Galatasaray Meydanı'nda 589'uncu defa bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, 44 gündür kendisinden haber alınamayan Hurşit Külter ile 24 yıl önce Dersim'de gözaltına alındıktan sonra işkence edilerek, katledilen Ayten Öztürk'ün akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için sürdürdükleri adalet arayışlarının 589'uncu haftasında bir kez daha Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi.

"Failler belli, kayıplar nerede" pankartını açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları ve 44 gündür kendisinden haber alınamayan Demokratik Bölgeler Partisi DBP Şırnak İl Yöneticisi Hurşit Külter'in fotoğrafları taşındı.

"Hurşit Külter nerede?" sorusu ile başlayan eylemde, 24 yıl önce Dersim'de gözaltına alındıktan sonra işkence edilerek katledilen Ayten Öztürk'ün akıbeti soruldu.

Öztürk'ün avukatı Cihan Söylemez tarafından gönderilen ses kaydı eylemde dinletildi.

Cumartesi eylemcilerinden Evrim Baykand'ın okuduğu basın açıklamasında, Dersim'de yaşayan Öztürk ailesinin üzerindeki baskılara değinerek, hikayeyi hatırlattı:

 "1992 yılının Mayıs ayında Tunceli İl Jandarma Alay Komutanı Mustafa Sabri Yazgankıran tarafından üç kızı ile birlikte alay komutanlığına çağrıldı. Albay'ın 'aklınızı başınıza alın' şeklindeki tehditlerinden sonra ise onları 'Polis Ahmet' diye bir kişi ile tanıştırdı. Albayın tanıştırdığı kişi MİT ve JİTEM adına çalışan Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'dı. Yıldırım kardeşleri sorgulayıp, telefon ve adres bilgilerini aldı. Bu olaydan kısa bir süre sonra ise hemşire ve mühendis olan kız kardeşler Dersim'den sürdürüldü."

'AYTEN’İN TEŞHİSİ GİYSİLERİNDEN YAPILDI'

Mazgirt ilçesine bağlı Akpınar'daki Tunceli İl Özel İdaresi'ne ait bir fabrikada çalışan Ayten Öztürk'ün, 27 Temmuz 1992 akşamı mesai çıkışında içinde 4 kişi bulunan beyaz bir arabayla kaçırıldığını ve 8 Ağustos 1992 tarihinde Elazığ Karşıyaka Kartaltepe mevkiinde, bir eli dışarıda kalmış şekilde gömülü olarak bulunduğunu belirten Baykand, "İşkenceden tanınamayacak hale gelmiş Ayten'in kimlik teşhisi giysilerinden yapılabildi.

“Ama işkence bulguları otopsi raporunda yer almadı, doktorlar detaylı otopsi yapmadı. Açılan soruşturma hızla kapatıldı. Bizzat JİTEM komutanları, JİTEM elemanları Ayten Öztürk'ü Yeşil ve ekibi tarafından OHAL Valiliği'nce Yeşil'e tahsis edilen beyaz Land-Rover araç ile kaçırdığını, daha sonra Diyarbakır JİTEM'e götürdüğünü ve burada üç gün boyunca işkence gördükten sonra infaz edildiğini açıkladı.

Bu açıklamalar basında da yer aldı" diye konuştu. 13 Aralık 2011'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nun baba Hıdır Öztürk'ü dinlediği ve Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Elazığ ve Tunceli Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunduğu bilgisini hatırlatan Baykand, suç duyurusu üzerine Elazığ Cumhuriyet Savcılığı'nın dosyayı yeniden açtığını söyledi.

'FAİLLERİN HESAP VERMESİ ENGELLENDİ'

Tüm yasal yolları tüketen ama sonuç alamayan Öztürk ailesinin 2013 yılında Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğunu ve mahkemenin de etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğine dair karar verdiğini kaydeden Baykand, "Ayten Öztürk'ü hedef gösterenler, kaybedenler, işkence ile katledenler, bu insanlığa karşı suçu örtbas edenler biliniyor olmasına rağmen, sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkan verecek şekilde etkili bir soruşturma yürütülmedi. Gerek adli, gerek siyasi irade faillerin hesap vermesini engelledi" diyerek suçluların bir an önce yargılanmasını istedi.

Eylem konuşmalarla son buldu.

(Kaynak: DİHA)