Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 653’ncü kez Galatasaray Meydan’ında bir araya geldi.

Bu hafta 1993 yılında Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki evinden çıktıktan sonra gözaltına alınan ve 1994 yılında cenazesi bulunan Mahmut Doğan’ın failleri sorularak faillerin yargılanması istendi.

Eylemde açılan “Failler belli kayıplar nerede” pankartının üzerine kırmızı karanfiller ve barışı simgeleyen beyaz tülbent bırakılarak, kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşındı.

‘ADALET İSTEMEYE DEVAM EDECEĞİZ’

Eylemde ilk olarak konuşan 1993 yılında gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın oğlu Şerif Taşkaya, kayıplarının akıbetini sormak amacıyla yıllardır Cumartesi Meydanı’nda mücadele verdiklerini hatırlattı.

Taşkaya, “Kayıplarımızın faillerinin yargılanması için taleplerimiz oldu ama herhangi bir yol almadık. Bu devlet kanlı geçmişi olan bin yıllık bir devlet. İnsanları öldürerek, kaybederek kurulan bir düzen ve bu düzen böyle gitmez, değişmesi lazım. Bu meydanda tek bir insan kalana kadar burada olmaya ve adalet istemeye devam edeceğiz” dedi.

DOĞAN’IN KIZI: KİMSE BİZİM GİBİ YAŞAMASIN

Taşkaya’nın ardından annesinin rahatsızlığından dolayı bu haftaki eyleme katılamayan Mahmut Doğan’ın kızı Melek Doğan’ın yazdığı mektup okundu.

“Biz 4 kardeşiz. Bir Pazar günü taksici olan babam her zamanki gibi çalışmak için evden çıktı ve bir daha geri dönmedi” diye başlayan mektupta şu ifadelere yer verildi:

“Annemiz Zümrüte Doğan’ın gitmediği köy, çalmadığı kapı kalmadı ama babamızdan haber yoktu. Her kapı çalışında babamızın geldiğini düşünerek kapıya koşardık. Bir gün telefon çaldı ve annemiz ile birlikte hastaneye gittik. Gözlerimiz dolu birbirimize bakıyor ve susuyorduk. Her şey bana bir oyun gibi geliyordu. Sokakta, okulda biri baba dediğinde hep bir yanım eksik kalıyor. Şuan 4 çocuk annesiyim ama halen de aynı duygu içerisindeyim. Babamın Kürt olmaktan başka bir suçu yoktu. Tek isteğimiz bize bu acıyı yaşatanların yargı önünde cezalandırılmaları. Kimse bizim gibi baba acısı yaşamasın, ölümler yalnızca ecelden olsun”

‘BURADA O İSİMDE BİRİ YOK DENİLDİ’

Okunan mektubun ardından bu haftaki basın açıklamasını Cumartesi İnsanlarından Yeter İşler yaptı. 27 Kasım 1993 tarihinde öğlen yemeği için evine gelen ve yemekten sonra aracıyla durağa gitmek üzere evden ayrılan Mahmut Doğan’ın akşam eve dönmeyince ailesinin telaşlandığını söyleyen İşler,  “Önce Bağlar Karakolu’na başvuran aile ardından Emniyet Müdürlüğü’ne gitti. Emniyetteki görevliler Mahmut Doğan’ın arabasında silah yakalandığı için gözaltında olduğunu, isterlerse kendisine yemek getirebileceklerini söyledi. Kısa bir süre sonra yemekle gelen aileye bu sefer ‘Burada o isimde biri yok’ denildi. ‘Yarım saat önce eşimin burada olduğunu söylediniz’ diye itiraz eden Zümrete Doğan hakaret ve küfürlere maruz kaldı. Aile tekrar Bağlar Karakoluna geldi. Dönemin karakol amiri Baş Komiseri Coşar Coşkun, Emniyeti arayıp bilgi istedi. Emniyettekiler isim benzerliği olduğunu söylediler. Üç gün sonra Karakola çağrılan aileye aracın bulunduğu ve Çınar Ovabağ Karakolu’nda olduğu söylendi. Araba bulunsa da tüm resmi kurumlara başvuran aile Mahmut Doğan’ın akıbeti ile ilgili bir sonuç alamadı. Zümrete  Doğan kendi imkânlarıyla eşini aramayı sürdürdü” dedi.

DOĞAN, HİZBULLAH’IN ‘KARACADAĞ GRUBU’ OLMAKLA SUÇLANDI

28 Ocak 1994 tarihinde Mahmut Doğan’ın ile uzun zamandır kayıp olan Abdülselam Kızmaz’ın cansız bedenlerinin Karacadağ, Çınar Bellitaş Köyündeki Reçellik mağaralarında bulunduğunu belirten İşler, Çınar’a getirilen cenazelere otopsi yapıldıktan sonra ailenin suç duyurusunda bulunduğunu fakat  hukuki bir süreç işletilmediğini ifade etti.

