İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkan Yardımcısı Serdar Çelebi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, 'çözüm süreci' ile birlikte hak ihlallerinde, son 8 yılın en düşük rakamlarının ortaya çıktığını söyledi. 

İHD Diyarbakır Şubesi'nde, 2013 yılı ilk 6 aylık hak ihlalleri ile ilgili basın toplantısı düzenleyen İHD Genel Başkan Yardımcısı Serdar Çelebi, PKK'nın sınır dışına çekilmesi ve askeri operasyonların durmasıyla birlikte bölgede ciddi bir rahatlamanın yaşandığını söyledi.

Bu gelişmelerin bölgedeki insan hakları ihlalerinde büyük azalmaya sebep olduğunu belirten Çelebi, "Açıklayacağımız 2013 yılı ilk 6 aylık hak ihlalleri raporunda da görüleceği üzere, özellikle yaşam hakkına yönelik ihlaller başta olmak üzere bazı alanlarda ciddi düşüşler yaşanmıştır. 2013 yılının başından itibaren silahlı çatışmaların azalması ve Mart ayından itibaren ise tamamen durmuş olması, çatışmalardaki ölüm ve yaralanma oranını büyük oranda düşürmüştür. Çatışmasızlık süreciyle beraber hak ihlallerinde de bir düşüş yaşanmış, hak ihlalleri bilançosunda da göreceğiniz üzere son 8 yılın en düşük rakamları ortaya çıkmıştır. Bu durum başta biz insan hakları savunucuları olmak üzere bölge genelinde büyük memnuniyet yaratmıştır" dedi.

''KALEKOL YAPIMLARI GÜVENSİZLİK YARATIYOR''

Çatışmasızlık süreciyle önemli bir rahatlama yaşansa da halen ciddi sıkıntıların ve güvensizliğin var olduğunu ifade eden Çelebi, şöyle devam etti.

"Kısa süre önce açıkladığımız 'Bölge Geneli Askeri Hareketlilik ve Sınır Hattı Araştırma İnceleme Raporu'nda da dikkat çektiğimiz üzere, bölgede çatışmasızlık süreciyle birlikte yapımına başlanan karakollar, bu güvensizliği yaratan en önemli unsurdur. Tespitlerimize göre bölge geneli 250 civarında 'kalekol' olarak adlandırılan yeni karakollar, üs bölgeleri ve askeri kuleler yapılmaktadır. Bunun yanında bölge genelinde, özellikle sınır hattında yapımı devam eden güvenlik barajları, zaman zaman yürütülen askeri operasyonlar ve hareketlilik, yeni korucu kadrolarının açılarak korucuların alınması, bölge halkına yönelik bazı uygulamalar, mayınlı arazilerin halen orta yerde duruyor olması, güvensizliği artırmakta ve barış süreci ile bağdaşmamaktadır."

Gezi olaylarında polis zoruyla insanların susturulmak istenmesi ve demokratik hak arama girişiminin de bastırıldığını vurgulayan Çelebi, şunları söyledi:

"Malesef adli ve idari merciler de işkencecileri koruma ve kollama konusunda ciddi çaba içerisindedir. İşkence konusunda cezasızlık, işkencecileri cesaretlendirmektedir. Ülke genelinde doğa tahribatları devam etmekte, HES'ler, termik santraller, çok uluslu şirketlere peşkeş çekilen orman arazileri ve barajlarla, doğa bir bütün olarak yok edilmektedirç Gerek aile içerisinde olsun, gerekse toplumsal alanda kadınların yaşam haklarına yönelik ihlaller devam ederken, çocukların yaşam hakkının korunması konusunda bir ilerleme sağlanmamıştır."

