Nuray Mert, ”Kürtlerin 'biz on katını yapıyoruz bize hiç kamera gelmiyor' diye sorgulaması lazım" dedi…

 

İSTANBUL - Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) düzenlediği forumda konuşan Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, "Bizi bekleyen çok çetin süreçte Türkiye'nin batısında yeni hareket imkanı kazanabiliriz" dedi. Yazar Aydın Çubukcu ise, Ortadoğu'nun birleştirici gücünün her halkla yakından bağları olan Kürtler olduğunu söyledi.

 

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Taksim Hill Otel'de, "İstanbul Ortadoğu Forumu" başlıklı bir forum düzenledi. Çok sayıda aydın, akademisyen ve yazarın katıldığı forumda, Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler ile Türkiye ve Ortadoğu arasındaki ilişkiler tartışıldı. Forumun açılış konuşmasını BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü yaptı.

 

"YA HİÇ BAHAR GELSİN İSTEMİYORUM"

Kürkçü konuşmasına neden böyle bir forum yaptıklarını ifade ederek başladı. "Hakimiyet sağlamak için mücadele eden emperyalistlerin adlandırdığı Ortadoğu'nun içindeyiz" diyen Kürkçü, soğuk havaya rağmen ılık bir hava olduğunu, ilk cemrenin yarın havaya düşeceğini sonrasında bahar geleceğini söyledi. Kürkçü, Mersin'de kendisine kadınlardan birinin, "Ya hiç bahar gelsin istemiyorum" dediğini belirterek, "Anladığım şey şu; bahar gelecek ve savaş başlayacak. İşte bu forumun amaçlarından biri bunu engellemek" dedi.

 

‘TÜRKİYE, BOP’UN BİR PARÇASI’

İçinde bulunduğumuz coğrafyanın savaş koşullarını belirlediğini kaydeden Kürkçü, Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) aslında çok daha geniş ve rasyonel nedenleri olduğunu anlattı. "Bu BOP projesi aslında Arap devrimleri sürecini çalmak ve yeni raya sokmak açısından önemli bir inisiyatif edindi ve Türkiye de bu inisiyatifin parçası" diyerek Türkiye'nin Ortadoğu'daki rolüne değinen Kürkçü, "Bu inisiyatifte iki şık çıktı. Birincisi komşularla sıfır sorun stratejisi, bu çerçevede Kürt meselesine de hem ABD ile hem de komşularla ilişkilerin elverdiği ölçüde yeni düzen kazandıracaktı, Oslo görüşmeleri de bunun parçasıydı. Arap devrimi baştan aşağı bazı stratejileri değiştirince biz de kendimizi Arap devrimi meselesinin içinde bulduk" değerlendirmesinde bulundu.

 

‘BARIŞ SÜRECİ YENİDEN HAREKETLENDİRİLİR Mİ?’

Kürkçü son olarak, "Bu KCK operasyonları ile sınır ötesi bombardımanlarla alevlendirilen çatışma sahnesindeki en önemli mesele Türkiye'nin Kürt özgürlük hareketi ve Arap devrimi ile kendisini geniş Arap coğrafyası içinde bulması" diyerek, "Burada bu forumu yaparken kendimizi de anlamaya çalışacağız. Şimdi sıkışmış gibi görünen barış süreci yeniden hareketlendirilir mi? Halkların Demokratik Kongresi olarak bizi bekleyen çok çetin süreçte Türkiye'nin batısında yeni hareket imkanı kazanabiliriz. Burada söz alacak olan herkes kendisini HDK'nin parçası sayabilir" dedi.

 

‘KÜRTLER ORTADOĞU’DAKİ HALKLARI BİRLEŞTİRECEK’

"Ortadoğu Nereye Gidiyor?" başlıklı forumun ilk oturumunda, ilk olarak yazar Aydın Çubukcu konuştu. Ortadoğu'nun her hareketinin Türkiye'yi ilgilendirdiğini ve giderek Türkiye'ye yaklaştığını ifade eden Çubukçu, Ortadoğu'nun sınırlarının yeniden çizilmek istendiğini söyledi. Sadece olayların gidişine değil bu olayların içinde yer alan politikaların ve grupların neler yapmak istediklerine de bakmak gerektiğini ifade eden Çubukçu, "Türkiye'de Kürt sorunu pek çok şeyi belirlediği gibi Ortadoğu ile ilişkileri de belirleyen bir sorun. Buradan çözüme bakmak gerek. Bir İranlı Dışişleri Bakanı bana, 'Kürtler, Türkleri, Arapları birleştirecek bir halk. Ortadoğu'nun birleştirici gücü her halkla yakından bağları olan Kürtler olacak' demişti. Bu sözün doğru olduğunu düşünüyorum. Biz eğer, 'halkların birleşik Ortadoğu'su' diye bir ideale sahipsek, her ülkede ciddi bir şekilde mücadele eden Kürtler burada önemli bir rol oynayacak. Türkiye'ye bakacak olursak, hangi sorunu konuşursak konuşalım Kürt sorunu karşımıza çıkıyor" değerlendirmesini yaptı.

