Cumartesi Anneleri/İnsanları, adalet arayışlarının 650’ıncı haftasında bir kez daha Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi.

Kayıp yakınları 1 Ağustos günü, Arjantin’in Patagonia bölgesinde polisin Mapuçe yerlilerine müdahalesi sırasında ortadan kaybolan insan hakları savunucusu Santiago Maldonado’yu anarak başladı.

“Failler belli kayıplar nerede?” pankartının açıldığı eylemde, Cumartesi Anneleri gözaltında kaybettiklerinin fotoğraflarını ve karanfiller taşıdı.

İstanbul’un Avcılar ilçesinde 21 Aralık 1995 tarihinde kardeşi Hasan Ocak’ı kaybeden Ali Ocak, “Yıllarca Fatma Ana ile mücadele ettik. Fatma Ana kayıp oğlunu bulamadan vefat etti. Bu mücadele ne olursa olsun devam edecek.” dedi.

Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları bu hafta gerçekleşen oturma eylemini Hüseyin Morsümbül’e adadı.

Oturma eylemine HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya’da katıldı.

Annesinin yıllarca Hüseyin Morsümbül için verdiği mücadeleyi anlatan kayıp yakını Şahin Morsümbül, “Annem ve nice cumartesi anneleri rahat uyusun, biz varız gözaltında kaybedilenlerin bulunması için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

Bu haftanın açıklamasını İnsan Hakları Derneği adına Mine Nazari gerçekleştirdi. Nazari konuşmasında, “Hüseyin’in kaybedilmesinde başta dönemin Bingöl İl Alay Komutanı Beşir Akın sorumludur. Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden 12 Eylül cuntasının tüm aktörleri sorumludur” diyerek “Fatma Morsümbül’ün Hüseyin’e ulaşma düşünün takipçisi olacağız” dedi.

HÜSEYİN MORSÜMBÜL NASIL KAYBEDİLDİ?

12 Eylül darbesi ardından 18 Eylül 1980 akşamı Morsümbül ailesinin Bingöl’deki evi asker ve polisler tarafından basıldı. Bingöl Lisesi’nde öğrenci olan çocukları Hüseyin gözaltına alınarak Bingöl Askeri Tugay Komutanlığı’na götürüldü.

Onu soran ailesine Hüseyin’in yüksek güvenlik önlemleri ile korunan taburdan kaçtığı söylendi. Oğullarını arayan anne ve baba gözaltına alındı. Baba Hanefi Morsümbül ağır işkence gördü.

Anne Fatma ve baba Hanefi Morsümbül askeri savcılığa giderek ifade verdi. Olup bitenleri savcıya anlattı. Sorumlular hakkında şikayetçi oldu. Ama Hüseyin’in kaybedilmesi ile ilgili hiçbir işlem yapılmadı.

Olaydan 4 yıl kadar sonra o dönem Bingöl Askeri Tugayı’nda asker olduğunu, vicdan azabı çektiğini söyleyen bir kişi Morsümbül ailesine telefonla ulaştı.  Hüseyin’in işkencede öldürüldüğünü ve battaniyeye sarılarak taburdan götürüldüğünü söyledi.

İHD Avukatlarının 2011 yılında yaptığı suç duyurusu ile Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma başlattı. Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında kaybedildiği dönemde görevli 9 personelin listesi adresleri ve irtibat bilgileri savcılığa ulaştı.

Soruşturmada savcıya ifade veren dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Kıvrak, “18-23 Eylül tarihlerinde mazeret izni kullandığını, izin dönüşü masasında isimsiz bir ihbar mektubu bulduğunu, mektupta Hüseyin Morsümbül isimli şahsın gözaltına alındığı, gözaltında astsubaylar tarafından dövülerek öldürüldüğü, alay Komutanı ve astsubaylar tarafından arabaya konularak götürüldüğü yazılıydı” dedi.

‘KOVUŞTURMAYA YER YOK’

Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirmek yerine yaşam hakkına yönelik olan suçun zaman aşımına tabii olmadığını ama olayın üzerinden 35 yıl geçmesi sebebiyle delil toplanmasının hukuken ve fiilen çok güç olduğu ve dava açmayı gerektirecek yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle 20 Ekim 2015 tarihinde “ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” verdi. Bu karar için Bingöl Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edildi. Yapılan itiraz henüz sonuçlanmadı.

(Kaynak: Sendika.Org)