İşler, “2000 yılında Hizbullah’a yapılan operasyonlar sonucunda Hizbullah’ın ‘Karacadağ grubu’ olarak bilinen 10 kişi, Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlandı. Yargılananlardan Tahsin Kara mahkemede 1992- 94 yılları arasında isimlerini verdiği 11 kişinin örgüt tarafından öldürülmesi eylemine bizzat katıldığını söyledi. Bu kişiler arasında taksi şoförü Mahmut dediği kişi ve Mahmut Doğan ile birlikte mağarada bulunan Abdülselam Kızmaz da vardı. Mahmut Doğan mahkeme kayıtlarında soyadı belirlenemeyen kişi olarak geçti. 2007 yılında sonuçlanan davada mahkeme ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan Tahsin Kara’nın suçlandığı delil dosyasının esrarengiz bir biçimde ortadan kaybolduğunu, bu nedenle yeterli ve kesin delil mevcut olmadığını belirterek  Tahsin Kara’nın 12 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Sanıklar aldıkları ceza yattıkları 7 yılı karşıladığı için tahliye oldular” dedi.

‘MAHMUT DOĞAN’I KAYBEDENLER CEZASIZLIKLA KORUNDU’

Doğan’ın zorla kaybedilmesi nedeniyle bugüne kadar etkin bir soruşturma yürütülmediğini ve ailenin başvurularının davaya dönüşmediğini söyleyen İşler, “24 yıldır Mahmut Doğan’ı kaybedenler cezasızlıkla korundu.  24 yıldır Devlet, bu suçun açığa çıkartılması ve faillerinin hakkaniyete uygun cezalandırılması görevini yerine getirmedi. Kayıp yakınları ve hak savunucuları olarak zorla kaybedilme ve cezasızlığa karşı, yaşam hakkının ve insan onurunun korunması için, mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.

NE OLMUŞTU?

37 yaşındaki 4 çocuk babası Mahmut Doğan Diyarbakır’da yaşıyor ve taksi işletiyordu. Çalıştığı taksi durağı Bağlar Karakolu’nun yanındaydı.

27 Kasım 1993 tarihinde öğlen yemeği için evine geldi. Yemekten sonra aracıyla durağa gitmek üzere evden ayrıldı. Mahmut Doğan akşam eve dönmeyince ailesi telaşlandı önce Bağlar Karakolu’na başvuran aile ardından Emniyet Müdürlüğü’ne gitti. Emniyetteki görevliler Mahmut Doğan’ın arabasında silah yakalandığı için gözaltında olduğunu, isterlerse kendisine yemek getirebileceklerini söyledi. Kısa bir süre sonra yemekle gelen aileye bu sefer “Burada o isimde biri yok” denildi. “Yarım saat önce eşimin burada olduğunu söylediniz” diye itiraz eden Zümrete Doğan hakaret ve küfürlere maruz kaldı.

Aile tekrar Bağlar Karakoluna geldi. Dönemin karakol amiri komiser Coşar Coşkun, Emniyeti arayıp bilgi istedi. Emniyettekiler isim benzerliği olduğunu söylediler.

Üç gün sonra karakola çağrılan aileye aracın bulunduğu ve Çınar Ovabağ Karakolu’nda olduğunu söylendi. Araba bulunsa da tüm resmi kurumlara başvuran aile Mahmut Doğan’ın akıbeti ile ilgili bir sonuç alamadı. 28 Ocak 1994 tarihinde Mahmut Doğan ile uzun zamandır kayıp Abdülselam Kızmaz’ın cansız bedenleri Karacadağ, Çınar Bellitaş Köyü’ndeki Reçellik mağaralarında bulundu. Çınar’a getirilen cenazelere otopsi yapıldı. Ardından aile suç duyurusunda bulundu ama hukuki bir süreç işletemedi.

2000 yılında Hizbullah’a yapılan operasyonlar sonucunda Hizbullah’ın “Karacadağ grubu” olarak bilinen 10 kişi, Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlandı. Yargılananlardan Tahsin Kara mahkemede 1992-94 yılları arasında isimlerini verdiği 11 kişinin örgüt tarafından öldürülmesi eylemine bizzat katıldığını söyledi. Bu kişiler arasında taksi şöforü Mahmut Doğan mahkeme kayıtlarında soyadı belirlenemeyen kişi olarak geçti.

2007 yılında sonuçlanan davada mahkeme ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan Tahsin Kara’nın suçlandığı delil dosyasının esrarengiz bir biçimde ortadan kaybolduğunu, bu nedenle yeterli ve kesin delil mevcut olmadığını belirterek Tahsin Kara’nın 12 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Sanıklar aldıkları ceza yattıkları 7 yılı karşıladığı için tahliye oldular.

Mahmut Doğan’ın zorla kaybedilmesi nedeniyle, bugüne kadar etkin bir soruşturma yürütülmedi. Aile’nin başvuruları davaya dönüşmedi. 24 yıldır Mahmut Doğan’ı kaybedenler cezasızlıkla korundu. 24 yıldır devlet, bu suçun açığa çıkarılması ve faillerinin hakkaniyete uygun cezalandırılması görevini yerine getirmedi.

(Kaynak: Mezopotamya Ajansı)