ASELSAN'daki 3 mühendisin intiharının ardındaki sır perdesi aralanamadı. Mühendis Başbilen’in öldüğü sırada aracında bulunduğu öne sürülen harici bellek ise kayıp.

 

Milli tank, Kanas silahı ve F-16 uçakları üzerinde çalışan mühendis Başbilen'in 57 saat boyunca kritik bir projeyi hazırlamak için çalıştığı ortaya çıktı.

 

ASELSAN'da görev yapan 3 mühendisin intiharlarıyla ilgili tartışma sürüyor. F-16 uçakları ve Altay Tankı gibi kritik projeler üzerinde çalışan 3 mühendisin ölümüyle ilgili soruşturmada çarpıcı detaylar ortaya çıktı. Mühendis Hüseyin Başbilen'in 57 saat üzerinde çalıştığı projeyi sunacağı gün hayatını kaybettiği belirlendi.  Baba Başbilen oğlunun ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmada verdiği ifadede "Oğlum ASELSAN'da yapacağı sunum için 57 saat hazırlık yaptı" dedi.

 

KARARGAH'A DA SORDU

 

Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Murat Demir, bu gelişme üzerine ASELSAN'dan sonra Genelkurmay'a da ölen mühendislerin üzerinde çalıştığı projelerle ilgili sorular yöneltti.  Demir, ASELSAN'dan bağımsız olarak ölen 3 mühendisin Karargahla bağlantılı özel projeler üzerinde çalışıp çalışmadığının ve Başbilen'in üzerinde çalıştığı projenin öneminin bildirilmesini istedi.

 

ÖNCE SPEKÜLASYON DEMİŞTİ

 

Mühendislerin önemli çalışmalar yaptıkları yönündeki haberleri 'spekülasyon' olarak niteleyen ASELSAN, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı'na aylar sonra Başbilen'in Milli Tank Projesi'nde görev aldığını açıklamıştı. Başbilen'in tank ve kanas silahlarında gece görüş sistemini sağlayan uzak mesafede etkili olacak sistem üzerinde çalıştığı da bildirildi.

 

ESRARENGİZ ÖLÜMLER

 

Hüseyin Başbilen, 7 Ağustos 2006'da boğazı ve bileği kesilmiş olarak aracının içinde bulundu. Ardından 17 Ocak 2007'de Halim Ünal kafasına isabet eden tek kurşunla öldü. Dokuz gün sonra da Evrim Yançeken oturduğu binanın 6'ncı katından düşerek can verdi. ODTÜ mezunu üç genç mühendisin ölüm nedenleri kayıtlara intihar olarak geçti. Üç mühendisin ortak özeliği ise uçakları saldırıdan koruyan dost-düşman tanıma sistemi uzmanı olmaları.

 

ADLİ TIP'A: NET CEVAP VERİN

 

ASELSAN mühendisleri Hüseyin Başbilen, Halim Ünsal ve Evrim Yançeken'in ölümleri ile ilgili soruşturmayı yürüten savcı Murat Demir, Adli Tıp Kurumu'na ikinci kez yazı yazarak şüphelerin ortadan kaldırılmasını istemişti. Daha önce mühendislerden Başbilen hakkında Adli Tıp Daire Başkanlığı'nın 10 üyesinden 7'sinin intihar, 3'ününse cinayet dediğini hatırlatan Demir, Başbilen'in boğazındaki 20 cm'lik kesiğin 2-3 cm olarak gösterildiği uyarısında bulunarak  "Ölüm nedeni hakkında net cevap verin" demişti.

 

Bugün

 

Aselsan’da milli tank, F-16 ile suikast silahı Kannas projesi üzerinde çalışırken intihar ettiği öne sürülen Hüseyin Başbilen’in ölümüyle ilgili takipsizlikle sonuçlanan ilk soruşturmanın savsaklandığı öğrenildi.

 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2006’da yürütülen soruşturmada, savcılığın Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi’nin 10 üyesinden yedisinin ölüm nedenini ‘intihar’ olarak tanımlamasını gerekçe göstererek takipsizlik kararı verdiği ve şüpheli hususları araştırmadığı ortaya çıktı.

 

Geçen yıl Başbilen ailesinin müracaatıyla dosyayı raftan indiren Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 2006’daki soruşturmanın eksik ve şüpheli yönlerini tek tek belirledi. Bilirkişi, olay anı görüntülerini incelemiş ve “Başbilen’in ölümünün intiharı değil cinayeti işaret ettiğini” tesbit etmişti. Savcılık, “intihar” denerek kapatılan soruşturmada Başbilen’in ölümünden önce yaptığı telefon görüşmelerinin incelenmediğini ortaya koydu. Akabinde de söz konusu görüşmeleri incelettirdi. İnceleme sonuçları, yaklaşık 200 dökümanda tek tek sıralandı ve bir klasörde toplandı. Savcılık, sadece Başbilen’in değil yakın çevresinin de o dönemde yaptığı görüşmeleri mercek altına aldı.

 

Psikolojisi bozuk değildi

 

Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Veli Dalgalı, psikolojik rahatsızlık nedeniyle intihar ettiği öne sürülen Başbilen’in yakın çevresi ve iş arkadaşlarının dinlenmediğini de belirledi. Soruşturma dosyasını, Deniz Feneri e.V soruşturmasında görevlendirildiği için eylül ayında Murat Demir’e teslim eden Dalgalı, iş arkadaşlarına ve çevresine Başbilen’in psikolojik bozukluğu olup olmadığını sordu. Alınan ifadelerde ise Başbilen’in psikolojisinin bozuk olmadığı, sadece balayı döneminde geçirdiği basur ameliyatının getirdiği bazı sorunlar yaşadığı, ancak intihar eğilimi olmadığı anlatıldı. Savcılık, daha önce SSK’dan Başbilen’in kullandığı ilaçların dökümünü istemiş, gelen cevapta antidepresan hap almadığı bildirilmişti.

 

Bilgisayarda mektup var mıydı?

 

Başbilen’in aracında bulunan, bilgisayarda yazılmış 4 Temmuz 2006 tarihli intihar mektubunun mühendise ait olup olmadığını araştıran savcılık, olayla ilgili ilk incelemeyi yapan Jandarma’dan bilgi istedi. Jandarma, söz konusu mektubun Başbilen’in Aselsan’daki bilgisayarında bulunduğunun belirlendiğini söyledi. Savcılık, Jandarma’nın cevabına rağmen bilgisayarı yeniden incelettirdi, ancak söz konusu mektubun izine rastlanmadı. Bunun üzerine Jandarma’ya mektubun bilgisayarda bulunamadığı bildirildi ve konuyla ilgili cevap istendi. Jandarma ise mektubun Başbilen’in öldüğü esnada aracındaki harici bir bellekte kayıtlı olduğunu bildirdi. Harici belleğin kendilerine teslim edilmesini talep eden savcılığa jandarmadan gelen yanıtta belleğin kayıp olduğu yönünde ifadeler yer aldı. Başbilen’in 4 temmuzda işe gitmediğini açıklayan ailesi, soruşturmanın eksik yürütüldüğü gerekçesiyle davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşımıştı. (Taraf)