"ÖCALAN İLE GÖRÜŞÜYOR AMA SAĞLIĞINI DÜŞÜNMÜYOR"

Cezaevlerinde halen 400'ün üzerinde ağır hasta tutuklu ve hükümlünün bulunduğunu kaydeden Çelebi, tahliye edilen birkaç kişi dışında cezaevindeki hastaların Adli Tıp Kurumu'nun insafına terk edildiğini ileri sürdü. Cezaevlerindeki durumla bağlantılı olarak İmralı'da tutuklu bulunan Abdullah Öcalan'ın cezaevi koşullarına da dikkat çeken Çelebi, şöyle konuştu:

"Abdullah Öcalan, 14 yıldan bu yana İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tecrit altında tutulmaya devam edilmektedir. Bu ağırlaştırılmış tecrit, kendisinin de şikayet ettiği üzere, sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmaktadır. AKP hükümeti, barış sürecinin gelişmesi için sayın Öcalan ile görüşmeler gerçekleştirmektedir ancak, yaşam koşullarının değiştirilmesi konusunda adım atmamaktadır. Bu durumun da sürecin ruhuna uymadığını düşünüyoruz ve Öcalan'ın koşullarının bir an önce değiştirilmesi gerektiğini tekrardan belirtmek istiyoruz. Bölgemizde 30 yılı aşkın süren çatışmalı süreç, bir bütün olarak ülkeyi esir almış, onbinlerce canın yitip gitmesine neden olmuştur. Artık bu duruma bir son vermenin zamanı gelmiştir. Bu nedenle PKK lideri sayın Öcalan ve hükümet öncülüğünde başlatılan barış sürecinin değerinin iyi bilinmesi ve buna uygun adımların bir an önce atılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu coğrafyanın, insanlarımızın artık bir tek can yitirmesine tahammülü kalmamıştır."

"HAK İHLALLLERİ DÜŞTÜ AMA BİTMEDİ"

İHD'nin 2013 yılı ilk 6 aylık yaşam hakkı ihlalleri ile ilgili hazırladığı raporu ise İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci bilici okudu. Raporda, yargısız infaz, keyfi öldürme, silah kullanma yetkisinin ihlali ve dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle polis veya jandarma tarafından 5 kişinin öldürüldüğü, 18 kişinin ise yaralandığı belirtildi. Aynı gerekçelerle cezaevlerinde 4 kişinin yaşamını yitirdiği raporda, şu bilgilere yer verildi:

"Köy korucularının silahlı saldırısı sonucu 4 kişi yaralandı. Faili meçhul saldırılarda 3 kişi yaşamını yitirdi, 1 kişi ise yaralandı. Saldırıya uğrayan 4 sığınmacı yaşamını yitirdi, 5'i de yaralandı. Resmi ihmal ve hata sonucu 5 kişi öldü, 2 kişi yaralandı. 6 asker veya polis intihar ederek yaşamına son verdi, intihar girişiminde bulunan 4'ü ise yaralandı. 9 asker ve polis şüpheli bir şekilde yaşamını yitirirken, aynı şekildeki 2 güvenlik görevlisi de yaralandı. Saldırı sonucu 3 siyasi parti, dernek ve sendikacı yaralandı. Aynı şekilde 2 öğretmen, 14 öğrenci ve 7 sağlık görevlisi yaralandı. Silahlı çatışmalarda 1 güvenlik görevlisi yaşamını yitirirken, 7'si yaralandı. Aynı çatışmalarda, 28 militan yaşamını yitirdi. 6 aylık süre içerisinde 6 erkek, 2 kadın ve 3 çocuk kuşkulu bir şekilde öldü. Yine namus cinayeti adı altında 3 erkek ve 2 kadın öldürüldü. Bu süre içerisinde 16 kadın intihar girişiminde bulunurken, bunlardan 9'u intihar girişimi, teşebüsle sınırlı kaldı. Aile içi şiddete uğdrayan kadınlardan 15'i öldü, 9'u ise yaralandı. Toplumsal alanda şiddete uğrayan 2 kadın öldü, 2'si de yaralandı, 3'ü ise tacize uğradı. Güvenlik güçlerince şiddete maruz kalan 11 kadın yaralandı, 1 kadın ise güvenlik görevlileri tarafından taciz edildi." (skytürk)