İstanbul’da 15 yıllık bir aşçı; İsmail Erdoğan, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile mesleklerinden ihraç edilen ve buna karşı açlık grevi eylemi yaparken tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’ya destek vermek için süresiz açlık grevine başladı.

Günlük hayatındaki rutinlere devam ederek açlık grevini sürdüreceğini söyleyen Erdoğan, “Çalışmayacak duruma geldikten sonra bir mekan tercihim olacak” diyor.

Gülmen ve Özakça’nın taleplerinin karşılanması için bu yolu seçtiğini dile getiren Erdoğan, “Gülmen ve Özakça grevlerini nereye kadar götürüyorlarsa bende o kadar devam edeceğim” diyerek kararlılığını ortaya koyuyor.

Gazete Karınca'da yer alan habere göre İsmail Erdoğan açlık grevine başladığını sosyal medya hesabında kaleme aldığı şu yazıyla duyurdu:

"Aşçıyım Ben

Yemek pişirerek kazanıyorum hayatımı… Tanış olanlar bilir çok da seviyorum işimi… Sizin en iyi film, resim, fotoğraf, şarkı hangisi diye düşündüğünüz saatlerde ben hangi malzemeleri yan yana getirip pişirsem en iyi lezzeti yakalarım diye düşünüyorum.

Yemek pişirmeyi gerçekten çok seviyorum, çünkü benim için pişirdiğim lezzetin aç karınla masaya oturup tattığı ilk lokmada mutlu olmuş yüzlerde görmenin kıymeti hiçbir şeyle mukayese edilemez!

Yemek yemeyi, yemek pişirmek kadar seviyorum.

Günlerdir yediğinden içtiğinden utanan bir insan olarak yazıyorum bu satırları. Günlerdir Ankara’nın Yüksel Caddesi bir yumru boğazımda. Günlerdir Kemal Amca, Nuriye ve Semih’i anımsamadığım zamanlar sınırlı… Günlerdir boğazımdan geçen her lokma bir utanç vesikası. Biz bu değiliz, biz bu olmamalıyız diye figan ediyorum kendi kendime.

Günlerdir, katıldığım en kalabalık gösteri 50 kişiden ibaret. Her gece yatağa girdiğimde bizi bu kadar aciz kılan, bizi bu kadar yalnızlığımıza mahkum eden çaresizlik halini kırmamızı sağlayacak bir sihirli değneğe sahip olmayı diliyorum, lakin nafile…

Neverland değil bu ülke, yok öyle bir değnek ve ben de sihir yapabilme meziyetinden yoksun bir ölümlüyüm işte herkes gibi. Keşke bir sihirli sözcükle yahut dokunuşla değiştirebilseydim her şeyi.
Yapamadığım için güceniyorsam eğer, Nuriye ve Semih için, ülkem için güceniyorum. Vicdandan ve ahlaktan yoksun bir iktidarın elinde can çekişen insanlığımız için güceniyorum!

Şu zulme gözlerini kapatan, eyvallah eden vicdan ve haysiyet sahibi insanların çaresizliğine güceniyorum. Kanıma dokunuyor otuz kişilik, elli kişilik gruplar halinde sokaklara çıkmak.

Nuriye ve Semih ölmesin, yahut zorla beslenerek sakat bırakılmasın istiyorum! Mevcut sokak hareketi bunun önüne geçebilecek güce sahip değil, bu yüzden Nuriye ve Semih’in talepleri kabul edilene kadar ben de süresiz açlık grevine başlıyorum.

Açlık grevine ilkesel olarak karşı olan bir insan olarak yapıyorum bunu. Ayrıca açlık grevine karşı olup da Nuriye ve Semih’e ses olmaktan imtina eden eden herkesi bu kararımı sorgulamaktan men ediyorum! Söyleyecek sözü olan sözünü sokağa çıkıp devlete söylesin. Zira şu saatten sonra elimden başkaca bir şey gelmediğine ikna olduğum için Nuriye ve Semih’in açlığına da mahpusluğuna da ortak oluyorum. Ölümse ölüm, hapishaneyse hapishane. Ne ölüm ne de kapatılmak korkusu bu zulmü seyretmekten daha ağır olamaz.