Geçtiğimiz günlerde Idlib çevresinden Bab’a geçmek isterken Afrin Asayiş güçleri tarafından yakalan Cezayirli cihadçı çarpıcı itiraflarda bulundu. Cezayirli cihadçı Muhammed Beşir Reyhanlı’da Avrupa ve İslam ülkelerinden Suriye ve Rojava’ya geçmek için örgütlendirilen kişilerin geçişi için Reyhanlı’da askerlik şubesi gibi çalışan kişiler ve işyerlerinin olduğunu iddia etti.

Cezayirli Muhammed Beşir1982 Cezayir’in Vaharan kentinde doğdu. 2005 yılında Avrupa’ya geçti. Dört yıl Almanya, Fransa, İspanya’da kaldıktan sonra sınır dışı edildiği için ülkesine döndü. Suriye’de devrim adına gelişmeler yaşanmaya başlayınca 2013 yılı sonlarında yaşadığı Vaharan’da tatlıcılık yapan Suriyeli biri ile tanıştı. Tanıştıktan kısa bir süre sonra Suriye’deki devrime katılmak için cennet vaadiyle kandırıldığını söyledi.

Beşir tatlıcı Ebu Behcet tarafından kendisine alınan biletle başkent Cezayir’deki Hawari Bomedyan havaalanından çıkış yaparak Atatürk Havaalanına indiğini belirterek orada indikten sonra kendisine verilen telefonu aradığını söyledi. Beşir kendisine verilen telefonun nereye ait olduğunu da bilmediğini belirterek şunları aktardı: “uçaktan indikten sonra indiğim yerin İstanbul olduğunu biliyordum. Ama bana verilen telefon numarasının neresi olduğunu bilmiyordum. Havaalanından çıkış yaptıktan sonra bana verilen telefon numarasını aradım. Tok sesli ve kırık bir Arapça ile konuşan biri bana ondan sonra yapmam gerekenleri söylemeye başladı. Bana önce 'Antakya diye bir yer var oraya geleceksin oraya geldikten sonra beni ara yapman gerekeni söylerim' dedi. Onun tarifi üzerine havaalanından sonra otogara geçtim. Orada Antakya’ya gitmek için bilet aldım. Aynı gün yola çıktım. Ertesi gün sabah Antakya’ya vardığımda aynı numarayı aradım. Nerede olduğumu sorduğunda hala otogarda olduğumu söyledim. Hiç oradan çıkmadan Reyhanlı'ya bilet alıp gitmemi istedi. Otogardan bilet aldım çok sürmeyen bir yolculuktan sonra Reyhanlı’ya vardım. Oraya vardığımda adamımı yeniden aradım. Kendimi tarif etmemi istedi. Kendimi tarif ettikten sonra telefonu kapattı. Üzerinde iki dakika geçmeden biri bana yanaşarak 'Muhammed Beşir sen misin' diye sordu. Evet dediğimde 'hadi gidelim' dedi. Reyhanlı çarşısı içinde bir tane döviz bürosunun önünde durduk. 'Adım Abdulmecit Cevher' dedi. Oturmam için yer gösterdi bir çay ısmarladıktan sonra 'hadi eve gidelim' dedi. Çıkıp evine gittik. Evde kimse yoktu. Suriye’ye savaşa gidenler için kullanıldığı belli oluyordu. Evde her şey vardı. 'Yorgunsun önce bir şeyler atıştır sonra dinlenmeye bak. Akşama gelirim' diyerek çıkıp gitti.”

