Siyasi partiler, sendikalar, meslek örgütleri ve insan hakları savunucuları, barış talebini dile getirdi, TBMM'yi göreve çağırdı.

BDP: HÜKÜMETE DE, PKK'YE DE ÇAĞRI YAPIYORUZ

BDP Eş Başkanları Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş, Hakkari'de yaşanan ölümlerin bir kez daha "barışın acil ihtiyaç olduğunu" gösterdiğini belirterek, "Analarımız bu acıyı hiç bir şekilde hak etmiyorlar. Hükümete de PKK’ye de bir tek saniye daha kaybetmeden acilen savaşı durdurma çağrısı yapıyoruz" dedi.

EDP: TÜRKİYE BATAĞA SÜRÜKLENİYOR

Eşitlik ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı Ferdan Ergut, yıllardır Kürt sorununu çözemeyen Türkiye'nin, eğik düzlemde yeniden batağa doğru sürüklendiğini belirtti.

Ergut, "Yeniden nice can ve yıl kaybına yol açacak bildik çıkmaza var gücümüzle koşuyoruz" dedi ve ekledi: "Şimdi asker Kuzey Irak'ta. Cumhurbaşkanı "intikamdan" ve "misillemeden" söz ediyor. Olağanüstü Hal isteyenler var. KCK davalarında tutuklanan sivillerin haddi hesabı yok."

24 askerin ölümünün Türkiye'yi barışa bir nebze olsun yaklaştırmadığını belirten Ergut, "yüzünü askeri tedbirlere dönen iktidara ve PKK'ye barışı dayatmalıyız" çağrısı yaptı ve “Tek yol barış, başka çıkış yok!” dedi.

ESP: TBMM BARIŞ KARARI ALSIN

Ezilenlerin Sosyalist Partisi, AKP'nin Kürt sorununu demokratik yöntemlerle ve muhatapları ile çözmek yerine, büyük bir hoyratlıkla Kürt halkına savaş ilan ettiğini belirtti.

ESP, "Çukurca, sözün bittiği noktadır. Artık hükümetten 'son terörist kalıncaya kadar', 'intikamımız ağır olacak' sözlerini değil, 'Kürt sorunu savaşla çözülmez' sözünü duymak istiyoruz. Oslo'da yapılan ama kesintiye uğrayan görüşmeler yeniden başlatılmalıdır. TBMM acilen toplanarak barış kararı almalıdır. AKP Hükümeti başlattığı sınır ötesi kara harekatına son vermeli ve Kürt sorununa demokratik çözüm için sorunun muhataplarıyla görüşmeleri yeniden başlatmalıdır" dedi.

ÖDP: SÖZÜN KIYMETİ KALMADI

Özgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı Alper Taş, "Gencecik bedenler toprağa düşmeye devam ederken artık hiçbir sözün kıymeti kalmamıştır. İnsanlık ölüyor. Artık bir 'bilek güreşi' olarak süren bu çatışmada en masumlar hayatını kaybederken birileri savaş nutukları çekmekten başka bir şey yapmıyor" dedi.

Alper Taş, “Şimdi savaş naraları atmanın, kahramanlık destanları yazmanın değil, bu toprakların acı kaderinin ağıtlarını yakmanın günüdür. PKK silahlı saldırılara son vermeli; devlet askeri-siyasi operasyonlardan vazgeçmelidir” dedi.

KESK: BAŞBAKAN SAMİMİ İSE...

KESK, Başbakan Erdoğan'ın "Barış yaşanır, konuşulmaz" sözlerine karşılık "Eğer Başbakan sözlerinde samimi ise niçin hala denenmiş, iflas etmiş, 40 binden fazla insanımızın yaşamına mal olmuş politikalarda ısrar ettiğinin de cevabını vermelidir. Hamasi nutuklara değil, barış içinde kardeşçe bir arada yaşamaya ihtiyacımız var" dedi.

DİSK: KIŞKIRTMAYA GELİNMEMELİ

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, savaşın önce halkı vurduğuna ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğine dikkat çekti, yaşanan gelişmeler sonrasında etnik çatışmalara neden olabilecek hiçbir kışkırtmaya gelinmemesi konusunda uyarıda bulundu. Savaşa ve silahlı 'çözümlere' son verilmesini isteyen Görgün, "Anaların gözyaşını dindirecek olan şey savaşın değil barışın konuşulmasıdır" dedi.

TMMOB VE TTB: BARIŞ DEMOKRASİ İLE GELİR

TMMOB ve TTB, "Barışın çığlığını yükseltme zamanıdır" dedi ve ekledi: "Barış ancak demokrasi ortamında sağlanabilir. Başta Meclis ve Hükümet olmak üzere tüm siyasi partileri, emek ve meslek örgütlerini, sorunlarımızın çözümü yönünde barışı esas alan tüm demokrasi güçlerini ve demokratik Türkiye özlemi taşıyan herkesi 'silahlar sussun, akan kan dursun' diye yüksek sesle söz söylemeye, barışı egemen kılmak için çaba göstermeye çağırıyoruz."

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, barış ve demokrasi ortamının ancak emekten ve halktan yana, emperyalizmden bağımsız politikalarla aşılabileceğine inandıklarını ifade etti.

İHD: CUMHURBAŞKANI DÜŞMANLIĞI MEŞRULAŞTIRIYOR

İHD, "Çatışma bölgelerinden her gün polis ve asker cenazeleri gelirken, ayağından bağlanarak sürüklenmiş aynı ülkenin çocuklarına, aynı devletin yurttaşlarına ait 'düşman' cesetleri teşhir edilirken, daha çok insan ölümüne yol açacağı muhakkak olan kara harekatı başlatılıyor. Kara harekatı başlatanlar, 30 yıllık savaş politikalarının devamı olan bu harekatı destekleyenler, gelecek asker tabutlarına isyan etme, onlara ağıtlar yakma hakkına sahip değildirler. Çünkü, onlar hiç ölmeden sürekli öldürmenin mümkün olmayacağını biliyorlar. Bile bile asker gönderiyorlar" dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "intikam" açıklamasına tepki gösteren İHD, Cumhurbaşkanı'nın bu söylem ile nefreti, düşmanlığı, savaşın kaynağını meşrulaştırdığını kaydetti. İHD, "Devlet intikam almaz. Yasa yapar, yurttaşlarının güvenliğini sağlar" dedi.

MAZLUMDER: SÖZÜN GÜCÜNÜ ETKİSİZLEŞTİRMEMEK GEREK

Mazlum-Der Genel Merkezi de yazılı bir açıklama yaparak, "İnsan hayatının siyasi hedefler uğruna araçsallaştırılması kabul edilemez" dedi.

"Kaybedilen canlar birer rakam, istatistik bilgi ve bilanço değildir" diyen Mazlum-Der, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Bu ve benzeri tüm saldırıların, toplumu derin bir acıya ve şoka sevk etmekten, toplumsal kesimler arasında nefreti kalıcılaştırmaktan ve çözümsüzlüğü derinleştirmekten başka hiçbir işe yaramadığı failler tarafından bilinmelidir. Barışın ne kadar hayati ve elzem olduğunu öğreten bu acı olaydan çıkarmamız gereken ders, sözün gücünü etkisizleştirmemek ve barışı kalıcılaştıracak yasal ve anayasal tedbirleri bir an önce almak olmalıdır. Doğrudan 'can'a kasteden, bu saldırıyı asla kabul edilemez buluyor, hayat hakkı ellerinden alınan bu insanlara rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyoruz."