15 Temmuz darbe girişiminde Fethullah Gülen'in 1 numaralı sanık olduğu ve darbeyi planladığı iddia edilen aralarında Akın Öztürk, Mehmet Partigöç, Mehmet Dişli ile Ali Kalyoncu'nun da bulunduğu 38 kişilik “Yurttu Sulh Konseyi” üyeleriyle birlikte 221 sanık, “FETÖ Genelkurmay çatı davası” ile ilk kez hakim karşısına çıktı.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen duruşmaya sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.

Darbe girişiminin askeri kanadının bir numaralı sanığı olarak gösterilen eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, ilk savunma yapan isim oldu.

Sanıklardan darbe girişiminin bir numaralı ismi olduğu ileri sürülen eski Hava Kuvvetleri KomutanıAkın Öztürk, "Silah arkadaşlarım ve milletim iyi bilsin ki bu hain darbe girişimi ile ilgili herhangi bir katkım ve haberim yoktur. Keşke şehit olsaydım da bu suçlamalara maruz kalmasaydım" dedi.

Sanıklardan darbe girişiminin askeri kanadının bir numarası olduğu iddia edilen Hava Kuvvetleri eski Komutanı Akın Öztürk, kimlik tespiti sırasında 2 çocuğu olduğunu belirterek, "Adresi bilmiyorum. Tutukluyum" dedi.

Akın Öztürk savunma yaparken araya giren Saliha Arıgan mahkeme başkanı tarafından zorla dışarı çıkarıldı.

‘KEŞKE ŞEHİT OLSAYDIM DA BU SUÇLAMALARA MARUZ KALMASAYDIM’

Öztürk savunmasına şöyle devam etti:

1970 yılında üniforma giydiğim Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 46 yıl boyunca yeminime sadık kalarak bana verilen görevleri üniformama halel getirmeyecek şekilde yerine getirdim. Yeminime ölsem dahi sadığım. Böyle bir suçlama ile yapılacak yargılama bana bu dünyada verilecek en büyük cezadır. Bir asker için bundan daha kötü ne olabilir. Silah arkadaşlarım ve milletim iyi bilsin ki bu hain darbe girişimi ile ilgili herhangi bir katkım ve haberim yoktur.

Ben silah arkadaşlarıma ve devletin kurumlarına silah doğrultacak biri değilim. Bu hain darbe girişimiyle hiçbir alakam yoktur. Şehit ailelerinin acılarını paylaşıyorum. Pilot olarak birçok kez ölümden döndüm. Keşke şehit olsaydım da bu suçlamalara maruz kalmasaydım. Bu nedenle içim çok acımaktadır. 15 Temmuz gecesi kalkışılan darbe girişimi ile ülkemiz ve milletimiz bir travma yaşamıştır.

‘ALGI OPERASYONU YAPILDI’

Darbe girişimine katılanların hukuk ilkeleri çerçevesinde, en ağır şekilde cezalandırılmasını kendisinin de istediğini söyleyen Öztürk, kendisiyle ilgili algı operasyonu yapıldığını savunarak, "Henüz ifadem alınmadan basında 'Akın Öztürk itiraf etti' şeklinde haberler yer aldı. Bunlar benimle ilgili yapılan algı operasyonlarının başlangıcıdır. Ankara Çukurambar'da darbecilerle toplantılara katıldığım yönündeki gizli tanık ifadeleri yalan olmasına rağmen basında bunlara doğruymuş gibi verildi" dedi.

‘PARTİGÖÇ'LE KORUMA ASTSUBAYIM GÖRÜŞTÜ’

15 Temmuz günü Ankara'ya geldiğinde, kızının lojmanın olduğu Akıncı Üssü'ne gittiğini ve eşinin hasta olması nedeniyle gece orada kalmaya karar verdiklerini anlatan Öztürk, şunları söyledi:

"O gece koruma astsubayım İsmail Keskin telefonla arayıp 'Genelkurmay'da saldırı olmuş' dedi. Bunun üzerine koruma astsubayımı tekrar kaldığım lojmana çağırdım. Kendisinden neler olup bittiğini öğrenmesi için Genelkurmay Harekat Merkezi'ni arattım ancak telefona çıkan subay Mehmet Partigöç'ten bilgi alabileceğimizi söylemiş. Bunun üzerine koruma astsubayım Mehmet Partigöç'le görüştü. İddianamede iddia edildiği gibi ben direk görüşmedim"

‘ABİDİN ÜNAL'IN İSTEĞİ İLE ÜSSE GİTTİM’

Gecenin ilerleyen saatlerinde, İstanbul'da bulunan Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın kendisini aradığını ve neler olup bittiğini öğrenmesini istediğini anlatan Öztürk, "Bunun üzerine lojmandan ayrılarak Akıncı Üssü 143. Filoya  gittim. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın da tutulduğu odaya girdim. Burada Akar dışında yanılmıyorsam Kubilay Selçuk, Ömer Faruk Harmancı, Hakan Evrim ve Mehmet Dişli vardı. Genelkurmay başkanı bana, 'bunlar darbe yapmak istiyor, bunlarla konuş ikna et, vazgeçsinler' dedi. Ben de Genelkurmay başkanımızın ifadelerini kullanarak, 'yanlış yaptıklarını, vazgeçmelerini ' söyledim" diye konuştu.

