Eğitimde Ortak Çözüm Derneği ile Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nün (DİSA) Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği'nde düzenlediği "Müzakere Süreci ve Taraflar Paneli"ne Prof. Dr. Büşra Ersanlı, Yard. Doç. Dr.Maya Arakon, Doç. Dr. Ayşe Betül Çelik, Şırnak Belediye Başkanı Ahmet Ertak ve sosyolog İsmail Beşikci konuşmacı olarak katıldı.

DİSA'dan avukat Mehmet Emin Aktar'ın moderatörlüğünü yaptığı konferansta müzakere süreçlerinde taraflar, sürece dahil olması gereken toplum kesimleri ve sürecin toplumsal algısı üzerine konuşuldu.

ERSANLI: KADINLAR SÜRECE DAHİL OLMALI

Büşra Ersanlı çatışma ve şiddetten sürekli ve en fazla etkilenen kesim olan kadınların müzakere süreçlerine katılmasının sadece ahlak ve eşitlik açısından değil aynı zamanda sürecin ilerleyebilmesi ve randıman alınabilmesi için zorunlu olduğunu söyledi.

“Nasıl ki Kürtler en çok zulüm görmüş halk olarak demokratikleşme hareketinde bir umut yaratıyorsa, savaşta en çok etkilenen kadınlar da barışa en çok ihtiyaç duyan kesim olarak sürece en fazla katkıyı yapacak olanlardır.

“Barış süreçleri bir hedefe kilitlenen süreçler değillerdir. Bir hedefe kilitlenen iktidar kaynaklı ilişkiler erkeklerin dahil olduğu ilişkilerdir. Kadınlar hedefe kilitlenmekten ziyade müzakereye rekabetsiz, iletişimi kolaylaştıran ve konuya daha geniş ve bütünsel bakan bir algıyla yaklaşıyor.”

ARAKON: SİYASİ BİR PLAN GEREKLİ

Maya Arakon toplumda barış sürecinin iki üç ayda çözüleceği şeklinde bir algı yaratıldığını, müzakere ve barış süreçlerinin daha uzun sürdüğünü, bu algının olası çıkmazlarda hayal kırıklığı yaratacağını söyledi.

Arakon sürecin ilerleyebilmesinin demokratikleşme yönünde bilhassa hukuksal adımlar atılarak gerçekleşeceğinin önemine işaret ediyor.

“En önemli şey silahların susmuş olmasıdır. Türkiye'nin yıllardır özlediği durumdur bu. Ama aynı zamanda Türkiye'nin siyasi bir plana da ihtiyacı var. Silahların susması ancak demokratik haklarla ilgili önlemler alınır, yasalar çıkarılırsa anlamlı olur.”

BEŞİKÇİ: ESAS OLAN HALKLARIN KENDİNİ YÖNETMESİ

Yazar İsmail Beşikci ise tarihten örnekler vererek, Bangladeş halkının Pakistan’a karşı kendi dilini ve kültürünü savunmasını anlattı. Dil ve kültür isteğine Pakistanlı yöneticilerin İslam'a ve İslami kardeşliğe aykırı olduğu gerekçesiyle karşı çıktığını aktaran Beşikci, yaşanan kanlı mücadelenin ardından Bengal halkının 300 bine yakın kayıp verdiğini dile getirdi.

Beşikci daha sonra Bengal'in bağımsız olarak Bangladeş’i kurduğunu söyledi. Bangladeş’in mücadelesinden konuyu Kürt sorununa bağlayan Beşikci, Kürtlerin İslam kardeşliğiyle kandırıldığını ileri sürdü. Beşikci, şu ifadelere yer verdi: “Kürtleri kandıran bir anlayıştır. Kürtler buna kanmış kanıyor. Bengal neden kanmadı? Böyle bir anlayışa kanmadı ve mücadelesinde başarılı oldu.”

12 EYLÜL ÜRÜNÜ

Beşikci “İslam kardeşliğinin” Kürtler'in ulus taleplerini bastırdığını, özellikle 12 Eylül'de bu ideolojinin devlet eliyle aşılandığını söyledi.

Beşikci Kürtlerin ulus mücadelesinin demokratikleşmeden ziyade halkların kendi kaderlerini tayin hakkı çerçevesinde çözümleneceğini belirterek, Kürtlerin kendi kendini yönetim hakkını istemeleri gerektiğini söyledi.

“Kürtler Orta Doğu'da taleplerde bulundukları zaman onlara hep 'Sizin yaptığınız Müslüman kardeşliğine aykırıdır' deniyordu. 1985'te ‘Kürt gençleri nasıl dağa çıkmasın’ sorusunu soran Genelkurmay Başkanlığı bölgede, Kürtlerin olduğu yerlerde İslamiyet'i aşılama kararı aldı. İslam kardeşliğiyle Kürtler kandırıldı."

“Ben demokratikleşmenin ulus mücadelelerinde, Kürt Meselesi'nin çözümünde etkili olacağını düşünmüyorum. Bugün Orta Doğu'nun en demokratik ülkesi İsrail. Kurulduğu 1948'den bu yana Arapça eğitim, radyo vs var. Ama Filistinlilere sorarsak onlar bağımsızlıklarını istiyorlar. Kürt Meselesi'ne de halkların kaderlerini tayin hakkı perspektifinden bakmak gerekiyor. Temel ilke bu olmalıdır. Kürtlerin kendi kendilerini yönetebilmesi lazım. Kürtler kendi geleceğini tayin hakkına sahip olmalı. İslam kardeşliğinin özü siyasal olan bir düşüncedir. Kürtleri engellemekten başka hiçbir fonksiyonu da yoktur” diyen Beşikci, “Tek başına demek ki demokratikleşme ile sorunlar çözülmüyor” ifadesini kullandı. (Bianet, Haberler.com, Mynet)