20 yıl önce gözaltında kaybedilen Efeoğlu'yla ilgili soruşturma özel yetkili savcılık ve Şişli Savcılığı arasında gidip geliyor, dosyayı iki savcılık da almıyor. Avukat Aslan dosyanın zamanaşımına uğramamasına çalıştığını söylüyor.

 

Ayça SÖYLEMEZ / Bianet

 

Gözaltında kayıp soruşturması özel yetkili savcılıkta açıldı ve "örgüt yok" denerek Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Şişli "örgüt var" dedi, dosyayı geri yolladı. Özel yetkili savcılık ise örgüt olmadığı konusunda ısrar ederek dosyayı yine Şişli'ye gönderdi.

 

Üniversite öğrencisi Ayhan 25 yaşındayken, 6 Ekim 1992'de gözaltına alındı, kaybedildi.

 

Eski Özel Harekatçı, Susurluk hükümlüsü Ayhan Çarkın, katıldığı birçok katliamla birlikte Mart 2011'de Ayhan'ın gözaltında işkenceyle öldürüldüğünü, cesedini de kendisinin gömdüğünü itiraf etti.

 

Bu sözlerin ardından bir yıl önce başlatılan soruşturmada ise hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Soruşturma dosyası savcılıklar arasında gidip geliyor. Gerekçe ise olayda "örgüt olup olmadığı" konusundaki anlaşmazlık.

 

Özel Yetkili Savcı Hakan Karaali de Şişli Cumhuriyet Savcılığı da aynı şeyi söylüyor: "Bu soruşturmaya bakmak benim görevim değil."

 

"CİNAYET DEĞİL İNSANLIK SUÇU"

Efeoğlu ailesinin avukatlarından Oya Aslan, dosyanın zamanaşımından düşmesi için çaba gösterildiğini belirtti.

 

"Gözaltında kayıpların, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 77. maddesi uyarınca soruşturulması gerekir. Bu maddede, insanlık suçlarında zamanaşımının işlemeyeceği belirtiliyor."

 

Aslan, Çarkın'ın ya da birkaç polisin bir araya gelip keyfi olarak cinayet işlediklerine inanmanın mümkün olmadığını belirtti. O dönemde onlarca gözaltında kayıp vakası olduğunu söyleyen Aslan, bu cinayetlerin emir-komuta zinciri içerisinde, planlı şekilde işlendiğinin bilindiğini ifade etti.

 

27 Ekim 1991'de gözaltına alınan ve kaybedilen Hüseyin Toraman ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan hazırlık soruşturması, olayın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle düşmüştü.

 

SORUŞTURMA DOSYASI TENİS TOPU GİBİ

Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Karaali, Çarkın'ın ifadelerinin ardından 23 Mart 2011'de soruşturma başlattı.

 

Savcı, eski polis şefi Şefik Kul, ölen polisler Baki Avcı, Ahmet Sakarya'nın da aralarında bulunduğu bazıları emekli 13 polisi de soruşturmaya dahil etti.

 

Efeoğlu ile birlikte yine Çarkın'ın öldürdüklerini itiraf ettiği Hüsamettin Yaman ve Soner Gül ile ilgili soruşturma bir gün sonra görevsizlik kararıyla Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi.

 

Dosyayı inceleyen Cumhuriyet Savcısı Ayhan Bedirhan, kamu görevlilerine isnat edilen eylemin, "Ergenekon ve Susurluk terör örgütü kapsamında suç işleme eylemi olduğuna" dikkat çekti. 2 Şubat 2012'de dosyayı yeniden özel yetkili savcılığa gönderdi.

 

"ÖRGÜT DELİLİ" BULUNAMADI!

Savcı Karaali'ye 1 Mart 2012'de ifade veren şüpheli polisler, suçlamaları kabul etmedi.

 

İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü de savcılığa, "şüphelilerin Susurluk/Ergenekon örgütü içinde faaliyette bulunduklarına dair somut delil elde edilemediğini" bildirdi. Savcı Karaali, "cinayetlerin bir örgüt tarafından işlendiğine dair delil elde edilemediğini" belirterek 6 Mart'ta yeniden görevsizlik kararı verdi.