Gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener, Soner Yalçın ile Yalçın Küçük ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın aralarında bulunduğu 13 sanıklı Oda TV Davası'nın karar duruşmasına devam edildi.

Odatv davasında karar çıkmadı.

"Dosyanın kapsamlı oluşu ve iki yeni üye hakimin atanmış olması" gerekçeleriyle duruşma 12 Nisan’a ertelendi.

Haberleri ve Twitter paylaşımlarıyla "FETÖ/PDY ve PKK propagandası" yaptığı iddiasıyla Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Gazeteci Şık, Oda tv davasına katılmak üzere Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Oda TV davasının tek müştekisi ise "FETÖ" suçlamasıyla tutuklu bulunan gazeteci Nazlı Ilıcak.

Odatv davasının 14 Aralık 2016 tarihli duruşmasında savcı Ali Kaya, ekleriyle birlikte 10 bin sayfanın üzerindeki dosya hakkındaki 1 sayfalık mütalaasında tüm sanıkların “Ergenekon” adlı örgüte üyelik suçundan beraatını talep etmiş, mütalaada bir dönem tutuklu yargılanan Ahmet Şık, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Nedim Şener’in ismine yer vermemişti. 

Yargılanan gazeteciler ve avukatları da 1 sayfalık mütalaaya katılmadıklarını belirterek, mütalaayı incelemek üzere süre istemişlerdi. Ahmet Şık o gün duruşmaya tutuksuz sanık olarak katılmıştı. Şık, Ergenekon üyeliği ile yargılanacağı bugünkü duruşmaya “FETÖ/PDY ve PKK propagandası” iddiasıyla tutuklu bir gazeteci olarak katıldı.

Duruşmada savunma yapan Şık, darbe girişimiyle ilgili olarak “7 Haziran'da millet iradesi yanlış tecelli etti deyip ülkeyi kan banyosuna döndüren sürece getirdiler. İktidar ülkeyi engellenen darbecileri kıskandıracak bir yola getirdi” dedi.

'GÜCÜNÜ GERÇEKTEN ALAN BİR FİKİRLE SAVAŞAMAZSINIZ'

Evrensel'de yer alan habere göre duruşmada esasa ilişkin savunmasını yapan Ahmet Şık, şunları söyledi:

"Türkiye bir gariplikler ülkesi ve her dönemde birçok absürtlük yaşandı. Ama evrensel demokratik normaların her birinin içinin boşaltılıp, ülkeyi teslim alan bir örgütlü kötülüğün menfaatlerine uygun olarak, tam tersi anlamlara gelecek şekilde yeniden tanımlandığı bir başka dönem olmadı. Ülkeyi teslim alan bir örgütlü kötülük söz konusu. Öyle ki, yıllar öncesinde yazdığı '1984' adlı eserinde günümüz Türkiyesini anlatmış olduğu benzetmesi sıklıkla yapılan George Orwell mezarında ters dönmüşse haklıdır. 

Abartılı bulanlara bir çırpıda aklıma gelenleri sıralayabilirim. Kendilerini ve temsil ettikleri oligarşik düzeni tehdit eden 7 Haziran sonrasını gördük. Ülkeyi bir mezarlığa çevirdiler. İktidar ülkeyi, engellenen darbecileri kıskandıracak bir yola getirdi. Bugünkü yargıda mankurt denilen cemaatin yargısından hala izler duruyor. Burada olduğu gibi tutuklu olduğum davada da gazetecilik yargılanıyor. Mütalaa beraat istese de siyasal olduğu gerçeğini değiştirmiyor. 

Bu mütalaa Recep Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen'in rolünü gizliyor. Bu mütalaa gerçeğe karşı işlenmiş bir suçtur. Hadi unutalım, diyen bu mütalaaya karşı hadi hatırlayalım diyorum. Bugün burada olması gereken bazı arkadaşlarım yok; Bülent Utku ve Akın Atalay avukatım olarak burada olmalıydı. Aynı şekilde pek çok meslektaşım hapishanede olduğu için benimle dayanışmaya gelemediler. Kumpas devam ediyor. Bu kötülüğün iktidarında herşeyden daha çok hakikate ihtiyacımız var.

Anlatmamak, hatırlamamak kendimizi inkar anlamına gelir. Bu davanın gazetecileri mesleklerine ve meslektaşlarına sahip çıktılar. Bu davanın başka gazetecileri de vardı. Varlıkları sırtlarını dayadıkları iktidara bağlıydı. Alçaklığın sınırının olmadığının her türlü ahlaki değerin yok sayılacağının örnekleriydiler. Bu iddianameye konu edinen bizler de davanın sanığı olan gazetecileriz. Yazdığımız yazılar ve haberlerle suçlandık çünkü iktidarın dil oyunlarına düşmeyi reddedip hakikatin peşine düşmüştük. Her kim olursanız olun Gücünü gerçekten alan bir fikirle savaşamazsınız kaybedersiniz" dedi.

YANSAK DA DOKUNACAĞIZ'

Karar duruşması gazeteci arkadaşları Ahmet Şık için Çağlayan'da buluştu. Destek olmak için gelen gazeteciler ve milletvekilleri açıklama yaptı. Basın açıklamasını okuyan Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu, “Eğer Fethullahçı darbe gerçekleşmiş olsaydı, Ahmet Şık yine hapse atılacaktı! Gazetecilik suç değildir; yansak da dokunacağız!” dedi.

Türkiye'de 140'dan fazla gazetecinin tutuklu ve hükümlü olduğunu hatırlatan Mumcu, “58 gazete, 28 televizyon, 34 radyo, 5 haber ajansı kapatıldı. 1000'e yakın gazetecinin basın kartı iptal edildi. Cumhuriyet gazetesine operasyon yapıldı. İktidar bunları FETÖ ile mücadele ettiği için yaptığını söylüyor. Peki, FETÖ dediği cemaatin ipliğini pazara çıkaran Ahmet Şık nerede?” diye sordu. Mumcu, tutuklu gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını ve tutuksuz yargılanmalarını talep etti.

Açıklama sonrası Şık'a destek olmak üzere adliyeye gelenler duruşma salonuna girmek istedi. Ancak meslektaşları ve yakınları salona alınmadı. Şık'ın arkadaşları durumu alkışlar ve ‘rezalet’ sloganlarıyla protesto etti.