Ayça SÖYLEMEZ / Bianet

 

Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın Galatasaray meydanındaki 366. buluşmasında, kayıp yakınlarının Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e yazdığı mektuplar okundu.

 

Kayıp yakınları, 19 Mart'ta taleplerini aktarmak üzere İnsan Hakları Derneği (İHD) aracılığıyla Bakan Ergin'den bir görüşme talep etti.

 

Ancak Ergin, talebi "işlerinin yoğunluğu" nedeniyle reddetti. İHD, Ergin'in "kayıp yakınlarının niyetini de sorguladığını" ifade etti.

 

Bakan ile görüşmek isteyen kayıp yakınları arasında, 32 yıldır oğlunu arayan 104 yaşındaki Berfo Kırbayır, 32 yıldır oğlunu arayan 81 yaşındaki Elmas Eren, 31 yıldır oğlunu arayan 80 yaşındaki Zeycan Yedigöl, 19 yıldır oğlunun arayan 85 yaşındaki Fadime Taşkaya da vardı.

 

"BU SEFER UMUTLANMIŞTIM"

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Kayıplar Komisyonu üyeleri, görüşme talebinde bulunan annelerin mektuplarını okudu. Berfo Kırbayır, mektubunda Bakan Ergin'e şöyle sesleniyordu:

 

"32 yıldır devletin gözaltına alarak kaybettiği üniversite öğrencisi oğlum Cemil Kırbayır'ı arıyorum. Başvurmadığımız makam kalmadı, devletin bize cevabı her seferinde baskı ve tehdit oldu. 5 Şubat 2011'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüm, umutlandım...

 

Ardından komisyon kuruldu, komisyonun raporuna göre, Cemil gözaltında öldürülmüş, bedeni kaybedilmişti. Raporda oğluma işkence yapanların ismi de yer aldı. Ama aradan neredeyse bir yıl geçti, ne oğlumun kemikleri bulundu ne onu öldürenler yargı önüne çıkarıldı. 32 yıllık hukuksuzluk devam etti.

 

Adaletten sorumlu bakan ile görüşüp 'Bu ne biçim adalet' demek istedim, 'Mühim işlerim var, ona ayıracak zamanım yok' demiş. Sizin, bizim sorunlarımızı çözmekten daha mühim ne işiniz var?

 

"GÖREVİNİZİ YAPSAYDINIZ BİR MEZARIM OLURDU"

17 yıl önce lise öğrencisi oğlu Abdurrahman Coşkun gözaltında kaybedilen 75 yaşındaki Hediye Coşkun da Ergin'e şunları yazdı:

 

"2009'da Dargeçit Savcılığı, oğlumun kaybedilmesiyle ilgili soruşturmayı tekrar başlattı. 17 yıldır haykırdığımız gerçekler fezlekede yer aldı:

 

Çocuklarımız, Dargeçit Tabur Komutanlığından öldürülüp kuyulara gömülmüştü...

 

17-25 Şubat'ta yapılan kazılarda çok sayıda insan kemiği ve giysisine ulaşıldı. Oğlum Ömer kuyudan kendi elleriyle kemikler çıkardı. Şimdi kemiklerin kimliklendirilmesi için Adli Tıp Kurumu'ndan çıkacak sonucu bekliyoruz.

 

DNA testinin sonucunun açıklanması yıllar sürebiliyor. Bakana gidip DNA sonuçları çabuk çıksın demek istedim ama 'Ona ayıracak zamanım yok' demiş. Sizler görevinizi layıkıyla yapmış olsaydınız benim oğlumun bir mezarı olurdu."

 

21 Mart 1995'te gözaltına alınarak kaybedilen Hasan Ocak'ın annesi Emine Ocak da Bakan Ergin'e şöyle seslendi:

 

"17 yıldır etkin soruşturma yapılması için, gerçeğin açığa çıkması için, oğlumu kaybedenlerin yargılanması için mücadele ediyorum. Bakanla görüştüğümüzde, 'Neden kayıp vakaları soruşturulmuyor?' diye soracaktım, kabul etmedi.

 

Bakan Ergin, sizin göreviniz adalet talep eden yurttaşa hizmet etmek değil mi? Biizm de bu ülkenin yurttaşı olduğumuz gerçeğini ne zaman göreceksiniz?"

 

Son olarak, oğlu Nurettin Yedigöl 31 yıl önce gözaltında kaybedilen 82 yaşındaki Zeycan Yedigöl'ün mektubu okundu:

 

"31 yıldır evlat yolu gözlemek nasıl bir duygudur biliyor musunuz? Bizim tek niyetimiz çocuklarımızın kemiklerine kavuşmak, onları kaybedenlerden, gerçeği gizleyenlerden hesap sormak. Bu hakkımız değil mi?"