PKK tarafından ilan edilen tek taraflı eylemsizlik kararının üzerinden 6 ay geçerken, Kürt sorununun çözümü konusunda Hükümet şu ana kadar somut bir adım atmadı. Öcalan’ın “Mart’ta yeniden değerlendirme yapılır” yönlü açıklamaları da gergin bir bekleyişe yol açtı.

KCK’nin tek taraflı eylemsizlik kararını gözden geçirmesine günler kala Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Ahmet Türk’ten ''ateşkes konusunda biz yapacağımızı yaptık yapacağımız başka bir şey kalmadı" açıklaması geldi.

Meclis'te bir grup gazeteci ile bir araya gelen DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk, gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gelinen aşamayı, "Yeni bir dönem" olarak nitelendirdiklerinin altını çizen Türk, sivil alanın örgütlenmesi gerektiğine işaret etti.

Demokratik Özerkliği de, "sivil alanın örgütlenmesi, burada Kürtlerin ve farklı inanç gruplarının taleplerinin netleşmesi" meselesi olarak gördüklerini dile getiren Türk, "Biz bunu başarabilirsek bir projeye dönüşür. Farklı inanç gruplarının, Kürtlerin talepleri konusunda bir netleşmeye gidilir ve Türkiye'deki tartışmalar da azalır" dedi.

Kürt sorununun çözülmesi gerektiğini vurgulan Türk, "Şimdi Türkiye eğer gerçekten demokratik bir Ortadoğu ve demokratik bir dünyayı görmek istiyor ve bunun özlemini duyuyorsa, Ortadoğu'da önemli bir sorun olan Kürt sorununu geçmişteki mantıkla çözemeyeceğini görmesi lazım" dedi.

ÖZERKLİK AYRILIK DEĞİL

Özerklik talebinin bir ayrılma talebi olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizen Türk, bunun halkın yönetime katılması ve kendisini yönetmesi olduğuna işaret etti ve şöyle dedi: "O zaman belediyelerin etkisi olacak, belki halk tarafından valiler seçilecek, oradaki güvenlik güçleri yerel yönetimle birlikte çalışacak. Sonuçta demokratik özerk yönetim oluşursa bu demokratik bir statüdür. Hukuken, siyaseten bunları gerçekleştirmek zorundasınız" diye konuştu.

Kürtlerin bölünme talebinin olmadığını bir kez daha yenileyen Türk, "Kürtlerin talebi birlikte yaşamaya ve güzelleştirmeye yöneliktir. Eşit, özgür bir birliktelik anlayışıdır. Demokratik özerklik, bir bölünme değil, ayrışma değil, tam tersine halkların birbirine saygı gösterdiği ve birbirinin haklarına riayet ettiği ortak bir gelecektir" dedi.

Türkiye'de değişimin kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Türk, Türkiye'nin demokratik değişim zorunluluğu ile karşı karşıya olduğunu dile getirdi.

İKİ YILDIR SOMUT BİR PROJE ÇIKMADI

Yaklaşan Mart ayına ilişkin soruları da yanıtlayan DTK Eşbaşkanı Türk, "Türkiye bu tehlikeyi aşmak zorundadır. Bunun için önüne bir proje koymak zorundadır" dedi.

Türk, iki yıldır yürütülen "açılım" tartışmalarına rağmen halkları rahatlatacak bir söylemin ve somut bir projenin ortaya çıkmadığına işaret ederek, "Bir şeyler getiriyorsunuz, iyi şeyler olacak diyorsunuz ve beklenti içinde insanlar bunu görmeyince daha fazla bir gerilim yaşanıyor" diye konuştu.

Silahların susmasının çözüm için fırsat olduğunu, ancak bunun değerlendirilmediğini ifade eden Türk, "Bu yaratılan fırsat değerlendirilmediği zaman ve buna uygun siyaset yapılmadığı zaman riskler büyüyor" uyarısında bulundu.

‘KÜRTLER İÇİN DURUM 12 EYLÜL’DEN DAHA BETER’

"Nelerin yapılacağı konusunda bir ortaklaşma lazım. Bir çözüm projesi konulmalı" ifadelerini kullanan Türk, her şeyin bir günde çözülmesini beklemediklerini, ancak samimi bir yaklaşımın yaklaşan çatışma riskini bertaraf edebileceğini söyledi.

"Demokratik çözüm" söylemlerine rağmen düşüncelerini dile getiren, anadilde konuşan 10-15 bin insanın fikirlerinden dolayı içerde olduğuna vurgu yapan Türk, "Siz bu sorunu çözecekseniz, önce fikirlerin, Kürtçenin serbest olması için bir adım atmanız lazım. Anadil konusunda, Lozan'dan bu yana bir hak kullanılamıyor ve kullanıldığı zaman da bu tutukluların tutukluluk halinin devamına dönüşüyor. Anadilde savunma talebi bir cezaya dönüştü. Bu konuda bir samimiyet adımı atılabilir. Anadil konusundaki fikir ve düşünce özgürlüğünün önünde engelleri aşacaksın" dedi.

Kendisi hakkında yüzlerce dava olduğunu hatırlatan ve "onlar gibi düşünseydim, zaten başka parti kurmazdım" diyen Türk, "Ben 12 Eylülleri de yaşadım. Bu dönemde askeri mahkemelerin yargılamalarını da gördüm. O dönemde mahkemelerin yüzde 70'i beraat ile sonuçlanırken bugün siyaset yapan Kürtlerin duruşmaları yüzde 80 ceza ile sonuçlanıyor. Yargı bakımından baktığınızda daha kötü tablo ile karşı karşıyayız. Ben bunları söylerken bilinçsiz söylemiyorum, araştırın" diye konuştu.

Verilen cezaların sadece yargı ile ilgili olmadığını ifade eden ve "Sen demokratik sürecin işlemesini istiyorsan o yasaları değiştireceksin" çağrısında bulunan Türk, hukukun demokratikleştirilmesi gerektiğini söyledi.

‘ATEŞKESİN UZAMASI İÇİN ORTAYA KOYACAĞIMIZ BİR KATKI YOK’

Ateşkese ilişkin Kürt siyasetinin üzerine düşen görevi yaptığını dile getiren Türk, şöyle konuştu:

"Biz düşüncelerimizi söyledik. Elbette ki çatışmalı sürecin, savaşın hiç kimseye bir şey katmayacağını biliyoruz. Artık bir şeyler tartışılıyor ve İmralı ile de direk görüşmeler oluyorsa bizim yapacağımız bir şey yok. DTK olarak sivil alanı örgütlüyoruz, ateşkesin uzaması için ortaya koyacağımız bir katkı yok. Çünkü bu biraz önce söylediğim diyaloglar oluşmasaydı, köprü olabilirdik. Görüşmelerin yapıldığını herkes biliyor. Bu diyalogların ve görüşmelerin sorunların çözümüne katkı sunacak bir mantıkla ele alınması lazım."

Siyasete dönüp dönmeyeceği sorusunu, "Kısmet, bir şey diyemem" sözleriyle cevaplandıran Türk, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Meclis'teki Kürt konuşmasına da destek verdi.