KCK Yürütme Konseyi Üyesi Bese Hozat’ın “Ermeni ve Rum lobileri paralel birer devlettir” açıklamaları tartışılmaya devam ediyor.

Ahmet İnsel de Radikal’deki yazısında bu tartışmaya dahil oldu ve sözlerini “Bakalım ‘Önderlik’, Hrant’ın ölüm yıldönümü vesilesiyle yapacağını söyledi açıklamada, bu utanç verici savrulmaya son verecek mi?” diyerek bitirdi.

İşte Ahmet İnsel’in o yazısı:

BEYİNDEKİ TORTULAR DİLE VURUNCA

Büyük toplumsal çalkantı dönemlerinde, o güne kadar dile pek getirilmeyenler, aklın bir köşesinde dönen ama açıkça söylenmesi uygun olmadığı için susulanlar ortalığa dökülür. Yaşanan şaşkınlık, ortalığı birdenbire kaplayan toz duman içinde, aklın dili denetlemesi zorlaşır. Toplumların insanlık namına utanılacak cepheleri, sadece korkulardan beslenmeyen ırkçı damarlarda birikenler, önlerindeki setleri yıkar, dile hâkim olur. Bazen bu dilde kalmaz, maalesef eyleme de döner.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Bese Hozat’ın Paris’te Sakine Cansız cinayetinin yıldönümünde yaptığı açıklama, bu kafa karışıklığının nereye gidebileceğini gösteriyordu. Hozat, “Türkiye’de resmi devletin dışında bir de oluşan paralel devletler vardır. Mesela Gülen cemaati paralel bir devlettir. İsrail lobisi, yine milliyetçi Ermeni ve Rum lobileri paralel birer devlettir. Paralel devletlerin birbiriyle ortaklaştığı ciddi bir çıkar ilişkisi vardır” dedi. Solda, demokrat çevrelerde, insan hakları mücadelesini kararlılıkla yürütenlerde haklı olarak şok etkisi yarattı.

HDP Eşbaşkanları vakit geçirmeden ırkçı kokular taşıyan bu sözleri eleştirdiler. Kendilerini tebrik etmek lazım çünkü görünen o ki, bu sadece bir PKK yöneticisinin akıl tutulması sonucu oluşmuş bir dil sürçmesi değildi. BDP sessiz kaldı ama başka bir KCK Yürütme Konseyi Üyesi Rıza Altun, iki gün sonra yoldaşının sözlerini, altını çizerek tekrarlamaktan geri kalmadı. Fırat Haber Ajansı’na verdiği ve Sakine Cansız’ın yaşamını, mücadelesini anlattığı uzun söyleşide şöyle diyor: “Bugün Türkiye’de yaşanan kaosa baktığımız zaman devlet içerisinde Önderliğin de sık sık vurguladığı lobilerin var olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Ermeni lobisi, Yahudi lobisi, Rum lobisi vardır. Bu lobiler bizzat Türkiye’de devlet içerisinde yuvalanmışlar. Devlet içerisinde etki yapabilecek lobi düzeyindedirler. Bu lobiler Kürt sorununun bu şekliyle çözülmesini kendi politik çıkarları için çok uygun görmüyorlar.”

Rıza Altun nasıl bir dünyada yaşıyor, bilgi kaynakları nedir bilmiyoruz ama Türkiye’de devlet içine yuvalanmış, devlete etki yapabilecek düzeyde Ermeni, Rum ve Yahudi lobilerinin varlığından bahsediyor olması, eğer dediğine gerçekten inanıyorsa, akıl sağlığından şüphelenmeyi gerektirir. Taşı sadece ona atmayalım. Türkiye’de geniş bir Türk milliyetçisi kesim de buna inanıyor veya inanır gibi yapıyor. Şimdi özgürlükçü olduğunu iddia eden Kürt siyasal hareketi içinde de buna inananlar olduğunu hayret ve dehşetle müşahade ediyoruz.

Yüksekova Haber gazetesinin internet sayfasında 9 Ocak tarihli ve Nimetullah Atal imzalı bir yazı yer aldı. Milliyetçi hezeyanın Kürt cephesinde nasıl yankılandığının somut işaretlerinden biri bu yazı. HDP’nin ılımlı eleştirisini bile ‘Öcalan ve devlet arasında yürütülen sürecin iyi kavranamadığının ispatı’ olarak gören ve şovenist-ırkçı sularda kulaç atan bu zat, sonuçta Bese Hozat’ın Öcalan’ın dile getirdiklerinin tekrarı olduğunun altını çiziyor. “Bese Hozat üzerinden geliştirilmek istenilen linç kültürü, Ermeni çevrelerin ırkçılığa varacak söylemleri Kürtlere bakış açısının dışa vurumudur” diyerek, mazlumluk kalkanının arkasına sığınmaya çalışıyor.

Bağnazlıkla cehaletin ürünü müdür bu söylenenler, yoksa başka akli meleke eksikliklerinin mi? Kişiye göre durum değişiktir herhalde. Ama şimdi ortaya bir başka kaset iddiası atıldı. Cansız’ın katil zanlısının bir MİT görevlisiyle yaptığı, kendisinin kayda alıp, başına bir şey gelirse açıklaması için bir akrabasına verdiği iddia edilen bir kayıt bu. Kayıtta uzun uzun Cansız’a ve başka üç kişiye yönelik cinayet planları tartışılıyor. Bu ses kaydı da sahte olabilir elbette. Üç Kürt kadının Paris’te katledilmelerinin barış sürecini engellemek isteyenler, KCK operasyonlarını yapanlar olduğu iddiasını çürütmek ve işi MİT’in üzerine yıkmak için üretilmiş bir sahte kaset olabilir elbette. Çünkü Kürt çevrelerinde cinayetin MİT tarafından yapılmış olabileceği iddiasına karşı verilen yanıt, “Öcalan’la barış süreci görüşmeleri yürüten MİT neden bu suikasta karışsın?” idi. Ama takdir etmek gerekir ki, Türkiye devletinin içinde etkin Rum, Yahudi ve Ermeni lobileri yerleşmiştir iddiasından en azından biraz daha gerçekçi son ses kasedinin ortaya attığı iddia. Ya da belki MİT’i de bu lobiler yönlendiriyordur, ne dersiniz!

Ağzından çıkanı kulağı duymamanın, rüya yorumuna yatar gibi siyasal analiz yapmanın insanı hangi sulara götüreceği belli olmaz. Dünyayı bütünüyle kendi merkezinden görmenin dar görüşlüğüne ve sığlığına, on yılların milliyetçi tornasının beyin kıvrımlarında bıraktığı tortu ilave olunca, ortaya çıkan manzara bu.

Bakalım ‘Önderlik’, Hrant’ın ölüm yıldönümü vesilesiyle yapacağını söyledi açıklamada, bu utanç verici savrulmaya son verecek mi?