Ahmet Davutoğlu döneminde çıkan “kamu görevlilerinin cuma namazı için izinli sayılmasına” yönelik genelgenin laiklik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle bir avukatın Danıştay’a açtığı dava reddedildi. 

Danıştay 16. Hukuk Dairesi reddini, “avukatın kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilişkisi bulunmadığından dava açamayacağı” gerekçesine dayandırdı. Avukat süreci Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacak.

DANIŞTAY DAVAYI REDDETTİ

Cumhuriyet’ten Aykut Küçükkaya’nın haberine göre Avukat Bilge Doğru, Davutoğlu döneminde 2016/1 sayılı genelge ile düzenlenen ve kamuoyunda büyük tartışma yaratan “kamu görevlisine cuma namazı izninin” laiklik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Danıştay’a başvurarak dava açtı.

Danıştay 16. Hukuk Dairesi davayı Bilge Doğru’nun “doğrudan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilişkisi bulunmadığından dava açamayacağı” gerekçesiyle reddetti. Bu karara karşı Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu’na itiraz edildi.

Bilge Doğru itiraz başvurusunda, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu, kamu hizmetlerinin sunumundan doğrudan bir vatandaş olarak etkilendiği, avukat olarak Avukatlık Kanunu uyarınca hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını sağlamakla görevli olduğu, Avukatlık Kanunu uyarınca kamu görevi yürüttüğü ve bu nedenle kamu çalışma saatlerine ilişkin düzenlemeden kendisinin ve müvekkillerinin doğrudan etkilendiği”ni belirterek kararın bozulmasını talep etti. Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu ise 7’ye karşı 5 oyla verdiği kararda davacının başvuru hakkı olmadığına hükmetti.

DAVA ANAYASA MAHKEMESİ’NE TAŞINDI

Karara 5 üye muhalefet şerhi düştü. Doğru’nun müvekkili Avukat Dr. Acun Papakçı bu karara karşı Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. “Kamu hizmetinin sunulmasına ilişkin bir düzenlemeye karşı, güncel bir menfaat bulunmadığı gerekçesiyle izin verilmemesi kamu hizmetinin sunulmasının sorgulanamaması anlamına gelmektedir” diyen Papakçı şöyle devam etti:

“Basit bir örnek vermek gerekirse başka bir genelge ile ‘kamu hizmeti 1 saat verilir veya sadece kırmızı kıyafet ile zıplayarak kamu hizmeti verilir veya kamu hizmeti sadece jedi şövalyeleri tarafından verilir veya yağmur yağdığında kamu hizmeti verilmez’ diye bir düzenleme yapıldığında bile bir T.C. vatandaşı dava açamayacaktır.

Çünkü cuma günü çalışma saatlerinin bir dinin değişken ibadet saatlerine göre belirlenmesi ile önceki arasında davacının dava hakkı açısından değişiklik yaratacak bir fark bulunmamaktadır. Bu uç örneklerde bile dava hakkı tanınmadığı için kişisel, meşru ve güncel bir menfaatten bahsedilmesi mümkün olmayacaktır.

Bu açık hukuksuzluğu anlamak için bir hukukçu olmak dahi gerekli değildir, basit bir mantık yürütme yeterlidir. Cuma namazı genelgesi, anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek kadar önemli olan laiklik ilkesine sıkılmış bir kurşundur.

Aralarında Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu Başkanı’nın da bulunduğu 5 üye kaçak güreşi kabul etmediklerini muhalefet şerhlerinde açıkça ifade etmişlerdir. Bundan sonra top laiklik ilkesini korumakla görevli Anayasa Mahkemesi’nin önündedir. Anayasa Mahkemesi davacının dava hakkını tanıyarak adil bir güreşe izin vermelidir.”