Antep 15'inci Asliye Ceza Mahkemesi, anadilinde savunma yapmak isteyen Zekeriya Tekin'in savunmasını tutanaklara, “Susma hakkını kullandı” diye geçirdi.

Antep’te Zekeriya Tekin isimli yurttaş sosyal medya aracılığıyla "Cumhurbaşkanına hakaret etmek" iddiasıyla Antep 15'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. 21 Aralık’ta görülen ilk duruşmaya avukatı ile birlikte katılan Tekin, savunmasını anadili olan Kürtçe yapmak istedi. Mahkeme heyetinin Kürtçe savunmaya onay vermemesine rağmen Tekin Kürtçe savunma yaptı.

Savunmayı tutanağa geçmeyen mahkeme heyeti, “Sanığın savunmasında Türkçe savunma yapması istenmesine karşın Türkçe olmayan bir dilde bir şeyler söylediği anlaşılarak sanığa Türkçe savunma yapması gerektiği, aksi takdirde susma hakkını kullandığı şeklinde savunmasının değerlendirileceği ihtarı ile sanıktan tekrar soruldu. Sanığın Türkçe dışında bir dilde konuşmaya devam ettiği, anlaşılmakla sanığın bu talebinin susma hakkını kullanmak olduğu değerlendirildi” ifadelerini geçti. 

KÜRTÇEYE TERCÜMAN YOK

Sanığın anadilde savunma yapma hakkının CMK’nın 202’nci maddesinde açık bir şekilde belirtildiğini ifade eden Tekin’in Avukatı Adnan Erol da, “Antep’te Suriyeli şüpheli ve sanıkların iyi derece Türkçe bilmelerine rağmen yine de Arapça bilen tercüman bulundurma cömertliğini gösteren mahkemeler ve emniyet, ‘Ben Kürtçe konuşmak istiyorum’ diyen bir müvekkile karşı bu cömertliği göstermiyor” dedi.

Anadilde savunma hakkının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de yer aldığını hatırlatan Erol, “Müvekkilimin savunma hakkı ve adil yargılanma hakkı tercüman atanmayarak ihlal ediliyor. Gelecek celse tercümanla savunma alınmasını talep ediyoruz” diye ifade etti. 

TÜRKÇE BİLİYORSA KÜRTÇE SAVUNMA YAPAMAZ!

Mahkeme heyeti Tekin ve Erol’un bir sonra ki celsede tercüman bulundurulması talebini, “sanığın soruşturma aşamasında Türkçe olarak savunma yaptığı, Türkçe bildiği anlaşılmakla birlikte talebinin reddine” kararı verdi.

‘DEVLETİN HÂKİMİ KANUNU TANIMIYOR’

Mahkeme heyetinin tavrını değerlendiren Erol, anti- demokratik uygulamalar ve KHK’ler ile oluşturulan hukuksuz ortamın mahkemelere de sirayet ettiğini belirtti. 

Müvekkilinin Türkçe dışında bir dilde savunma yapma talebinin görmezden gelindiğini söyleyen Erol, “Yine 80, 90’lar döneminde ki devletin, ‘Bilinmeyen dilde konuştu’ tavrı devam ediyor. Nasıl insanları kelepçeyle hâkim karşısına çıkartamıyorsan, bir sanık veya şüpheli ‘Ben kendimi Türkçe dışında farklı bir dilde ifade etmek istiyorum’ dediği anda hâkimin ‘Soruşturma aşamasında Türkçe konuştun. Sen Türkçe konuşmaya devam et’ deme hakkı yoktur. Bu, hâkimin takdir yetkisini aşan bir durumdur. Anlayacağınız devletin hâkimi, devletin kanununa muhalefet ediyor” diye konuştu.

Kaynak: Mezopotamya ajansı