"Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildiriye imza attıkları gerekçesi tutuklanan akademisyenler Muzaffer Kaya, Meral Camcı, Kıvanç Ersoy ve Esra Mungan, kendileri için cezaevleri kapılarında tutulan "özgürlük nöbetini" şimdi tutuklu bulunan 3 yayın yönetmeni için Bakırköy Cezaevi kapısında tutuyor.

Nöbetteki akademisyenlerin ortak mesajı ise, "Onlar bizim için nöbet tuttular, şimdi nöbet sırası bizde" oldu.

Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak amacı ile başlatılan "Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği" kampanyasına katıldıkları gerekçesi ile tutuklanan Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ile yazar Ahmet Nesin'e destek, devam ediyor.

Bakırköy Kadın ve Çocuk Kapalı Cezaevi'nin önünde, Sivil toplum örgütleri öncülüğünde başlatılan eyleme her kesimden yurttaş destek veriyor.

Eyleme destek verenler arasında dikkat çekenlerden 4'ü de, bir kaç ay önce barış talep ettikleri için kendileri içinde cezaevleri kapısında "özgürlük nöbeti" tutulan dört akademisyen.

Muzaffer Kaya, Meral Camcı, Kıvanç Ersoy ile Esra Mungan, tutuklu bulunan 3 yayın yönetmeni için Bakırköy Kadın ve Çocuk Kapalı Cezaevi önünde nöbet eylemindeler.

'BİZİM İÇİN VERDİKLERİ MÜCADELEYİ ONLAR İÇİN VERECEĞİZ'

Akademisyen Meral Camcı, "Ben sanki bir dejavuyu yaşıyor gibiyim zaten" diyerek, gazetecilerin tutuklanırkenki süreçlerin aynısını yaşadıklarını dile getirdi.

Camcı, "Tabi ki haklı olmanın iç huzurunu ve onurunu, ama duvara konuşuyor olmanın öfkesini de yaşadık, dostlarla iç içe dayanışmanın kıvancını ve mutluluğunun ne demek olduğunu da" dedi.

Daha önce Şebnem Korur Fincancı'nın da bugün tutulan "özgürlük nöbetini" kendisi için tuttuğunu hatırlatan Camcı, "O şu an içeride biz dışarıda. Şebnem Hoca'nın bizler için verdiği mücadeleyi şimdi biz onun için vereceğiz" ifadelerini kullandı.

Camcı, "Şebnem Hoca'nın neler yaşadığını yakın zaman da yaşadığım için tek tek hissediyorum. İlk müşaade de geçirilen zaman, jandarmanın sizi ilk karşılamasını hepsi şuan gözümde canlanıyor.

"Hep birlikte dayanışma içerisinde onları geri alacağız. Şebnem Korur Fincancı yalnız değildir" diye konuştu.

'TABLO ÇOK KARANLIK'

Ülkede faşizan bir rejimin inşası söz konusu olduğunu söyleyen akademisyen Muzaffer Kaya da, ülkede Hitler'i anımsatan bir yönetim biçimi olduğunu söyledi.

Ülkede yaşanan çatışmalı sürece de değinen Kaya, "Kürt illerinde büyük bir savaş var. Bu tutuklamalar da bu savaşın bir yansıması. Şuan biat etmeyen herkesin hedef olacağı korkunç bir rejime doğru gidiyoruz. Tablo çok karanlık” ifadelerini kullandı.

 Kürt illerinde yaşanan savaşa ve orada yaşanan ağır insan hakları ihlallerine dikkat çektikleri için daha önce tutuklandıklarını hatırlatan Kaya, şimdi de aynı uygulamaların basına yöneltildiğini söyledi.

Kaya, "Buradaki tümüyle demokratik bir dayanışma. Bu aynı zamanda bizi yalnızlaştırmak, ezilen tüm toplum kesimlerini tek başına bırakma ve dayanışmayı kırmak üzerine yapılıyor" diye konuştu.

Tecrit koşullarının her yerde birbirine benzediğini söyleyen Kaya, tecridi bir cezaevinde başa gelebilecek en kötü olaylardan biri olarak tanımladı.

Kaya, "Bence bu bir insanlık suçudur. Şuan Şebnem Hoca'nın da tek kişilik bir hücrede kaldığını biliyoruz. Biz de Silivri'de yaklaşık on gün tecritte kalmıştık. O anlamda bizimle benzer duyguları yaşıyordur. Tabi burada tecridi kırabilmek önemli. Mektuplar, kitaplar buradaki dayanışma ve avukatlar aracılığıyla göndereceğimiz şeyler, tecridi kıran şeyler" dedi.

Akademisyen Kıvanç Ersoy ise Türkiye'nin yaşadığı son süreci 1852 Fransa'sına benzetti.

Ersoy, Şebnem Korur Fincancı'yı 90'lardan bugüne kadar işkence ve hak ihlallerini raporlayan, suça ortak olmayan bir aydın olarak tanımladı.

Ersoy, "Tabi böyle bir dikta inşa edilirken, demokrasiye yapılmış böyle büyük hizmetlerin cezasız kalması düşünülemezdi. Tıpkı bizim gibi onlarda faşizmin bu uygulamalarından üzerlerine düşeni aldılar" dedi.

Fincancı, Nesin ve Önderoğlu'nuın bu süreci büyük bir dirençle atlatacaklarını söyleyen Ersoy, "Ama karşı taraf şunu anlamıyor hala; tecrit ve hapis ile insanları düşüncelerinden soyutlayabileceğini sanıyorlar. Deniyorlar deniyorlar olmuyor. Tecrit hiç kimseyi düşüncelerinden vazgeçirtemez. Bizler de hep beraber gerçeği söylemeye ve bu suça ortak olmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

(Kaynak: DİHA)