ASKERLERLE ŞAKALAŞARAK GEÇİŞ

Beşir Suriye ve Rojava’ya cihadçı geçirmek için askerlik şubesi gibi çalışan dövizci Abdulmecit Cevher’in akşam olduğunda yanına geldiğini ama sınırdaki çatışmalardan dolayı bu akşama geçemeyeceğini söylediğini belirtti. Sınırdaki çatışmaların şiddetlenmesinden dolayı beş gün boyunca Abdulmecit Cevher’in evimdir dediği evde kaldıktan sonra geçtiğini belirterek şunları anlattı, “beşinci günün akşamı eve yanında bir başkası ile birlikte Abdulmecit geldi 'gitmek için hazır mısın' dedi. Geldiğim günden beri hazırım dedi. Hazırım dediğimde hiçbir sorun çıkmadan geçeceksin. Çünkü sınırdaki askerlerle konuştuk. Komutanlarının gözetiminde geçeceğin için hiçbir sorun çıkmaz dedi. Çok geçmeden evden çıkıp arabasına bindik. Birkaç dakika içinde tel örgülerin yanındaydık. Askerlerin olduğu yere doğru gittik. Abdulmecit ve yanındaki adam askerlerle bir şeyler konuşup gülüştüler önce. Sonra Abdulmecit bana yanında getirdiği adamı göstererek bundan sonra gideceğin yere kadar o seni götürecek dedi. O askerlerin yanında durdu biz birkaç adım daha yürüdükten sonra telleri kaldırıp geçtik. Tabii biz telleri geçerken o askerlerle bir şeyler konuşup gülüşüyorlardı. Konuşup gülüştüğü askerlerde öyle sıradan askerler değildi. Rütbeli oldukları her şeylerinde belli oluyordu.”

SINIRI GEÇTİKTEN SONRA TERCİHİMİ YAPMAMI İSTEDİLER

Sınırı geçtikten kendilerini bekleyen arabaya bindiklerini belirten Beşir, sonradan Idlıp’ın Hıbeyt mıntıkası olduğu öğrendiği bölgeye geçtiğini söyledi. Hıbeyt’te arabadan iner inmez tercihini yapmasını istediklerini belirten Beşir şunları söyledi, “Beni götüren Cephet El Nusra’ya katılmamı istediklerini ancak sigara içtiğim için onların beni kabul etmeyeceklerini o yüzden katılmak istediğim grubu benim tercih etmemi istediler. Ben hiçbir grubu tanımadığım için siz hangi gruba beni katarsanız katın dedim. Beni Liva Cephet El Hak adındaki gruba kattılar. Tabii bu gruba katıldıktan sonra aslında bu grubunda da Cephet El Nusra’nın yan grubu olduğunu anladım. Bu gruba sigara içenleri daha önce uyuşturucu kullanan ve içki içenleri katıyorlarmış. Tabii bir süre burada geçtikten sonra oradan Cephet El Nusra’ya hazırlayarak aldıklarına da tanık oldum.”

Fransızca, Almanca, İspanyolca ve Arapça dillerini bilen Muhammed Beşir Liva Cephet El Hak grubunda yaklaşık üç ay kalınca Suriye, Suriye’deki devrim adıyla yaşanan ve cihad diye gençlerin kandırılarak gönderildikleri gerçeğini çok yakından gördüğünü belirterek şöyle konuştu, “Kaldım iki aylık süre içinde devrim adına burada sadece insanların ölüme gönderildiğini gördüm. Devrim komutanları diye geçinenlerin ise sadece ve sadece girdikleri bölge ve alanlarda talana başladıklarını ve talan ettikleri malzemeleri de satmak için Türkiye’ye gönderdiklerini gördüm. Devrimle hiçbir alakası olmayan bu kör şiddetin cihad ile ise yakından uzaktan bir alakasının olmadığını da gördüm. Belki gerçekten bazı gençler cihada inandıkları için geliyorlar. Ama bu gençlerin ölümden başka bir yere gitmediklerine inandım. O yüzden Avrupa ve İslam ülkelerinde cihad adıyla örgütlendirilerek gönderilen gençlere sakın bunları inanmayın ve nereye giderseniz gidin ama Suriye gelmeyin çağırısını yapıyorum. Çünkü Suriye’de ne devrim ne de cihad diye bir şey var.” (ANF)