Devrim Karataş / Radikal Blog

Fethullah Gülen'in cami-cem evi fikrini, Cem vakfı genel başkanı İzzettin Doğan'a önermesi ile başlayan süreç, bugün yoğun protestolarla karşı karşıya. Ankara Mamak/Tuzluçayır'da yapılması amaçlanan projenin temel atma sürecinde Alevilerin yoğun tepkisiyle başlayan protestolar had safhaya ulaşmış, polis biber gazı ve TOMA'larla müdahale etmiş, onlarca kişi yaralanmıştı.

Aleviler projeye sert bir şekilde karşı çıkarken, Sünni kesimin geneli projeden rahatsız değil. Tabanda sorun gözükmüyor olsa da fikir bazında farklı düşünenler de yok değil. İslam âleminin önde gelen, fikirleri referans alınan Hayrettin Karaman'ın bu projenin bir ayrışma doğuracağı, birleştirici yönünden ziyade ayrıştıracağı tespiti doğru çıkıyor.

Hayrettin Karaman Yeni Şafak gazetesindeki yazısında, cami ve cem evi birlikteliğine aynı dinin mensuplarını iki mabed arasında böleceğinden ve bir ayrışmaya yol açacağından bahisle karşı çıkıyor. Ona göre "Bir dinin iki mabedi olmaz. Mabed, mezhepleri ve tarikatları farklı da olsa bir dine mensup olan bütün müminlerin ortak ibadethanesidir. Bu ibadethane dışında kalan ve içinde bir dine mensup grupların bazı ibadetler ile ayinler vb. icra ettikleri yerlere 'mabed' denmez, 'tekke, dergâh, cem evi, dernek evi' gibi isimler verilir."

Karaman, bu uygulamanın değiştirilmesi halinde müminlerin mabedlerinin ikiye ayrılacağını ve bunun da birleştirmeye değil bölmeye hizmet edeceğini savunuyor...

Genel olarak bakıldığında cemaate yakınlığı ile bilinen, hatta cemaatin yayın organı olan medyada bu projeye itiraz niteliğinde görüş ve eleştiriler ifade edilmedi ya da cılız kaldı.

Aleviler yani bizler açısından bakıldığında durumun görünenden çok daha farklı olduğu apaçık ortada. Bunu bir asimilasyon politikasının bir başka versiyonu olarak görüyoruz. Tarihsel sürece bakıldığında, Alevilerin belleğinde taze acılar dramlar varken, bu projenin bütün bunları ortadan kaldıracağını söylemek abeste iştigal olur.

Daha düne kadar Alevileri aşağılayan, rencide eden bir cemaat liderinin bunların hepsini unutmuşçasına görüş ve tavır değişikliğine gitmesi bizleri düşündüren bir başka husus.

Seküler devleti ortadan kaldırmak, yerine Şeriat düzeni getirmek gayesi taşıyan Gülen'in bugün kuzu postunda kurt edasıyla barıştan kardeşlikten ve hoşgörüden bahseder olması şaşırtıcı gelmiyor doğrusu. Çünkü bir dönem AKP ile devletin işleyiş düzeninden tutun rantına kadar söz sahibi olan bu cemaat, son zamanlarda iktidar tarafından devre dışı bırakılma sonucuyla karşı karşıya kalınca kendisinden beklenmeyecek konularda görüş belirtmeye başladı. Tıpkı açılım konusunda ana dil eğitim hakkı konusunda hükümetle ters düşmesi gibi... Cami-cem evi projesi de bunun bir başka versiyonu.

Aleviler Sivas'ta, Çorum'da, Maraş'ta ve Gazi'de diri diri ölürken tekbir getiren alkış tutan bu zihniyetin bugün benimle yan yana görüntü vermesinden fevkalade rahatsızım. İnsanın sorası geliyor daha dün böyleyken bu kadar kısa zaman zarfında ne değişti ve bu projenin gerekliliği nerden, nasıl çıktı? Yeni yeni oyunlar mı oynanmak isteniyor endişesi taşımıyor değilim.

Aleviler olarak, ne laik devlet düzeni düşmanı Gülen'den ne de bizzat Demirel'in talimatıyla (devlet desteğiyle) kurulan Cem Vakfı ve onun Genel Başkanı İzzettin Doğan'dan bir şey istiyoruz. Laik devlet düzeni içinde bizler devleti muhatap kabul ediyoruz ve bu ülkede Aleviler de vergi verdiğine göre, doğal isteklerini talep edecekleri tek merci devlettir.

