Özgür Gündem yazarı Veysi Sarısözen, gazetenin bugünkü sayısında yayınlanan “Bu defa ‘oyun’ oynamayın Türkiye yıkılır Suriye olur” başlıklı köşe yazısında hükümetin sokağa çıkma yasaklarıyla, “Güney sınırından Kürtleri çıkarıp Arapları yerleştirerek bir “Arap Kuşağı” oluşturmayı”, bununla da “Rojava’yı hem güneyden hem de kuzeyden kuşatıp yok etmeyi” amaçladığını yazdı. 
 
“Barış masasının devrilmesiyle örgüt sınırsız bir şiddet kullanma oyununa mecbur edildi” diyen Sarısözen, bununla “örgütün uluslararası saygınlığının yok edilmesi, içerideki müttefiklerinin zayıflatılması ve sivil tabanının korkutulup örgütten uzaklaştırılmasını amaçlandığını” iddia etti. 

Sarısözen’in yazısından öne çıkanlar şöyle:

“Silahla olmaz” diyenler, akademisyenleri “bildiri yazdıkları ve savundukları” için tutukluyor. “Silahsız HDP’li ve DBP’li il, ilçe eşbaşkanlarına karşı” siyasi soykırım uyguluyor. Öldürdüğü Kürdün cesedinin üzerinden tankla geçiyor, öldürdüğü kadını çıplak teşhir ediyor; esir ettiği kürdü çırıl çıplak soyup, medyanın önüne fırlatıyor, Cizre’yi yıkıyor, Silopi’yi mahvediyor, Nusaybin’i topa tutuyor, Sur’u, yani Amed’in “kalbini” ortadan kaldırıyor.

Kürt kamuoyu “nefretle” dolup, taşıyor.

Ölüm sıradanlaşıyor.

“Ölmek ve öldürmek” artık yaşamanın formülü haline geliyor.

Bir iktidar bunu neden yapar?

Amacı ne olabilir?

Amacı, örgütü “sınırsız şiddete” mecbur etmek. “Kızılay’larda canlı bombalarla siviller havaya uçurulsun” ki, Batıdaki “öfkeyi” başkanlık rejimiyle diktatörlüğe geçmek için “seferber edeyim” zihniyeti. Örgütü “sınırsız şiddete mecbur edeyim” ki, onun uluslar arası saygınlığını yok edeyim, içerideki müttefiklerini zayıflatayım, onun sivil tabanına öyle bir korku salayım ki, o tabanın bir kısmını ondan uzaklaştırayım” hesabı...

Sonra?

“Örgüt öylesine amansız bir şiddet uygulasın ki, benim bu şiddete karşı yapacağım, çok daha katmerli şiddeti herkes onaylamak zorunda kalsın, örgüt Kızılay’da patlasın ki, ben de Şırnak’ı, Nusaybin’i, Cizre’yi, Amed’i, Silopi’yi, Kızıltepe’yi, tüm Güney sınırı boyunca ne kadar il ve ilçe varsa hepsini “Kürtlerden temizleyeyim”, yerlerine Arap yerleşim bölgeleri inşa edeyim, Rojava ile Kuzey Kürdistan arasına yarın 5 milyona çıkacak olan “mültecilerden” oluşan bir “Arap kuşağı” yerleştireyim. Sonra dönüp Rojava’yı hem Kuzey’den, hem de Güney’den kuşatıp, adım adım yok edeyim...”