Cizre'de saat 23.00'de önce elektrikler kesiliyor, ardından silahlar konuşmaya başlıyor. Gün ortasında zırhlı araçların plakasız gezdiği şehirde, kimse önceki gün yaşanan çatışmanın kimler arasında olduğunu bilmiyor. Gençler, hendekler kapatılırsa geniş bir operasyon olacağını düşünüyor.

Radikal'den İdris Emen, Cizre'deki izlenimlerini şöyle aktardı:

Akşam hava karardığında Cizre’nin sokaklarına çıkıyoruz. Çok değil henüz iki ay önce insanların rahat rahat çıkıp gezdiği Cizre caddelerinde in cin adeta top oynuyor. Şehirde devriye gezen zırhlı araçlar dışında sokakta birilerine rastlamak zor. Yolda denk geldiğimiz bir vatandaş durumu, "İki ay öncesine kadar hayat normal devam ediyordu. İnsanlar geceleri rahat rahat çıkıp geziyordu. Çatışmalar başlayınca evlerden çıkmaya korkar olduk. Her an kim vurduya gidebiliriz. İşte bu yüzden sokakta kimseyi bulamazsınız" diyor.

Hendeklerin kazılı olduğu ve sokak çatışmalarının yaşandığı Cudi Mahallesi’ne gidiyoruz. Saatler 23.30’u gösterdiğinde önce elektrikler kesiliyor, sonra da silahlar konuşmaya başlıyor.

'ÖNCE ELEKTRİKLER KESİLİYOR, SONRA DA ÇATIŞMALAR BAŞLIYOR'

Cudi Mahallesi’nde köşe başlarında bekleyen gençlerle 'Cizre olayları'nı konuşuyoruz. Son derece öfkeli ve politik olan gençler hendekler kaldırıldığı takdirde polisin geniş bir operasyon yapacağını ve tutuklanacaklarını savunuyor. Gençler, "Bugün şanslı gününüzdesiniz. Şu ana kadar çatışma olmadı. Yaklaşık 10 gündür her gece sokak çatışmaları yaşanıyor. Önce elektrikler kesiliyor sonra da saatlerce çatışmalar başlıyor. Bu artık Cizre’de yaşamın bir parçası oldu" diyor. Olaylar hakkında ise, "Zamanında Cizre’de polise taş attı diye yıllarca hapiste yatanlar oldu. İnsanlar suçsuz yere tutuklanıp yargılandı. Bu hendekler de bu tarz tutuklamalar yapılmasın diye kazıldı. Eğer kendimizi güvende hissedeceksek bu hendekler kaldırılsın. Ancak hendekler kaldırılır kaldırılmaz polis mahallelere baskın düzenleyerek suçlu suçsuz ayırt etmeden birçok genci tutuklayacak. Bunu biliyoruz" diyorlar.

VE ELEKTRİKLER KESİLİYOR...

Çok geçmeden şehrin tümünün elektriği kesiliyor. Saat 23.30’da Nur Mahallesi’nde bir aydınlatma fişeği atılıyor. Fişek havayı aydınlatır aydınlatmaz uzun namlulu silah sesleri duyulmaya başlıyor. Çatışma yaklaşık yarım saat sürüyor. Olaydan hemen sonra yanımdaki gençlerden birisi, "Cizre’ye hoş geldin" diyor.

HİÇBİR ZIRHLI ARAÇTA PLAKA YOK


Ertesi gün Cizre’deki çatışmalar hakkında bilgi almak için kaymakamlığın yolunu tutuyoruz. Yolda konuştuğumuz insanların çoğu başlarına kötü bir şey gelir endişesiyle ismini vermiyor. Öyle ki gazeteci olduğumu söylediğimde, "Aman abi fotoğrafımızı çekme, başımıza bir şey gelir" diyorlar.

Kaymakamlık binasının 5’inci katında beklerken pencereden aşağı bakıyorum. Kaymakamlık binasının hemen altında bulunan karakolun bahçesinde 8 adet akrep tipi araç duruyor. Ancak hiçbirinde plaka bulunmuyor.



Kaymakam danışmanları konuyla ilgili bize bilgi veremeyeceklerini belirterek röportaj teklifimizi reddediyor. Cizre sokaklarını gezerken adım başı zırhlı araçlara rastlıyoruz. Ancak hiçbirinde plaka yok. Bu durumu vatandaşa sorduğumda, "Burada polis rahat çalışmak için bütün zırhlı araçların plakasını söktü. Olay yerine giden zırhlı araçlarda plaka bulunmaması özellikle yaşanan ölümlerin aydınlatılmasını engelliyor. Bu durum insanları tedirgin ediyor. O zırhlı araçların suça karışıp karışmadığını nerden bileceğiz?" diyor.

ANNELER: ÇOCUKLARI OKULA GÖNDEREMİYORUZ, OKULLARIN İÇİNDE DE ÇATIŞMA ÇIKIYOR

Cizre’de yaşanan sokak çatışmaları şüphesiz en çok anneleri tedirgin ediyor. Can güvenliği olmadığı için zaman zaman çocuklarını okula göndermeyen anneler, "Küçük çocukları okula gönderemiyoruz. Çünkü bazen çatışmalar okulların içine kadar girebiliyor. Bahçede oyun oynayan çocuklar özellikle biber gazından etkileniyor" diyor.

Gerek polisle yaşanan çatışmalara, gerekse kitlesel eylemlere katılan gençlerin güvenliğinden endişeli olan annelerin bir kısmı da zaman zaman çocuklarına destek olmak için sokağa çıkıyor. Çocuklarının polis şiddetine maruz kaldıklarını söyleyen anneler, "Burada hayatını kaybeden her çocuk bizim yavrumuzdur. Biz o çocukların ölmesini istemiyoruz. Ama her gün birileri yaralanıyor. Çocuklarımızın güven içinde büyümesini istiyoruz" diyor.