Gazeteci yazar Celal Başlangıç, kapatılan Radikal'in eski yazarlarından Oral Çalışlar'ın Serbestiyet'teki yazısını eleştirdi.

"Çözüm sürecini" PKK'nin bitirdiğini iddia eden ve Ahmet Davutoğlu'nun açıklamalarına hak veren Oral Çalışlar'ı eleştiren Celal Başlangıç'ın Haberdar.Com'da yayınlanan yazısı şöyle:

Ah be Oral (Çalışlar) abim, seni kim kandırdı?

Sen ki çıraklık dönemini olmasa da kalfalık dönemini Doğu Perinçek'in yanında geçirmiş...
 
Ustalık döneminde İlhan Selçuk'la yıllarca teşriki mesai etmiş bir abimizsin.
 
Nasıl geldin bu oltaya?
 
Hani İzmirlilerin lafıyla, aynen kumbil balığı gibi...
 
Başbakan Davutoğlu'nun "PKK 2013 Mayıs'ına dönerse Türkiye'de her şey konuşulur" demesi seni umutlandırmış.
 
Serbestiyet'e, "Başbakan'ın Diyarbakır ziyaretinin ardından, bu meseleye ilişkin değerlendirmesindeki vurguların, yeni bir kapı açmak bakımından, bir başlangıç olabileceğini düşünüyorum" diye yazmışsın.
 
Ah be Oral abim, inanmışsın hemen.
 
Bir de alıntı yapmışsın Davutoğlu'ndan:
 
"Çözüm sürecini biz bitirmedik. Barikat kuranlar, çukur kazanlar, iç savaş çığırtkanlığı yapanlar bitirdi. Onlar şehirleri bu şekilde silahlandırma ya da kamu düzenini neredeyse tümüyle yok etme yönünde çabalara girmemiş olsalardı, spesifik olarak Ceylanpınar'da iki polisimizi gece yarısı evinde şehit etmemiş olsalardı çözüm süreci bitmezdi. Operasyon başlatma gibi bir derdimiz yoktu."
 
İnanmakla kalmayıp bir de üzerine değerlendirme yapmışsın:
 
"Temmuz 2015'te, Ceylanpınar'da, iki polisin gece evinde uyurken öldürülmesiyle başlayan sürecin ülkemize bir felaket getireceğini hepimiz öngörebiliyorduk."
 
Ah be Oral abim, gerçekten Temmuz 2015'te iki polisin öldürülmesiyle mi bittiğine inanıyorsun "çözüm süreci"nin?
 
28 Şubat'takinin rekorunu kırarak, 30 Ekim 2014'te, 10,5 saat süren Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en uzun süren Milli Güvenlik Kurulu toplantısı ne oluyor o zaman?
 
Ya "Çöktürme Eylem Planı"na ne dersin Oral abi?
 
Sakın daha 2014 bitmeden "müzakere masası"nın devrilmesine karar verilmiş olmasın!
 
Ya da 50'den fazla emniyet müdürünün Aralık 2014'te toplantıya çağrılıp Kürtlerin yaşadığı kentlerde yapılacak operasyonlar için yeniden görevlendirilmesi "çözüm süreci"nin bitirilmesine dönük hazırlıklardan biri değil miydi Oral abi?
 
2015'in 28 Şubat'ındaki "Dolmabahçe Mutabakatı"ndan bilgisi olmadığını, onaylamadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan 2015 Mart'ında daha kurulmamış "müzakere masası"nı devirmemiş miydi yoksa?
 
Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde Öcalan'ın 10 maddelik mutabakat başlıkları okunurken Sırrı Süreyya Önder'in yanında oturan Hükümet üyesi bakan "HDP 7 Haziran (2015) seçimlerinde barajı aşarsa çözüm süreci biter" dediğinde "çözüm süreci"nin hala dimdik ayakta durduğuna inanıyor muydun?
 
İktidar üyelerinin, kalemşörlerinin yere göğe sığdıramadıkları Abdullah Öcalan ile görüşmeler 5 Nisan 2015'te bitirildiğinde hangi Kürt kentinde hendek ve barikat vardı Oral abi?
 
