Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kanun hükmünde kararname ile işten çıkarılan bir öğretmenin başvurusunu reddetmesi ve Ocak ayında kurulan Olağanüstü Hal (OHAL) İnceleme Komisyonu'nu işaret etmesini bazı hukukçular "utanç verici" diye tanımlarken bazıları kararın mahkemenin geçmiş kararlarıyla uyumlu olduğunu söylüyor.

Eylül ayında mesleğinden ihraç edilen öğretmen Gökhan Köksal'ın başvurusunu değerlendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) oybirliği ile aldığı kararda etkili iç hukuk yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle bu davaya bakamayacağına hükmederek, yine bir kanun hükmünde kararname (KHK) ile kurulan OHAL komisyonunu adres gösterdi.

KHK ile işten atılan onlarca müvekkili olan avukatlardan Fatih Canbay, BBC Türkçe'den Rengin Arslan'a yaptığı değerlendirmede, kararın hukuki olarak "sorunlu" olduğunu söylüyor.

“KARAR HUKUKEN KESİNLİKLE HATALI”

Canbay, "Kurulan komisyon bu insanların mağdur olduğunu vurgulamayacak, bir lütuf gibi 'seni yeniden memuriyete atıyoruz' diyecek. Daha önce yapılan işlemin yanlışlığını vurgulamayacak. Sadece yeni atama yapıyor. Burada ilkesel bir problem var. Bizim AİHM'e başvuru yaparken öncelikli talebimiz hukuka aykırılığın tespiti ki, bu konuda komisyonun herhangi bir tasarrufu olmayacak" diyor.

Avukat ayrıca, komisyonun on binlerce başvuruyu değerlendirmesinin; buradan başvuran aleyhine ret kararı çıkması halinde idare mahkemesi ve sırasıyla istinat mahkemesi, Danıştay'a ve Anayasa Mahkemesi'ne ve en son Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılacak başvuruların yıllar süreceğini vurguluyor.

Canbay, ortaya çıkabilecek uzun sürelerde hak kayıplarının komisyon tarafından tazmin edilmesinin mümkün olmadığını da söyleyerek, müvekkillerinin dosyalarını bu iki esas üzerinden AİHM'e taşımaya devam edeceğini belirtiyor.

"Benim AİHM'den hem hukuka aykırılığın tespitini isteme hakkım var hem de tazminat isteme hakkım var" diyen Canbay, "Verdikleri karar hukuken kesinlikle hatalıdır. Vicdanları yaralayacak bir karardır. Mevcut konjonktürde uluslararası hukukun da bir etkisi olmadığını fark eden iç dengeler de emin olun çok daha rahat davranacaklardır" diyor.

“KARAR UTANÇ VERİCİ” 

Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğü ile ilgili pek çok davayı AİHM'e taşıyan hukukçulardan Kerem Altıparmak da uluslararası mahkemenin kararını "utanç verici" olarak niteliyor.

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Altıparmak, "Utanç verici, çünkü AİHM'in yargılama standartları Türkiye'deki herhangi bir mahkeme ve Anayasa Mahkemesi standartlarına inmiş görünüyor" diyor.

AİHM'in işaret ettiği OHAL komisyonunun varlığının tek başına "etkili iç hukuk yolu olduğu" anlamına gelemeyeceğini vurgulayan Altıparmak, "Mahkemenin bu komisyonun kuruluşuna, karar mekanizmalarına ve ona karşı gidilebilecek yollara ilişkin bilgi sahibi olmaması mümkün değil" değerlendirmesinde bulunuyor.

AİHM'in yıllardır Türkiye mahkemelerini gerekçeli karar konusunda eleştirdiğini ve kararlarında bunu da göz önüne aldığını belirten hukukçu, bunun yanı sıra kararında komisyona ve KHK'lara ilişkin eleştirilere değinmeyen bir karar vermesine tepki gösteriyor

Altıparmak, "Daha utanç verici kısmı şu Venedik Komisyonu'ndan bahsediyor. Ama tıpkı bizim mahkemelerin işine gelen AİHM kararlarını kullanmasında olduğu gibi, Venedik Komisyonu'nun OHAL Komisyonu kurulduktan sonraki eleştirilerine dair hiçbir şey söylemiyor. Türk usulü karar vermek bu. Biz AİHM'i bunları düzeltsin diye insan hakları mahkemesi olarak kabul ediyorduk" diyor.

