Barış sürecinin AKP'nin insafına bırakılmayacak kadar değerli bir süreç olduğunun altını çizen Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, "Devletli değil toplumsal barış" şiarıyla 12 Mayıs'ta Ankara'da yaptıkları kurultaydan sonra önemli kararlar aldıklarını ve sürecin öncüsü olarak hareket edeceklerini ifade etti. Geçmez, Reyhanlı ziyareti başta olmak üzere barış mitingi, bölge toplantıları, toplumsal barışı anlatan panel ve konferanslar ile bu sürece katılacaklarını dile getirdi.

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, 12 Mayıs'ta Ankara'da "Devletli barış değil toplumsal barış" şiarıyla düzenledikleri kurultayda çok önemli kararlara imza attıklarını belirterek bu konuda DİHA'ya değerlendirmelerde bulundu. 584 Alevi örgütü ile birlikte kurultaylarını gerçekleştirdiklerini ve Alevilerin yüzde 90'ının destek verdiği bir kurultay olmasının önemine işaret eden Geçmez, kurultayda alınan kararların yaşam bulmasının çok önemli olduğunun altını çizdi.

'BARIŞ PROGRAMI ÇOK YOĞUN'

Geçmez, kararlarının salonda kalmayacağını bunun bir toplumsal karşılığının olacağını ifade etti. Salı günü Reyhanlı'yı ziyaret edeceklerini dile getiren Geçmez, İstanbul'da gayrimüslimlerle yapacakları toplantının yanı sıra barışı anlatan bölge toplantıları düzenleyeceklerini, çatışmanın olduğu bölgelerde incelemeler gerçekleştireceklerini, kurultay sonuç bildirgesinin bildiri şeklinde yaygın bir dağıtımının yapılacağını, Avrupa Parlementosu'nı ziyaret edeceklerini ve TBMM'de grupları olan siyasi partiler ile görüşeceklerini açıklayarak, "Bunların içinde en önemlisi de henüz düşünce aşamasında olan ve Ankara, İstanbul ya da İzmir'de -hangi şehirde yapacağımız henüz belli değil- bir barış mitingi yapmayı hedefliyoruz" dedi. Geçmez, ayrıca gazeteciler, akademisyenler ve yazarlarla da ayrı ayrı toplantılar yapacaklarını kaydetti.

'BARIŞIN ELÇİLERİ ALEVİLERDİR'

Alevilerin net bir şekilde kurultayda taleplerini dile getirdiğinin altın çizen Geçmez, barış duygularını güçlendiren en büyük gücün barışa ve insan haklarına temel önceliği veren inanışları, felsefeleri olduğunu kaydetti. Alevilerin çatışmaların bitmesi konusunda net bir tavra sahip olduğunu belirten Geçmeş, bunu son yıllarda güçlü bir şekilde dile getirdiklerini ifade etti. Devletten gelen her eylemin Alevilere zarar verdiğini söyleyen Geçmez, "Alevilerin içinde yaşadığı bir devlet bir topluluk var. Haliyle her eylem kendi tabanımızı etkiliyor. Güçlü bir devlet refleksi var. Demokratik Alevi hareketi zaman zaman yapmış olduğu etkinliklerde çok net bir şekilde barışın elçilerinin Aleviler olması yönünde mesajları verdi" dedi. Alevilerin barışla ilgili kaygılarının normal karşılanması gerektiğini ama bunun barış karşıtlığı olmadığına işaret eden Geçmez, bunun böyle gösterilmesinin doğru olmadığını dile getirdi.

'TOPLUMSAL YÜZLEŞME KAÇINILMAZ'

Toplumsal yüzleşmenin kaçınılmaz olduğuna vurgu yapan Geçmez, "Toplumsal yüzleşme kaçınılmaz bir şeydir. Aleviler sürekli toplumsal bir yüzleşmeden bahsediyorlar. Sorunu sadece güvenlik konsepti olarak ele almanın Türkiye'ye bir şey getirmeyeceği ortada. Daha önce yapılan şeyler toplumu geren şeyler oldu. Ne devlet ne de Kürt Hareketi bunu aşan bir şey yapamadı. Bunun toplumsal bir barışa dönüşmesi gerekiyor. Bunun toplumsal bir barışa dönüşmesi için herkesin avucundakini ortaya döküp geçmişiyle yüzleşmesi gerekiyor. Alevilerin talebi budur. Yoksa Kürt halkının taleplerini isteklerini reddedecekler diye bir şey yok. İşte 3. Büyük Kurultay'da çok net bir şekilde mesela 'Anadilde eğitim haktır' denildi. Ve Kürt halkının yanında olduğumuzu açık deklare ettik" dedi.

'ALEVİLERİN KAYGILARI VAR AMA SÜRECİN ÖNÜNDE ENGEL DEĞİL'

Kurultaya Demokratik Alevi hareketinin yüzde 90'ına tekabül eden bir katılımın olduğuna ve 584 Alevi örgütünün katıldığına dikkat çeken Geçmez, "Elbette kaygıları var. Özellikle Newroz'da Abdullah Öcalan'ın dediği İslam kardeşliği vurgusu var. Bu farklı yansıtılmaya çalışılıyor. Bir kısmı bunun üzerinde nemalanmaya çalışıyor. Öte yandan Alevilerin bu konuda yaşanmışlıkları var. Ortadoğu'da malum Alevilere Osmanlıdan tutun Selçuklu'ya kadar tamamen hepsinin 'İslam Birlikteliği' sözü katliam olarak döndü. Tarihsel bir pratikleri var. Ne getirdiği malum. Onun için kaygılanmaları normal. Aleviler bu pratikleri görerek, ama bu 'İslamın kardeşliği' sözünün de çok üstünde kesinlikle durmadıkları bir barış sürecinden bahsediyorlar. Bunun kullanılmaya çalışıldığının farkındalar. Bunun arkasındaki tehlikenin de farkındalar. Bunu gündemimize almayacağımızı, barışın aktif bir çalışanı olacağımızı açık olarak belirtiyoruz" diye konuştu.

