Kürt kentlerindeki sokağa çıkma yasağının uygulandığı 8 Ocak 2016’da Kanal D’de yayınlanan Beyaz Show’a katılarak “Çocuklar ölmesin” dediği için hakkında soruşturma açılan öğretmen Ayşe Çelik ile ona destek olmak için kendilerini ihbar eden 38 aydın sanatçı, gazeteci, yazar ve Kanal D TV sorumlusu Kadir Turnalı’nın yargılandığı davanın karar duruşması görüldü.

Ayşe Çelik'e "örgüt propagandası yapmak" gerekçesi ile 1 yıl 3 ay ceza verilirken, Çelik'e destek olmak için kendilerini ihbar ettikleri için yargılanan 38 aydın da beraat etti.

KARAMAN: HAVANDA SU DÖVÜYORSUNUZ

Ayşe öğretmenin savunmasının ardından müdafi avukatları savunma yaptı. Savunma yapan Av. Mahsuni Karaman, söz konusu konuşma içerisinde bir örgütü övücü, şiddet-cebir içerdiği görülmediğini dile getirdi.

Karaman, “Yargılama sırasında suçun tek maddi unsuru olan o konuşmanın izlenmemesi bir eksikliktir” dedi.

Savcı İdris Kurt tarafından hazırlanan iddianameye değinen Karaman, şunları söyledi:

 “Gerçekten engizisyon bunu yapmamıştır. Bu bir suçtur, görevi kötüye kullanmadır. Bu çok şaşırtıcı, ilginçtir. Buna karşı ne diyeceğimizi bilmiyoruz. Biz burada aslında Ayşe öğretmenin o gün çıkarmış olduğu sesi boğmuşuz. Bu iddianamede yapılan şey budur. Bu izlenim oluşuyorsa sizin izlenim algınızda bir sorun olabilir mi? Kimin söylediği önemli değil, söylenen sözlerin suç mu, değil mi ona bakmak gerekiyor. Bunu bir hukukçu diyemez ve zaten bunu hazırlayan da bir hukukçu değildir. Havanda su dövüyorsunuz. Bu dava sadece Ayşe Çelik’in sözlerine dair açılan dava değil, avukatı değilim, Aydın Doğan’a da had bildirmedir. Aslında Beyazıt Öztürk tam soruşturma aşamasına geldiğinde bir şekilde saf dışı bırakıldı. Bu davanın ya olmaması gerekirdi ya da ilk duruşmada beraat kararı verilmesi gerekirdi. Aslında konuşan memnun, dinleyen memnun. Hatta Beyazıt hayıflanıyor, üzülüyor, milyonlar televizyon başında alkışlıyor, ama troller bu meseleyi buraya kadar taşıyor. Üzüntü verici bir durum.”

'BU ABLUKA ALTINDAKİ HALKIN ÇIĞLIĞIDIR'

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve uluslararası mahkemelerin içtihatlarına atıfta bulunan Karaman, şöyle devam etti:

“Hukuk sistemimiz bu uluslararası hukukun içerisindedir. İç hukukumuzun parçası olan uluslararası hukuk bunu örgüt propaganda saymayacağını bilmiyorsunuz. Benim müvekkilimi bu olay yüzünden barış ödülleri alacağını biliyorum. Devlet kendi ayağına sıkıyor. Türkiye’de çocuklar öldü, doğmayan çocuklar öldü, askerler öldü, PKK’liler öldü, Tahir Elçi de öldü. Siz koca kentleri abluka altına alırsanız o halk çığlık atar, bu o çığlıktır. Bu çığlık da başarılı oldu. Yargılama konusunda bu başarısından kaynaklı oldu. Bu söylem iktidar tarafından ‘terörle mücadeleyi aksatıcı’ olarak gördü. Bu operasyonları yapanların hepsi şu anda FETÖ’den tutukludurlar. '80 darbesi öncesi darbe koşulları oluşturuldu' diyoruz da neden 15 Temmuz öncesini görmüyoruz. Ayşe Çelik, çocuğun ölümünü de görmüştür, açlıktan ölen çocuğu da görmüştür. Onure etmek lazım, ödüllendirmek lazım. Sırf birilerinin maksadı hasıl olsun diye bu dava da ceza çıkmamalı. Bugün bu yargılama bitmeli”

MAHKEME BAŞKANINDAN AVUKATA: DIŞARI DAVET EDERİM

Av. Alişan Şahin ise savunma yaptığı sırada mahkeme başkanının müdahalesine maruz kaldı. “İddianameyi hazırlayan iddia makamı da bu iddianameye inanmaz” diyen Şahin’e, Mahkeme Başkanı “Kastını aşan sözler sarf ediyorsunuz?” dedi.

Şahin ise, “Sayın başkan iddianameyi hazırlayan iddia makamının da bu iddianameye inanmadığı anlamında söyledim” diye yanıt verdi. Mahkeme Başkanı'nın “Mahkemeyi hedef alacak beyanlarda bulunamazsınız” demesi üzerine, “Sizi hedef alıyorsam hakkımda suç duyurusunda bulunursunuz” şeklinde Şahin’in cevap vermesi üzerine de Mahkeme Başkanı'nın “Ben yazmam, sizi dışarıya davet ederim” şeklinde tepkisi ile karşılaştı.

Yapılan savunmaların ardından mahkeme heyeti kararını açıkladı. Kararda, Ayşe Çelik'e "örgüt propagandası yapmak" gerekçesi ile 1 yıl 3 ay ceza verilmesine diğer tüm sanıklara beraat kararı verildi.

(Kaynak: Dihaber)