VAN’da 3 yıl önce 2 PKK ile 1 sivilin öldürüldüğü operasyonla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan dönemin İl Jandarma Komutanı emekli Albay Vecihi Halil İyigün dışındaki 16 muvazzaf asker serbest kaldı.

 

Van’ın Çaldıran İlçesi’ne bağlı Buğullukaynak Köyü yakınlarında 3 yıl önce yapılan operasyonda 2 PKK’li ile saklandıkları evde rehin aldıkları 1 genç öldürüldü. Operasyona katılan bir askerin, PKK’liler ile rehin aldıkları kişinin infaz edildiğini ileri sürerek yaptığı ihbar üzerine soruşturma başlatıldı.

 

Soruşturma kapsamında Erciş’te Savcılıkça ifadeleri alındıktan sonra Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevk edilen dönemin Van İl Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Vecihi Halil İyigün ile muvazzaf askerler dönemin Jandarma Özel Harekat Tabur Komutan Yardımcısı Binbaşı Hakan Başaklıgil, Üstteğmen Muhlis Çolak, Astsubay Başçavuş Kabil Tanyeli, Jandarma Özel Harekat timinde görevli uzman çavuşlar İsmail Taşdemir, Hasan Kaya, Ünal Demirbaş, Hasan Emir, Mustafa Küpeli, Abdülkadir Karaca, Abdülmütalip Ateş, Mustafa Perpil, Mehmet Kocaboğa, Hamza Çelik, Hüseyin Güzel, Mevlüt Mete ve Özgenç Soylu ’kasten adam öldürmek’ suçundan tutuklandı.

 

Van’ın Erciş İlçesi’nde 2 gün önce çıkarıldıkları Sulh Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanarak cezaevine konulan Emekli Albay İyigün dışındaki tüm muvazzaf askerler avuktaların bir üst mahkemeye yaptığı itiraz sonucu ’kaçma ihtimalleri bulunmaması ve delillerin toplanması gerekçe’ gösterilerek serbest bırakıldı.


Van’ın Çaldıran ilçesine bağlı Buğulu Kaynak Köyü yakınlarında, 7 Ekim 2009 tarihinde düzenlenen operasyon sonucunda iki PKK’li ile lise öğrencisi Cerciş Atabay öldürülmüştü. Atabay’ın ailesi çocuklarının yargısız infaz sonucu öldürüldüğü iddiasıyla ilgili suç duyurusunda bulundu. Soruşturma başlatan özel yetkili Van Cumhuriyet Başsavcıvekilliği, ‘suç örgüt faaliyeti olmadığı’ için görevsizlik kararı verdi. Dosya, 23 Ağustos 2011’de görevsizlik kararıyla Erciş Başsavcılığı’na gönderildi. Radikal ’in ulaştığı özel yetkili savcılığa ait ‘görevsizlik’ kararında çarpıcı tespitler var.

 

Buna göre, Çaldıran İlçe Jandarma Komutanlığı’nın operasyonunda, ihbar edilen evdeki PKK üyelerinden Suriye uyruklu kimliksiz şahıs ile Sipan kod adlı Sunullah Keserci, hemen evdekilere ait terlikleri giyerek kaçtı. İki PKK ’lı, ev sahibinin yeğeni Cerciş Atabay’ı da, yanlarında bir sivil olması halinde ateş açılmayacağı düşüncesiyle ortalarına aldı.

 

ASKER ASKERİ ARADI

Tanık ifadelerine göre, üç kişi bir dere yatağında sıkıştırıldı. Cerciş Atabay askerlere seslenerek, kendisinin örgüt üyeleriyle bir ilgisinin olmadığını, hatta PKK’li Sunullah Keserci’nin askerlere tuzaklama yaptığını söyledi. Görevsizlik kararında şöyle denildi: “Şahıslar teslim olmuş vaziyette yerde yatarken, bundan sonra olay yerine Alay Komutanı Albay Vecihi Halil İyigün’ün gelmesi beklenilmiştir. İyigün olay yerine geldikten sonra, teslim olup yerde yatan şahısların emniyetini sağlayan komandoların geri çekilmesini, yerlerine Jandarma Özel Harekât (JÖH) Timleri’nin yerleşmesini emretmiştir. Komandoların üzerleri yeni rütbeli askerler tarafından aranmıştır. Bu aramanın yapılmasının nedeni ise sonradan anlaşılmıştır. Operasyona katılan ve şahısların sağ olarak yakalandığına şahit olan askerlerin olayı herhangi bir şekilde teknik aletle (fotoğraf makinesi, cep telefonu gibi) kayıt altına alıp almadıkları bu üst araması ile kontrol edilmiştir.”

 

Görevsizlik kararında, komandoların üstleri arandıktan sonra, şahısları göremeyecekleri bir noktaya gönderildiğine de dikkat çekilerek, şöyle devam edildi: “İhbar mektubu ve asker tanık ifadesine göre, İyigün yerde yatan teslim olmuş şahısların öldürülmesini emretmiştir. Teslim olan üç şahıs JÖH timlerinde görevli rütbeli askerlerce, alay komutanının emri doğrultusunda silahla taranmak suretiyle öldürülmüşlerdir.”

 

İnfazdan sonra, İyigün’ün “Bunlar hapse girseler de sonra çıkıp dağa giderler” dediği anlatılan görevsizlik kararında, “Olay yerine gelen ve verdiği emir talimatlarla operasyonu yönlendiren alay komutanının hiçbir evrakta ve tutanakta imzasının olmaması da kendisini ve işlediği suçu gizlemeye yönelik olarak değerlendirilmiştir” denildi.

 

Olay yerine ilişkin tutanakların da gerçeği yansıtmadığını belirten savcı, şu tespitleri yaptı: “Alay komutanının emri ile yerde yatan ve öldürülen şahısların ellerine silah tutuşturularak, ateş etmeleri sağlanmış ve böylelikle şahıslarla çatışma görüntüsü verilmek istenmiştir. Nitekim, terör örgütü mensubu olmayan Cerciş Atabay’ın yanına uzun namlulu bir silah konulmuştur. Halbuki, uzun namlulu iki silah iki örgüt mensubuna aittir. Yine tabancayı da örgüt mensubu Keserci’nin taşıdığı değerlendirilmiştir.”

Albay İyigün’ün kasten öldürme suçundan şüpheli olduğu da altı çizilerek, üç kişi için, “Toplanan deliller hukuka uygunluk nedeni olmadığı halde, yani herhangi bir meşru müdafaa durumu bulunmaksızın doğrudan kanunsuz emirle öldürüldüğünü göstermektedir” denildi.