'AKP HER SÖYLEDİĞİNİN TERSİNİ YAPAN BİR İKTİDAR'

Hükümetten yana kaygıları da dile getiren Geçmez, "Bir AKP iktidarı ile karşı karşıyayız. Her söylediği sözün tersini yapan bir iktidar ile karşı karşıyayız. Bunun kesinlikle gözden kaçmaması gerekiyor. Bu süreç AKP'ye bırakılmayacak kadar değerli bir süreçtir. Çünkü AKP'nin çok barış taraftarı olacağını ben düşünmüyorum. Sonuçta bölgedeki emperyal güçlerin en büyük temsilcileridir. AKP'nin tecrübeleri devletin tercihleri olarak ortaya çıkıyor. Devletin bütün tecrübeleri yeşil bir renkte şimdi karşımıza çıkıyor. Yeşilin rengi biraz daha koyulaşmıştır. Yoksa devletin değişen hiçbir şeyi yok. Sadece rengi ve tonu değişmiş. Yoksa 12 Eylül'ü gerçekleştiren generaller de ellerinde Kuran ile Alevileri katletmişlerdi" dedi.

'BİZİM İÇİN ASLOLAN İNSAN HAKLARIDIR'

AKP'nin islami bir vurguyla sahneye çıktığını ifade eden Geçmez, "AKP 'Bizim için aslolan islam birliğidir' diyor. Bu islam birliği bizim için aslolan değildir. Bizim için aslolan insan haklarıdır. İnsan dininin sonradan kazanıldığını biz düşünüyoruz. Ve insan haklarının olmadığı bir yerde islam birliğinin hiçbir anlamının olmadığını düşünüyoruz. Ortadoğu bu anlamda en somut örnektir. İslam birliğinin üzerinde kurgulanan bir coğrafyanın nasıl kana bulandığının göstergesidir. Siyasal bir sorundur. Önce siyasal sorunun insan hakları noktasında çözüme ulaştırılması lazım. Daha sonra bir anayasal güvenceye kavuşturulması lazım. Yani daha önce bir yol haritasının düzenlenmesi için önce yolun temizlenmesi lazım. Ama AKP pek yolu temizlemek istemiyor. İşte 12 Eylül'de yapmış oldukları anayasa değişiklikleri filan daha sonra yapılanlara bakıyoruz, çok bu niyeti de yok. Kendi siyasal vurgusunu öne çıkararak Türkiye'de siyasal iktidarını güçlendirmek ve gelecek yıllarda bu barışı sanki ona eklemek istiyor gibi geliyor bana" ifadesini kullandı.

'AKP'NİN İNSAFINA BIRAKILMAYACAK KADAR DEĞERLİ BİR SÜREÇ'

Geçmez, "AKP daha çok başkanlık sistemi üzerinden bir barışı kurgulayarak gidiyor. Kürt hareketi bu noktada daha dikkatli ve daha önemli noktaya geliyor. Kürt hareketi bu noktada hareket ederse bence tarihi bir yanlışlık yapar. Bahsedilen şekilde ki bir başkanlık sistemine oy verirse bu Türkiye'de Kürt hareketine olan ilgiyi azaltır diye düşünüyorum" ifadesini kullandı.

AKP'nin kimlik kavgasından nemalanan bir parti olduğuna işaret eden Geçmez, bu tuzağa düşmemek gerektiğini söyledi. CHP'nin Aleviler noktasındaki samimiyetinin de bu dönemde sınandığına işaret eden Geçmez, özellikle BDP'nin Aleviler ile ilgili tasarısına, "Biraz düşünelim" şeklinde verdiği cevabında kurultayda kınandığını hatırlattı. Düşüncelerinden dolayı hala binlerce insanın cezaevlerinde olduğunu hatırlatan Geçmez, demokratik bir anayasanın önemine dikkat çekerek, "Önce siyasal tespitler yapmak sonra onlar üzerinden bir yol haritası çizmek lazım. AKP'nin insafına bırakılmayacak kadar değerli bir süreçten geçtiğimizi tekrar vurgulamak istiyorum" şeklinde konuştu.

'KALICI, HERKESİN İÇİNDE KENDİNİ BULACAĞI BİR BARIŞ DİLEĞİ'

Hareketli bir yaz mevsiminin kendilerini beklediğinin altını çizen Geçmez, "Umarım kalıcı bir barış olur. Kimsenin ötekileştirilmeyeceği, herkesin kendini içinde bulacağı bir barış olmasını diliyorum. Çünkü Türkiye'deki sorunlar kesinlikle siyasal sorunlardır. Önce bir siyasal sorunları çözelim ki demokratik ve siyasal bir anayasaya geçelim. Bu bence herkesin görevi olmalıdır" ifadesini kullandı. (Haberfx)