Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Koruköyü’ndeki abluka 12 gündür devam ederken, köye 7-8 kilometre mesafede bulunan Doğanlı ve Kuyular köylerinde de sabah saat 08.00’den itibaren sokağa çıkma yasağı ilan edildiği duyuruldu.

Valiliğin yasak ilanının ardından ise her iki köyün asker ve özel harekat polisleri tarafından ablukaya alındığı ve iki köyde operasyon hazırlığı olduğu bildiriliyor.

Koruköy’de günlerdir süren operasyonun daha önce Cizre ve Sur’da yer alan maskeli özel birlikler tarafından yürütüldüğü iddia ediliyor.

İŞKENCE İDDİALARI

Koruköy’den önceki gün üç kişinin cenazesi Mardin’e getirilmişti. Konu ile ilgili Mardin Valiliği’nin son açıklamasında 4 PKK’linin ‘ölü olarak ele geçirildiği’ ifade ediliyor.

Köyde günlerdir gözaltında olanlarla görüşen avukat Hasan Özgen ise yurttaşların gözaltı sırasında işkenceden geçirildiklerini söylediklerini ifade ediyor.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi de köyde yaşananlara ilişkin basın açıklamasında işkence iddialarına dikkat çekiyor.

Açıklamada Nusaybin’i ziyaret eden Avukat Gülseren Yoleri heyetlerin alınmadığı Koruköy’e ilişkin gözlemlerini paylaşırken, köyde ilan edilen yasağın hemen ardından evlere operasyonlar başlatıldığını aktarıyor ve 70 yaşında bir amca ile yaşlarına bakılmaksızın birçok kadının da gözaltına alındığını söylüyor.

Yoleri, Gözaltıları köy meydanına toplamışlar ve bunu gören bir kadın kalp krizi geçirmiş. Köylüler büyük çabalar sonucu kadının hastaneye götürülmesi için güvenlik güçlerini ikna etmiş” ifadelerini kullanıyor.

Güvenlik güçlerinin karakol olarak bir eve yerleştiklerini ve evdeki iki kız çocuğunun da hizmet etmeleri için alıkonulduğunu anlatan Yoleri, ailelerin kızlarının durumundan endişeli olduklarını dile getiriyor.

Yoleri, sosyal medyada yakılmış, işkence edilerek öldürülmüş kişilere ait fotoğrafların dolaştığını ve bu fotoğrafların işkence iddialarını doğrular nitelikte olduğunu belirtiyor.

Gözaltı sayısının net olarak kendilerine bildirilmediğini vurgulayan Yoleri, şunları söylüyor:

“Avukatlardan edindiğimiz bilgiye göre, gözaltında olan 50 kişiye ulaşılmış. Ancak bu sayıya zar zor ulaştıkları için sayının daha fazla olacağından endişeliyiz. Avukatları da engelleyerek baroya müdahale ediyor devlet yetkilileri. Hukukçular işkencenin esas olarak köyde yapıldığını, tutuldukları jandarma karakolunda yapılmadığını söylüyorlar.”

DİKKAT ÇEKEN AYRINTI

Koruköy’de dikkat çeken bir iddia ise köyde 12 gündür süren operasyonun daha önce Cizre, Yüksekova ve Sur’da yer alan maskeli özel birlikler tarafından yürütülüyor olduğu yönünde.

dihaber’in haberine göre köydeki operasyonda daha önce bu yasaklı kentlerde görev yapmış polisler yer alıyor.

İsimlerinin gizli tutulması şartıyla dihaber’e konuşan köy korucuları da daha önceki operasyonlara dahil edildiklerini ancak bu sefer operasyona çağrılmadıklarını söylüyor ve askeri yetkililerin kendilerine “Siz sadece köyünüzdeki nöbetleri tutun” dediklerini aktarıyor.

GÜVEN: HALK GÖÇE ZORLANIYOR

Köy yolunda nöbette bulunan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven ise yaşananlara ilişkin son değerlendirmesinde bir kez daha 1990’ları hatırlatıyor.

Güven, Koruköy’dekilerin tıpkı 90’lardaki gibi zorla göçe zorlandığını belirtiyor:

Hendek meselesini sürekli alıp ekranlardan işleyen, bu savaş Kürtler hendek kazdığı için yaşanıyormuş gibi yansıtmaya çalışan, manipüle edenler bunu net görmelidir. Nusaybin Koruköy’de hendek mi var? İstihbarat mı aldınız, o istihbarat doğrultusunda o noktaya gidilerek kişiler alınabilir. Ama siz bir bütün bir köyü esir alarak o köyü sokağa çıkma yasağına mahkum edemezsiniz.

Efkan Ala’nın icraatlarını beğenmeyen Erdoğan onun yerine Süleyman Soylu’yu İçişleri Bakanlığı’na getirdiği. Erdoğan daha uzman bir isim ile çalışmak istiyor. Neden daha uzmandır; Mehmet Ağar’ın öğrencisidir Soylu. O zihniyeti çok iyi biliyor. Ama şunu unutuyorlar birbirlerine sorsunlar; ‘Denenmeyen bir şey kaldı mı?’ Koruköy’ün yaşandığı işkenceler 1990’lı yıllarda kat be kat yapılmıştı. Bu insanlar köyden çıkmak zorunda kalmışlardı. Şimdi o insanlar geri dönüp köylerini yeniden inşa ettiler. Şimdi yeniden evleri yakılıyor, halkın oradan göçertilmesi söz konusu.

(Kaynak: Gazete Karınca- Dihaber)