Alevilerin ibadet mekanlarının yok sayıldığı ve bu yerleri kültür evleri olarak gören, zaman zaman cümbüş evleri yakıştırması da yapan bu zihniyetin taşeronluğunu yapan Cem Vakfı ve İzzettin Doğan'ın sahip olduğu televizyon ve radyo kanalı, Alevi müzik ve film şirketlerinden; Kalan Müzik, Şah Plak, Arda Müzik, Akkiraz Müzik, Güvercin Müzik, Seyhan Müzik, Anadolu Müzik'i boykot etmiş, üzerinde logomuz olan eserlerin yayınlanmasını yasaklayarak tepki göstermişlerdi. Ve böylece İzzettin Doğan'ın Aleviler nezdinde kabul tarafının yok denilecek kadar az olduğu bir kez daha görülmüş oldu.

Ama ne yazık ki Devletin resmi dili barışık yaşamayı felsefe edinen bu vakfın ön plana çıkması, Devlet nezdinde, uysal ve uzlaşılır görülmesi ile ilgili.

Bütün bunların yaşanmasına neden bu projeye neden karşıyız? Madde madde sıralamak gerekirse:

1)Ben dahil Alevilerin büyük bir kısmı neredeyse (cem vakfı dışındaki) tamamı bu projenin asimilasyon projesi olduğunu düşünüyor,

2)Her fırsatta Alevileri yaralayıcı ya da rencide edici söylemlerle itham eden bir cemaat liderinin bu projenin fikir babası olması,

3)Devletin, bütün kademelerinden Alevileri atmayı amaçlayan bu uğurda faaliyet yürüten bu cemaatin bugün Alevilere şirin gözükmesinin tavır değiştirmesinin izah edilememiş olması,

4)Laik devlet sisteminin içinde ''F'' tipi yapılanma kuran ve bu yapılanmanın içinde Alevileri eritmeyi amaç edinmiş bir laik devleti modelinin düşmanı konumunda bir zatın bugün seküler mantığa yakın durmasının inandırıcı olamaması,

5)Dini ritüelleri farklı bu iki inanç grubunun her an çatışmaya sürtüşmeye yol açabilecek farklılıkları,

6)Devletin cem evlerini yasal statüde görmesi için illa camiye eklemlenmesi mantığına olan derin itiraz,

7)Bugüne kadar horlanan, dışlanan ve öteki gibi görülen Aleviler bu proje sayesinde artık dışlanmayacak ve öteki gibi görülmeyecek yalanın anlatılmaya başlanması ve her şey toz pembeymiş gibi sunulması,

8)Vatani görevini yaparken şehit olan Alevi gençleri, Devlet protokolü cenaze törenine teşrif edecek diye cem evinde değil de camide yapıldığı bir ülkede bu proje bütün bunların hangisine çözüm getireceğinin muamma olması,

9)Türkiye nüfusunun %20-25'ini oluşturan Alevilerin Vali, Kaymakam hatta okul müdürü yapılmadığı gibi Alevilerin temel hak ve hürriyetlerinin Diyanete sorulduğu bir yerde bu projenin havasına kapılarak bütün bu sorunların üstünü örtmek istenmesi,

10)Süleyman Demirel'in talimatıyla İzzettin Doğan'a kurdurulan Cem Vakfı'nın Alevilerin tek temsilcisi gibi görülmesi ve iktidarın Alevileri yok saydığı, değerlerini aşıladığı bir süreçte, akil insanlar heyetinde bulunarak iktidara hizmet etmesi ile Alevileri rencide etmesi,

11)Cemevlerini ibadet yeri olarak görmeyen kapısından içeri girmeyi kendilerine zul addeden bu zihniyetin bu projenin temel atma töreninde güvercin uçurması kardeşlikten dostluktan bahsetmesi, öte yandan Sivas davası sanıklarının avukatlığına soyunma riyakarlıkları,

12)Alevilere Türkiye'de eşit yurttaşlık hakkı verilmeden ve bunun toplum katmanlarında hayat bulmadan, kabul görmeden ve benimsenmeden bu projenin dostluğa hoşgörüye hizmet edeceğini söylemek deveye hendek atlatmak kadar zor ve amaçsız olmasının görülmesi.