Venedik Komisyonu, raporunda Türkiye'nin 15 Temmuz sonrası on binlerce kamu görevlisinin ihraç edilmesini ""Hükümetin aldığı önlemler, Türk Anayasası ve uluslararası hukukun izin verdiklerinin çok daha ötesine geçti" şeklinde yorumlamıştı.

“AİHM TÜRK USULÜ KARAR VERDİ” 

Altıparmak kendi müvekkilleri olan ve KHK ile işten atılan Barış İçin Akademisyenler nezdinde AİHM'e yapacakları başvuru sürecine devam edeceklerini, ancak bu başvuruda ifade özgürlüğünün kısıtlanması bağlamında bir vurgu olacağını söylüyor.

Altıparmak, işten atılan KHK'lıların başvurabilecekleri hukuki yollarla ilgili, "Ben öğretmenim, ihraç edildim, AİHM'e gideyim diyene ben ümit vaat etmem. Özel bir haklarının ihlal edildiğini ve komisyonun bu hak ihlalini gidermeye yetkili olmadığını kanıtlama şansınız yoksa AİHM yolu fiilen kapanmıştır" diyor.

“OHAL KOMİSYONU MAĞDURİYETLERİ GİDEREBİLİR”

15 Temmuz davalarının müşteki avukatlarından Avukat Mehmet Sarı ise, AİHM'in kararının geçmişte aldığı kararlarla uyumlu olduğunu ve mahkemenin Türkiye'nin güvenlik kaygılarına saygı duyan bir karar aldığını söylüyor.

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Sarı, "OHAL komisyonunun ortaya çıkması, mağdur olduğunu iddia eden kişiler bakımından telafi sağlayabilecek bir yol olduğunu ortaya koyuyor. Bu çerçevede AİHM'in kendi çalışma prensipleri açısından verilmiş bir karar."

"AİHM'in burada Türkiye'nin kendini savunma güdüsü bakımından önceliklerini göz önüne aldığı ortada" diyen Sarı, "Devletin savunma mekanizması tamamen çökertilmek isteniyordu. FETÖ tam bu anlamda devleti, güvenlik kuvvetleri nezdinde sızma ve çökertme peşindeydi. AİHM bu kararla muhtemeldir ki Türkiye'nin kendini savunma dokusu bakımından da değerlendirme yapmış" diyor.

"AİHM Türkiye'deki yargı ve değerlendirmeye itimat etmiş görünüyor" diyen Sarı, komisyonun da etkili bir çalışma yürüteceğine olan inancını paylaşıyor. Peki AİHM'in bu kararı bütün başvurular için emsal niteliğinde mi? Altıparmak, bu soruya kısa ve kesin bir yanıt veriyor: "Tek yargıç bu karara referans vererek bütün başvuranlara mektup yollayacak. Başka bir yargıç farklı bir kararı verilemez."

OHAL İNCELEME KOMİSYONU NEDİR? 

Ocak ayında bir KHK ile OHAL İnceleme Komisyonu kurulmuş, KHK ile haksız olarak işten atıldığını düşünen memurların işe dönüş için başvuru makamı burası olarak belirlenmişti.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından çıkarılan KHK'larla yaklaşık 90 bin memur görevlerinden ihraç edilirken yaklaşık 30 bini açığa alındı.

Bunun yanı sıra yüzlerce dernek ve onlarca basın kuruluşu kapatıldı. Adalet Bakanı Müsteşar Yardımcısı Süleyman Menteş komisyonun başkanı olarak atanırken, toplam yedi üye de komisyonda görevli olarak belirlendi.

Henüz çalışmalarına başlamayan komisyon için 2 yıllık bir görev süresi belirlendi. Ancak gerekli görülmesi halinde bu süre bakanlar kurulu kararı ile uzatılabilecek.

Komisyonun verdiği kararlara itiraz yolu idari mahkemeler yoluyla açık durumda.