 

‘DİYARBAKIR’DA ÇOK TAHRİR OLDU’

Yazar Nuray Mert, Arap devrimleri denen sürece ilişkin şu değerlendirmede bulundu: "Ben Arap yarımadasındaki gelişmelerin, demokratik bir devrim olduğuna katılmıyorum. Arap Baharı veya Arap devrimleri diye takdim edilen hareketlere baktığımızda toplumsal dinamiklerin baskılandığı, sürekli ertelendiği toplumsal siyasal bir hal içindeler."

 

Arap halklarının ilk defa sokağa çıktığını, sesini duyurma imkanı bulduğunu ve hatta kontrolü ele geçirmeye yani kaderlerini kendilerinin tayin etme fikrine ilk defa imkan bulduğunu söyleyen Mert, "Ama seyri, hiç de siyaseti kendi ellerine almak isteyen toplumsal bir dönüşüm tablosu sunmuyor" dedi. "Devrimin ellerinden çalındığı söyleminden bahsetmiyorum" diyen Nuray Mert, ekledi: "Açıkçası çalınacak bir şey var mıydı diye düşünmek lazım."

 

"Arap Baharı'nda bile bunlara El Cezire devrimi deniyor" diyen Mert, "Bir toplumda bir hareket ortaya çıkınca hemen dünya çapında dikkatler oraya yönelmiyor. Ülkeyi yönetenlere 'bir dakika sen ne yapıyorsun' denilmiyor” dedi. Mert, hiçbir hareketin, toplumsal kıpırdamanın dünyanın ilgisini çekmediğini bunu en çok da Kürt sorunundan bildiğimizi söyledi.

 

Medyanın, "Diyarbakır'da neden ‘terör’ oldu da, ‘Tahrir’ olmadı" diye yazabildiğini ifade eden Mert, "Diyarbakır'da bir sürü Tahrir oldu ama hiçbirine kamera falan gelmedi. Kürt medyasında bile temenniler üzerine yazılar çıkıyor. En çok da Kürtlerin basın yayın organları bunları sorgulamalı. Ama onlar da bu tarz üzerinden ilerlemiyor. Küçücük çocuklar hapishanelerde, neden bunlar gündeme getirilmiyor" diye sordu.

 

Kürt siyasal çevrelerinin Arap baharı analizini doğru bulmadığını kaydeden Nuray Mert,”Kürtlerin 'biz on katını yapıyoruz bize hiç kamera gelmiyor' diye sorgulaması lazım" dedi.

 

Mert, Arap dünyasında "her şey emperyalistlerin işi, bütün kötülüklerin anası İsrail" şeklindeki anlayışı da doğru bulmadığını dile getirdi, bunun uyuşturucu gibi işleyen, apolitikleştiren bir yaklaşım olduğunu kaydetti. Mert, "Daha aktif politik bir hamlenin yapılmış olması olumlu bir şey olurdu" dedi.

 

Baas rejiminin öncesinde bittiğini, ideolojisinin Arap baharından önce öldüğünü savunan Mert, bu rejimin Mübarek, Esad gibi kişisel diktatörlere döndüğünü söyledi.

 

Mert, Kürtlerin Suriye muhalefetine neden katılmadığı eleştirilerine karşılık ise sadece Hür Suriye Ordusu'nun muhalefet olarak görüldüğünü, ancak Suriye'nin çok köklü, bedeller ödemiş muhalif gruplarının dahi Hür Suriye Ordusu'na karşı olduğunu söyledi. Mert, "Hür Suriye Ordusu, muhalifler tarafından sorunlu bulunan, anlaşılmayan bir grup" dedi. Mert, Kürtlerin bu muhalefete katılmamasının, karalamak için bahane yapıldığına işaret etti.

 

"Suriye'deki Kürtlerin bu konudaki tereddüdünden batı dünyası çok rahatsız" diyen Mert, "Türkiye'de şöyle bir karşılığı da var. 'Demokrasi mücadelesine niye katılmıyor falan. Suriye Kürtleri Esad'ın yanında yer alıyorlar. Zaten PKK'nin şu komutanı Suriye asıllı" gibi karalamalar var. Türkiye'de zaten bunu böyle algılamaya uygun bir söylem var. O çerçevede bakmak hatalı olur. Fırsat bu fırsat, 'Kürtler niye buna katılmıyor' demenin çok fazla bir anlamı yok. Kürtlerin etnik çizgide davrandığını işaret etmenin, konuyu anlamamızı engelleyen ve itham edici bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum" diye konuştu. (ANF/ETHA)