‘O GECE KOMİK DURUMDAYDIM’

Sivil kıyafetli olduğu için emir astsubayından üniformasını getirmesini istediğini; ancak yolların kapalı olması nedeniyle üstte kendisi için üniforma ayarlandığını söyleyen Öztürk, "Üniforma kısaydı. Gülünç bir durumdaydım. Bir konsey başkanının böyle bir durumda olması siz değerlendirin. Darbe girişiminin başında olsam bu duruma düşer miydim" dedi.

‘ODANIN DIŞINDA SİLAHLI ASKERLER BEKLİYORDU’

Daha sonra tekrar Genelkurmay Başkanı'nın yanına gittiğini ve darbecilerin kararlı olduklarını söylediğini anlatan Öztürk, şöyle devam etti:

"Genelkurmay başkanının sinirleri bozuktu, tedirgindi. Ancak enterne durumda değildi. Dışarıda çok sayıda silahlı kişi vardı. Genelkurmay başkanını darbenin başına geçirilmesi için oluşturulan ekipte olmadığım gibi bu konuda kendisini ikna çabamda olmadı. Bu husus Genelkurmay başkanına sorulabilir. Genelkurmay Başkanının ikna edilmemesi halinde benim Genelkurmay başkanlığına getirileceğim iddia ediliyor. Beni kim ikna etmiş, ben ikna olmuş muyum?"

DAMADI YARBAY HAKAN KARAKUŞ'LA O GECE HİÇ GÖRÜŞMEDİĞİNİ SÖYLEDİ

Akın Öztürk, komutanlığı döneminde defalarca bu yapıyla mücadele edilmesi gerektiğini astlarına söylediğini, daha önceki darbelerin ülke üzerindeki etkilerini bilen biri olarak darbe girişiminde yer almasının mümkün olmadığını da dile getirdi. Öztürk, ayrıca Mahkeme Başkanı'nın sorusu üzerine o gece, davanın sanıklarından olan damadı Yarbay Hakan Karakuş'la hiç görüşmediğini de söyledi.  

SALONDA GERGİNLİK

Duruşma sürerken, müşteki yakınlarından bazıları, sanıklara yönelik sinkaflı sözler sarf etti. Mahkeme Başkanı Dik, özellikle Saliha Arıkan'ın sürekli bağırması nedeniyle dışarı çıkartılmasını istedi. Bu sırada, sanık avukatlarından biri de "Salondan çıkartılsın" deyince müşteki yakınlarının tamamı buna tepki gösterdi.

Hayatını kaybedenlerin yakınları, avukatlara "Teröristleri savunanlar teröristtir" ve "Hepiniz teröristsiniz" diye bağırdı. Duruşma, bu nedenle bir süre durdu. Yaşanan tartışmalar sırasında baygınlık geçiren Saliha Arıkan, sağlık görevlilerinin yardımıyla salondan çıkartıldı.

Olay gecesi öldürülen Semih Terzi dışındaki ’Yurtta Sulh Konseyi’ üyeleri için 2 bin 988’er kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası isteniyor. Dosyada 200’ü tutuklu, 9’u tutuksuz, 12’si firari olmak üzere 221 sanık yer alıyor. Asker sanıklardan 1'i orgeneral, 3’ü korgeneral, 4’ü tümgeneral, 16’sı tuğgeneral, 3’ü tuğamiral, 26’sı albay, 27’si yarbay, 37’si binbaşı, 21’i yüzbaşı diğerleri ise daha alt rütbeye sahip.

Sanıklar arasında öğretmen, memur ve esnafın bulunduğu 12 sivilin de bulunduğu ifade edildi.

İDAM SLOGANLARI

15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlerle ilgili 221 sanık hakkında açılan davada sanıklar, duruşma salonuna alındı. Sanıklar salona alınırken, cezaevi önünde toplanan kalabalık, 'İdam isteriz' diye slogan attı. 

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülecek dava için askeri üyelerinden oluşan 'Yurtta Sulh Konseyi' üyesi 38 kişinin de aralarında bulunduğu sanıklar, yoğun güvenlik önlemleri altında salona alındı. Sanıklar, salona alınırken, cezaevi önünde toplanan hayatını kaybedenlerin yakınları ve vatandaşlar 'İdam isteriz' diye sloganlar attı. Sanıklar, tek sıra halinde salona sokulurken, kalabalık içinden bazı kişiler, sanıklara ellerindeki dövizleri attı. Bazı kişiler de sanıklara ip fırlattı. "Osmanlının torunu böyle bozar oyunu", "Devletini sevmeyen haine hilalin gölgesi haram olsun" ve "15 Temmuz için adalet" yazılı pankartlar açan kalabalık, sanıklar salona alındıktan sonra cezaevi bahçesinden çıkartıldı.

İDDİANAMEDEKİ SUÇLAMALAR

'FETÖ Genelkurmay çatı davası' sanıkları hakkında 'Anayasayı ihlal', 'Cebir ve şiddet kullanarak TBMM’yi ortadan kaldırma girişiminde bulunma', 'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'Silahlı terör örgütü yönetmek ve üyesi olmak' suçlamalarının yanı sıra darbe girişimi kapsamında ülke genelinde işlenen 'Cumhurbaşkanına suikast', '250 kişiyi şehit etme', '2 bin 735 kişiyi öldürmeye teşebbüs etme' ve 'Üst düzey komutan ve devlet yöneticilerinin hürriyetini sınırlama' suçlamalarından da şehit ve mağdur sayısınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yargılanacak.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN DA MÜŞTEKİ KONUMUNDA

Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili hazırlanan Genelkurmay çatı iddianamesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'Mağdur-müşteki', Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ise 'Mağdur' olarak yer alıyor.