101 kişinin hayatını kaybettiği Ankara Gar Katliamı’na ilişkin 36 kişi hakkında açılan davanın ikinci duruşması bugün Ankara Adliyesi'nde görülüyor.

Duruşma salonunda robokop Jandarmalar yine sanıkların önünde dizildi.

Adliye içerisinde çok sayıda çevik kuvvet konuşlandırıldı.

Salon bugün de 10 Ekim'de hayatını kaybedenlerin aileleri ve Emek ve demokrasi güçleri duruşmayı takip etti.

10 Ekim Katliamı davasının ikinci gününde verilen aranın ardından duruşma Sanık Yakup Şahin’in savunmasıyla başladı.

Şahin’in konuşmasından önce, patlamada yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Güney Doğan’ın babası Mustafa Doğan, “Bizim canımız yanmış. O alçaklara söyleyecek sözümüz vardı. Benim canım gitti. Benim oğlum üniversitede okuyordu” diye bağırdı. 
 
Daha önce itirafçı olduğu belirtilen ancak duruşmada verdiği ifadede polislerin kendini kandırdığını söyleyen Sanık Yakup Şahin, “3-5 ay yatıp çıkacaksın, dediler. O ifadeyi verdim. Verilen ifadenin hiçbir gerçekçi değeri yoktur. 20 sayfa okuyacağım. Orada da anlayacaksınız. Şimdiye kadar hiç  illegal örgütlere ilgim yoktur. Ben hayatım boyunca ailemden 1 hafta bile ayrılmış değilim” dedi.
 
Mağdur avukatlarının itirazına rağmen kağıda yazılı savunmayı okuyan Şahin, "Ben bu yaşıma kadar dini, dili, ırkı diye ayırmadım. İslami yaşamı tercih ettiğim zaman vardı. Ama kimseye bağlı kalmadım. Boş iddiaların içini doldurmaya kalksanız işiniz boşa düşer. Koskoca cumhurbaşkanı bile “Allah bizi affetsin, bizi kandırmışlar” diyor. Beni de Halil kandırmış. Ben ekmek parası derdine düşmüştüm" diye konuştu.
 
POLİSLE SELFIE ÇEKTİRMİŞ

Sanık Yakup Şahin'in ifadesinin devamı şöyle:
 
"Halil bana, 'Asker kaçağı arkadaşım var evli barklıdır, onu kaçıracağız' dedi. 'Sen Ankara'ya önden git, sıkıntı olursa haber ver' dedi.Halil'in sadece işçisi olarak emrinde çalıştım. Örgütsel olarak bir şey yapmadım. Patronum olduğu için söylediği her şeyi yaptım. Ben önden kontrolcü olarak geldim. Yolda iki kere durduruldum ama GBT sorgusu yapıldı ve geçtim. Sonra bir yerde buluşup mola verdik.
 
Yolda benim işim bitti, beni gönderdi. Ben bir otele gittim, sonra yeğenime arabayı verdim o gezdi ben dinlendim.Yeğenimle Antep'e döndük. Ben arabamı Halil'e bırakmıştım, Yunus'la benim arabamı yollamış. Arabamı aldım. İçinde el bombası vardı.El bombası arabada dolaşmasın diye eve koydum Urfa'ya babamlara gittim. Alındığımda evde uyuyordum. Sivil polisler beni aldılar ama nezarete götürmüyorlar. Çay içtikleri yere götürdüler. Uyuşturucu içmiştim ondan alındığımı sandım.
 
Polisler bana eline sağlık birkaç da çocuk ölmüş ama önemli değil deyip güldüler. Benimle selfie çektirdiler. Bombadan aldıklarını sonra öğrendim. Sonra beni başka bir yere götürüp çırılçıplak soyup kötü şeyler yaptılar. Halil'in nerede olduğunu sorup, "Halil bulunmazsa bütün suç sana kalır .O seni kullanmış sen de bir şeyler uydur suçu ona at" dediler. Sabah benimle alınanları sordum onlara bir şey yapmamışlar. Ben Ankara'ya gelir gelmez hemen sorguya alındım. Meseleyi onlara da anlattım. Bana çok işkence yaptılar dayanacak gücüm kalmadı. Kimseyi bulamadıkları için bizi fail yaptılar.
Ben gidip Birecik'ten 10 torba Halil için gübre aldım. Bana gübrenin sarımsak için olduğunu söyledi ve aldım."

Sorgunun ardından mahkeme heyeti, duruşmaya yarın 10:00’da devam etmek üzere ara verdi.

(Kaynak: Evrensel)