ye taraf olmayı bekliyoruz. Bu sözleşmeye neden taraf olmuyorsunuz?" diye konuştu. Bazı savcıların gayretleriyle kaybedilmelerle ilgili açılmış kimi davaların olduğunu belirten Türkdoğan, şöyle konuştu: " Bu davaların sayısı 17-18 civarında. Biz davaları takip ediyoruz ancak olayın olduğu yerde bu davalar görülmüyor. Yani etkili soruşturma ve kovuşturma yöntemleri kullanılmıyor ve sanıklar tutuklu yargılanmıyor. Bunlar, gelip davalarını bile izlemiyor. Açılan davalar genellikle beraatla sonuçlanıyor. O zaman biz adaleti nasıl arayacağız. Bu bizi yaralıyor, mahvediyor. Dolayısıyla bu gerçeği görmemiz gerekiyor. Failler aramızda ama gözaltında kayıplarımız yok. Onları bize unutmaya çalışıyorlar ama unutmayacağız. Israrla ve inatla mücadelemiz devam edeceğiz. Asla yılmayacağız."

Toplantıda, yazar Vedat Türkali'nin annelerin yanında olduğuna dair yazdığı mektubu da okundu.

'ADALET VE VİCDAN İSTİYORUM'

Mektubun okunmasının ardından, dosyaları zaman aşımına uğrayan ya da zaman aşımı riski taşıyan kayıp yakını aileler söz alarak kısa birer konuşma yaptı. Dosyası 21 Mart'ta zaman aşımına uğrayacak olan Hasan Ocak'ın annesi Emine Ocak, "Onları vicdanıyla baş başa bırakıyorum. Adalet ve vicdan istiyorum" derken, Özgür Gündem gazetesi Bitlis muhabiriyken kaybettirilen Ferhat Tepe'nin annesi Zübeyde Tepe ise, " Şu ana kadar hiçbir adalet ve hukuk işlemedi. Şimdi de zaman aşımı diyorlar. Biz bunu kabul etmiyoruz. Katillere adalet geldi, ama bize adalet gelmedi. Biz Cumartesi Anneleri olarak katillerin peşini bırakmayacağız" diye konuştu.

'BUNLARIN ADALETİ VARSA BİZİM SESİMİZİ DUYSUNLAR'

Yine 23 Şubat'ta dosyası zaman aşımı tehlikesiyle karşı karşıya kalacak olan kayıp Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız, adalet arayışının sürdüreceğini ifade ederek, "Ben çocuğumu karakola götürdüğüm zaman bu adalete güvenerek götürdüm ancak, onlar o güvenimi sarstılar. Ben zaman aşımını tanımıyorum. Ben aşındım, bedenim aşındı ve 20 yıl olacak yollarda kalan iki gözüm aşındı. Bunların adaleti varsa bizim sesimizi duysunlar. Biz hep onların kabusu olacağız" ifadesinde bulundu.

'HER GÜN AĞLAMAKTAN GÖZÜMÜZÜN PINARI BİTTİ'

"Gündüz saat 13.00'da asker, polis ve Sedat Bucak'ın korucuları gözümüzün önünde eşimi alıp götürdüler" diyen kayıp Hüseyin Taşkaya'nın eşi Sultan Taşkaya, "Hani adalet nerede?" diye sorarak, "Mezarımız yok. Biz tesellimizi Galatasaray'da buluyoruz" dedi. Geçtiğimiz hafta, dosyası hakkında zamanaşımı kararı çıkan kayıp Hayrettin Eren'in annesi Elmas Eren, " 35 senedir yanıp kavruluyoruz. Bu çocukların hali nedir? Biz her gün ağlamaktan gözümüzün pınarı bitti. Şimdi de zaman aşımı geldi. Zamanaşımını tanımıyoruz. Ben evladımın kemiğini istiyorum, mezarını istiyorum" sözleriyle oğlunun akıbetini sordu.

'BU ÜLKEDE ADALET GÖRMEDİK VE GÖRMÜYORUZ'

Ekim ayında dosyası zaman aşımına uğrayacak olan kayıp Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun, yüreklerindeki yararın hiçbir zaman kapanmayacağını söyleyerek, "Ama bu zaman aşımı bizi daha da acı veriyor. Bir an önce siz de yetkililere seslenin. Biz bu ülkede adalet görmedik ve görmüyoruz ama gerçekten adaletten anlayan insanlar varsa bir an önce bu katilleri ortaya çıkarsınlar. Kendisi cumhurbaşkanı değil, çünkü her şeyi kendisi yapıyor. Eğer isterse o arşivleri açar ve dosyalara bakar" diye konuştu.

'BİZİ SAYFALARINA TAŞIMAYAN SAYFA YAZARLARINDAN DA DAVACIYIZ'

Son olarak söz alan Rıdvan Karakoç'un ağabeyi Hasan Karakoç da 20 yıldır hep ağladıklarını, öfkelendiklerini ve şimdi söyleyecek sözlerinin kalmadığını dile getirdi. Karakoç, sözlerini şöyle tamamladı: " Biz de bu ülkenin insanlarıyız. Bu ülkeye biz de vergi verdik. Ama bizim verdiğimiz vergilerle üniformalılar bizim canlarımızı aldılar. Biz mezarımızı bulduk ama çok çetin mücadelelerden sonra bulduk. Bu şansa sahip olmayan binlerce insan var. Titrek nasırlı annelerin elleri hepinizin yakasında olacak. Devletten davacıyız, ama bunu gündemine koymayan insanlardan, sayfalarına taşımayan sayfa yazarlarından da davacıyız."