HDP barajı aşınca, AKP tek başına iktidar olamayınca aynı bakan demedi mi "Artık çözüm sürecinin filmini çekerler" diye.
 
HDP barajı aşınca, 8 Haziran 2015'te AKP milletvekili, Cumhurbaşkanı'nın danışmanı, komisyon başkanı, Anayasa Komisyonu üyesi sosyal medyada yazmadı mı "millet kaosu seçti" diye?
 
7 Haziran seçimleri sonuçlandığında ortada ne hendek vardı, ne barikat... Ceylanpınar'da iki polisin öldürülmesine de (22 Temmuz 2015) daha bir aydan fazla süre vardı. Ama kurulmayan "müzakere masası" çoktan devrilmiş, "çözüm süreci"nin ruhuna fatiha okunmuştu bile.
 
Bir de yazında CHP'ye önemli roller düştüğünü söyleyip, "Cumhurbaşkanı izin vermez diyerek topu taca atmak yerine elini taşın altına koyabilirsin" diye yazmışsın.
 
Vallahi iyi niyetinden, barışa olan bağlılığından yarım santim kuşkum yok Oral abim. Ama yine de merak ediyorum seni kimin kandırdığını.
 
Bu yazın Pazartesi günü serbestiye.com'a 19.27'de girmiş. Oysa bir yarım saat daha bekleseydin görecektin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın,  Başbakan Davutoğlu'nu da, dolayısıyla seni de aynı gün ters köşeye yatırdığını:
 
"Terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonlar kararlılıkla sürdürülecek... Terörle mücadelede müzakere, görüşme, çözüm gibi yöntemler geride kaldı... Terör örgütü yöneticileri ve onların güdümünde hareket edenler zaman zaman müzakere, görüşme, çözüm gibi laflar ediyorlar. Ortada müzakere edilecek de görüşülecek de bir konu yoktur..."
 
Ah be Oral abim, daha yazının mürekkebi kurumadan gördün mü ters köşeyi...
 
Ama kabul etmek lazım ki, çok kıvrak davranıp Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan zılgıtı yiyince birkaç gün önce söylediği, seni de umutlandıran "PKK 2013 Mayıs'ına dönerse Türkiye'de her şey konuşulur" sözünü bir yudumda "hüüp" diye yutanlar var. Ne dedi Davutoğlu senin yazından bir gün sonra AKP'nin grup toplantısında:
 
"Terörle mücadeleden geri dönüş yoktur ve asla da olmayacaktır... Bizden kimse elinde silah ve kan olan terör örgütünü muhatap alacağımızı beklemesin."
 
İşte böyle Oral abim, kaldın mı yazının girişindeki  "Başbakan Davutoğlu'nun sözleri beni umutlandırdı" cümlenle baş başa.
 
N'oldu Davutoğlu'ndan "Başbakan'ın çözüm perspektifi şöyle" diye alıntıladığın o sözlere:
 
"Halkın çözüm süreciden beklediği şey, silahların tümüyle terk edilmesi. Böyle bir şey olursa 2013 Mayıs'ına dönülürse, o zamanki gibi PKK tüm silahlı unsurları Türkiye dışına çıkarıp ülke içinde tek bir silahlı unsur kalmazsa, her şey konuşulabilir. (...) Silah bırakıldıktan sonra, niye konuşulmasın barışın şartları içinde?"
 
Ah be Oral abi, bir de demişsin ki yazında "Eğer PKK'nın barışa niyeti varsa..."
 
"Barış" diyen herkesi terörist ilan eden... "Son terörist temizlenene kadar" hamasetine sığınan, "Bizden bir ana ağladıysa onlardan 10, hatta daha fazla ana ağladı" ayrımcılığında olan... "Benim gibi düşünmeyen herkes teröristtir" diyen... "Terörist" ilan ettiklerini yurttaşlıktan atmaya kalkan bir anlayışın sence barışa niyeti var mı?
 
Ah be Oral abim, söylesene seni kim kandırdı!